Karar Özeti:
Asıl borçlu şirkete ait yasal defter ve belgeleri ibraz etme konusunda anılan tarihte vergisel ödevi bulunmayan, bu nedenle herhangi bir kusur sorumluluğu da bulunmadığı anlaşılan davacının, 6183 sayılı Kanun’un 3 ve 62. maddelerine göre amme borçlusu olarak kabul edilmesi de mümkün bulunmamaktadır.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/1396
Karar No : 2023/1379
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi Ticaret Limited Şirketinin vergi borçları nedeniyle … Su Ürünleri İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi nezdindeki kâr payı ve benzeri gelirlere … tarih ve … sayılı haciz bildirisiyle uygulanan haciz işleminin 2011 yılı için 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu uyarınca kesilen idari para cezası haricindeki kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Dava konusu işlemin katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizlerinden kaynaklanan kısmı yönünden yapılan inceleme:
Davacı asıl borçlu şirketteki kanuni temsilcilik görevinden 04/02/2011 tarihinde ayrılmıştır. Asıl borçlu şirket hakkında 2010 yılına ilişkin olarak yasal defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarına ilişkin 2 No.lu ihbarnameler düzenlenerek tebliğ edilmiştir. Amme alacaklarının ödenmemesi üzerine şirket adına ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ edilmiş, yapılan malvarlığı araştırması neticesinde tespit edilen sekiz adet araca ve banka hesaplarına haciz konulmuştur. Davalı idarece araçların yakalanamaması dolayısıyla satış yapılamadığı belirtilmiştir.
Davalı tarafından … Birliğinden asıl borçlu şirket adına haczedilen araçların kasko değerleri sorulmuş ve araç değerlerinin şirketin borcunu karşılayamayacağının anlaşıldığından bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla … tarih ve… ,… ,… sayılı ödeme emirleri düzenlenmiş ve 07/08/2019 tarihinde e-tebliğ yoluyla tebliğ edilmiştir. Amme alacağının ödenmemesi üzerine davacı adına dava konusu haciz işlemi tesis edilmiştir.
Dava konusu işlem ile cebren tahsiline girişilen katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizlerinin davacının bir dönem kanuni temsilcisi olduğu şirketin defter ve belgelerinin ibraz edilmemesinden kaynaklandığı, ancak defter ve belgeleri ibraz etmeme fiilinin davacı tarafından gerçekleştirilmediği, defter belge isteme yazısının şirket yetkilisi … ’a tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda defter ve belgelerin ibraz edilmemesi ve bundan doğacak vergiler nedeniyle davacıya atfedilecek herhangi bir kusurun varlığından söz edilemeyeceğinden anılan kişi tarafından ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmemesi ve bundan doğan vergilerden davacının sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu nedenle dava konusu işlemin bu amme alacaklarından kaynaklanan kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin yargı harçlarından kaynaklanan kısmı yönünden yapılan inceleme:
Dava konusu işlem ile cebren tahsiline girişilen yargı harçlarının … Petrol Turizm İnşaat Gıda Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına defter ve belge ibraz etmeme fiili nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalara ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile Danıştay Dokuzuncu Dairesinin temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi ve tekrar yapılan temyiz isteminin incelenmeksizin reddine dair kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Davacının 04/02/2011 tarihinde asıl borçlu şirketin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmış olduğu görüldüğünden, davacının yargı harçlarının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde kanuni temsilci sıfatının bulunmaması nedeniyle dava konusu işlemin bu amme alacaklarından kaynaklanan kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Karar sonucu:
Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Türk vergi hukukunda verginin tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamaları genel olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda, tahsil aşaması ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Vergi tarhiyatına ilişkin açılacak davalarda ileri sürülebilecek iddialar ve yargı mercileri tarafından re’sen dikkate alınabilecek hususlar çok geniş olmasına karşın, verginin tahsil aşamasına geçildiğinde gittikçe daralmaktadır. 6183 sayılı Kanun’un sistematiği gereği tahsilata yönelik ilerleyen her bir aşama öncekine göre daha sınırlı bir iddia ve incelemeye konu olmaktadır. Bu bağlamda ödeme emrine karşı açılacak davalarda ileri sürülebilecek iddialar; böyle bir borcun olmadığı, borcun kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı şeklinde sınırlandırılmıştır. Ödeme emri safhası tamamlanarak haciz aşamasına geçildiğindeyse ortada haciz işlemine muhatap olan kişi yönünden usulüne uygun olarak takip edilmiş, hacze konu olabilecek bir amme alacağının bulunup bulunmadığı ve haciz işleminin kanuna uygun olarak tesis edilip edilmediği önem taşımaktadır.
