0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

Danıştay Kararı: 21/03/2018 öncesinde resen ticaret sicilinden silinen şirket borçlarından kanuni temsilci sorumlu tutulamaz

danıştay kararı

Karar Özeti: 21/03/2018 öncesinde resen ticaret sicilinden silinen şirket borçlarından kanuni temsilci sorumlu tutulamaz.

D A N I Ş T A Y

ÜÇÜNCÜ DAİRE

Esas No : 2019/5809

Karar No : 2022/3076

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) . Vergi Dairesi Müdürlüğü/.

VEKİLİ: Av..

2- (DAVACI) .

VEKİLİ: Av. .

İSTEMİN KONUSU : . Vergi Mahkemesinin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin . Bölge İdare Mahkemesi . Vergi Dava Dairesinin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Davacı adına, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca 16/10/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silinen . Gıda ve Temizlik Ürünleri Pazarlama Anonim Şirketi’nin komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği yolunda saptamalar içeren vergi tekniği raporunu done alan takdir komisyonu kararına dayanılarak kanuni temsilci sıfatıyla 2013 ve 2014 yılları için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, 2013 yılının tüm dönemleri ile 2014 yılının Ocak-Mart, Nisan-Haziran ve Temmuz-Eylül dönemleri için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı geçici vergi ve 2013 yılının Mart ila Aralık dönemleri için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına tarhiyat yapılabilmesi için şirketin tasfiyesinin tamamlanarak tüzelkişiliğinin sona ermiş olması gerektiği, dava konusu olayda ise davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen silindiği, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrasında yer verilen tasfiye süreci takip edilerek tasfiyesinin sonlandırılmadığı anlaşıldığından adına salınan vergi ve kesilen cezaların hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu cezalı vergiler kaldırılmıştır.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda, şirketten alınması gereken vergi ve cezaların, hem 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca kanuni temsilciler sorumlu tutularak teminat altına alındığı dolayısıyla tüzel kişiliği sona eren şirketin kanuni temsilcisi adına tarhiyat yapılabileceği, davacının kanuni temsilci olduğu şirket hakkında tanzim olunan vergi tekniği raporundaki tespitlerden komisyon karşılığı fatura düzenlendiği sonucuna varıldığından yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, mahsup dönemi geçen geçici verginin aranmayacağı ancak yıllık vergiye mahsuben peşin alınan söz konusu vergi üzerinden bir kat vergi ziyaı cezası kesilebileceği gerekçesiyle istinaf başvurusu, geçici vergi ile üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir katını aşan kısmı yönünden reddedilmiş, üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezası ve üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi yönünden kabul edilerek söz konusu hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra değinilen kısımlar yönünden dava reddedilmiştir.

danıştay kararı

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :

Davalı idare tarafından, sahte belge düzenlediği tespit edilen şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

Davacı tarafından, asıl borçlu şirketin tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona ermediği dolayısıyla adına yapılan tarhiyatın hukuk aykırı olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ .’İN DÜŞÜNCESİ: Davacı temyiz isteminin kabulü; davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca 16/10/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silinen . Gıda ve Temizlik Ürünleri Pazarlama Anonim Şirketi’nin komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediğinden bahisle davacı adına kanuni temsilcisi sıfatıyla dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Tasfiye başlıklı 17. maddesinde tasfiyeye giren şirketler için tasfiye dönemleri, tasfiye beyannamelerinin verilmesi, tasfiye kararının tespiti ve tasfiye memurlarının sorumluluğu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş, maddeye 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrayla, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona ermektedir. Ticaret silicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden koruma istemesi mümkün değildir. Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re’sen tarhı gereken vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk, 5520 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9. fıkra ile giderilmiştir.

Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, tarhiyatın doğrudan kanuni temsilciler adına yapılabilmesi, asıl mükellefin tasfiye edilmesi ve tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinmiş olması koşuluna bağlanmıştır.

Tasfiye ve iflas hallerinde ticaret şirketlerinin mükellefiyetlerinin sona erdirilmesinde süreç; Türk Ticaret Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunundaki işlemler yerine getirilerek, tasfiye edilme veya iflasın kapanması tescil ve ilan edildikten sonra, tüzel kişiliğin ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmesiyle gerçekleşmektedir.

Ancak davacının kanuni temsilcisi olduğu . Gıda ve Temizlik Ürünleri Pazarlama Anonim Şirketi’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca yapılan ihtar ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından, 16/10/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiği, başka bir ifadeyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrasında yer verilen tasfiye süreci takip edilerek tasfiyesinin sonlandırılmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, tasfiyeye girmeksizin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi uyarınca re’sen kaydı silinen şirketin kanuni temsilcisi hakkında 5520 sayılı Kanun’un 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen tasfiye koşulunun gerçekleşmediği dikkate alındığında adına salınan vergi ve kesilen cezalar hukuka uygun düşmediğinden Vergi Dava Dairesi kararının üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezası ve üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

Nitekim Yasa Koyucu tarafından, 5520 sayılı Kanun’un 17. maddesinin 9. fıkrası kapsamına girmeyen tüzel kişilerin tüzel kişiliklerinin veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin sona ermesi halinde, sona erme tarihinden önceki dönemlere ilişkin her türlü, vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminde uygulanacak düzenleme eksikliği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesine 7103 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile eklenen 21/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren fıkra ile giderilmiştir.

Davalı idare temyiz isteminin ise bu nedenle reddi gerekmiştir.

danıştay

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı temyiz isteminin kabulüne,

2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezası ve üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,

3. Davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 12/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Tasfiye başlıklı 17. maddesinde tasfiyeye giren şirketler için tasfiye dönemleri, tasfiye beyannamelerinin verilmesi, tasfiye kararının tespiti ve tasfiye memurlarının sorumluluğu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş, maddeye 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrayla, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı kurala bağlanmıştır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde, maddede belirtilen hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı hükme bağlanmış olup maddede geçen şirket ve kooperatifler için kendine özgü bir tasfiye ve ticaret sicilinden silinerek tüzelkişiliğin sona erme süreci öngörülmüştür.

Kanun koyucunun 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden silinen şirketlerin hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu sicilden silinmeden önceki dönemler için salınacak vergileri 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrası kapsamının dışında bırakmayı amaçladığı düşünülemeyeceğinden, ticaret sicilinden silinme şartının gerçekleştiği olayda kanuni temsilci olan davacı adına silinme öncesi dönem için tarhiyat yapılabileceğinden, uyuşmazlığın esası incelenerek karar verilmesi gerektiği oyuyla Karara katılmıyorum.

vergi hukuku avukatı

Diğer Makaleler

Call Now Button