Vergi Mahkemesince, davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğu ve kusuru değerlendirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de haciz işlemine karşı açılan davada uyuşmazlığın, öncelikle haciz işleminin dayanağı olan ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, dava konusu edilmişse nasıl sonuçlandığı; sonrasında ise haciz işleminin usulüne uygun olarak tesis edilip edilmediği yönünden incelenerek çözümlenmesi gerekmektedir. Açılan her davanın incelemesinde, amme alacağına yönelik takibatın hangi aşamada olduğuna bakılmaksızın en başa dönülmesi, her bir idari işlem için ayrı ayrı öngörülen dava açma sürelerini anlamsızlaştıracağı gibi, amme alacağının da sürüncemede kalmasına yol açabilecektir. Bu nedenle Mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
Olayda, asıl borçlu … Petrol Turizm İnşaat Gıda Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsiline yönelik davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin 07/08/2019 tarihinde davacıya e-tebligat yoluyla usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen ödeme emirlerine karşı dava açılmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde şirket borçları artık kanuni temsilci sıfatıyla davacının uhdesine geçmiş olduğundan, vadesinde ödenmeyen amme alacaklarının cebren tahsiline ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak tesis edilen dava konusu haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Vergi Dava Dairesi, bu gerekçeyle davalının istinaf istemini kabul ederek Mahkeme kararını kaldırdıktan sonra davanın reddine karar vermiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 19/01/2023 tarih ve E:2021/4309, K:2023/81 sayılı kararı:
Dava konusu işlemin katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizlerinden kaynaklanan kısmı yönünden yapılan inceleme:
Dava konusu haciz işlemi, … Petrol Turizm İnşaat Gıda Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına yasal defter ve belgelerin süresi içinde vergi incelemesine sunulmamasından dolayı 2010 ve 2011 yılları için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile kesilen cezalar ve bunlara karşı açılan davalarda temyiz isteminin süreaşımı nedeniyle reddi üzerine hükmedilen yargı harçlarından kaynaklanmaktadır. Defter ve belgelerin ibrazı yazısının tanzim ve tebliğ edildiği tarih itibarıyla (2014 yılı) davacının kanuni temsil yetkisinin bulunmadığı, davacının 03/02/2011 tarihli karara göre tüm hisselerini devrederek şirketten ve kanuni temsilcilik görevinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. Asıl borçlu şirkete ait yasal defter ve belgeleri ibraz etme konusunda anılan tarihte vergisel ödevi bulunmayan, bu nedenle herhangi bir kusur sorumluluğu da bulunmadığı anlaşılan davacının, 6183 sayılı Kanun’un 3 ve 62. maddelerine göre amme borçlusu olarak kabul edilmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, amme borçlusu sıfatıyla işlem yapılmasını gerektiren düzenlemede aranan koşulların gerçekleşip-gerçekleşmediğinin tahsilatın diğer bir aşaması olan haciz aşamasında da değerlendirilmesine engel bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin yargı harçlarından kaynaklanan kısmı yönünden yapılan inceleme:
Davacının 03/02/2011 tarihinde asıl borçlu şirketin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmış olduğu görüldüğünden, yargı harçlarının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde kanuni temsilci sıfatı bulunmayan davacı adına söz konusu amme alacaklarının tahsili için tesis edilen haciz işleminde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Karar sonucu:
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Gerek yerel mahkeme kararında gerekse Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında belirtilen gerekçeler uyarınca dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
22/11/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
XX – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile diğer yönlerden temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.