0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

Defter ve Belgeleri Gizleme Suçu

defter ve belgeleri gizleme suçu

DEFTER VE BELGERİ GİZLEME SUÇU

Bu yazıda, defter ve belgeleri gizleme suçu yoluyla vergi kaçakçılığı suçuna sebebiyet verilebilecek haller değerlendirilecektir. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizleme olarak kabul edilmektedir.

Vergi incelemesi sırasında, mükelleflerin vergilendirmeye esas teşkil eden defter, kayıt ve belgelerini yetkili inceleme elemanlarına ibraz etmeleri gerekmektedir. Defter tutmak zorunda olanların tuttukları defterler ile vesikaları ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburlardır.

Vergi Usul Kanunu 359/a-2 bendinde düzenlenen ve vergi kaçakçılığı suçlarından olan defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçu söz konusu madde hükmünde kaçakçılık suçuna sebebiyet veren fiiller ile birlikte düzenlenmiştir. Buna göre; defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Uygulamada vergi inceleme elemanı mükelleflere yazı göndererek (bazen de telefon ederek) 15 gün içinde defter ve belgelerin ibrazı talep edilmekte, ibraz edilmemesi durumunda doğacak sonuçlar da belirtilmektedir. Verilen 15 günlük sürede ibraz edilmemesi durumunda VUK’u gereğince gizleme fiili nedeniyle hem vergi suçu raporu düzenlenmekte hem de KDV indirimleri reddedilmektedir.

Yevmiye Defterinin İbraz Edilmemesi Halinde KDV İndirimi

Gizleme suçunun oluşması için, incelemek üzere istenen yasal defter ve belgelerin varlığının sabit olması, defter ve belgelerin vergi incelemesi amacıyla istenmiş olması, defter ve belgelerin saklama süresinin geçmemiş olması, defter ve belgelerin ibrazının şirketi temsile yetkili kişiden talep edilmesi ve defter ve belgelerin ibrazı için gerekli süre (en az 15 gün) verilmesi gerekmektedir. Aksi yöndeki uygulamalar için, vergi konusunda uzman bir vergi avukatı aracılığıyla dava açılabilir veya ceza yargılanmasında savunma yapılabilir.  

Yargı kararlarında defter ve belgeleri gizleme suçu konusunda dikkat edilecek hususlar aşağıda başlıklar halinde belirtilmiştir.

uzman vergi danışmanı

1- İncelemek İçin Talep Edilen Yasal Defter ve Belgelerin Varlığının Sabit Olması

Suçun oluşabilmesi için ibrazı istenen defter ve belgelerin varlığının noter tasdiki veya sair suretlerle sabit olması gerekir.

2- Defter ve Belgelerin Vergi İncelemesi Amacıyla İstenmiş Olması

Vergi incelemesi; Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, ilin en büyük mal müdürü veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar vergi inceleme yetkisine haizdir. Vergi incelemesi yetkisi bulunmayan kimselerin bu amaçla defter ve belgelerin ibrazını istemesi halinde suç oluşmayacağı gibi vergi incelemesinde yetkili kimse olmakla birlikte inceleme amacı dışında başka bir nedenle (mükellefiyetin sonlanması vs.) belgelerin ibraz edilmemesi de suç oluşturmayacaktır. 

Yargıtay’ın emsal bir kararına göre, defter, kayıt ve belgelerin vergi incelemesi için değil de, mükellefin işini terk etmesi nedeni ile iptali için istenilmesi durumunda bunların ibraz edilmemesi halinde gizleme suçunun oluşmayacaktır. (Yargıtay 11. CD. 02.10.2001, 2001/7618-8890 K sayılı Kararı)

Vergi İncelemesi

3- Defter ve Belgeleri Gizleme Suçu İçin Mücbir Sebepler

Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk, vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler, kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler, sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması; gibi hallerdir. Mücbir sebebin varlığının kabulü halinde sanığa herhangi bir ceza verilmemesi gerekir.

Bu suçla itham edilen kişiler genellikle defter ve belgelerin işyerinden, evinden veya aracından hırsızlar tarafından çalındığı ileri sürebilmektedir. Ancak Yargıtay kararlarına göre belgelerin evde veya araçta bulundurulmasının mutat olmadığı kabul görmektedir. (Yargıtay 11. CD. 17.12.2014 , 2013/1604 E.  2014/21948  K  sayılı Kararı)

Mücbir sebep olarak savunulan diğer bir husus ise yaygın çıkması durumudur. Özellikle defter ve belge isteme yazısından sonra çıkan yangın ve su basmaları mücbir sebep olarak kabul edilmeyebilmektedir. Gerçek yangın veya su basması gibi durumlarda gecikmeksizin Ticaret Mahkemesinden zayi belgesi alınmalıdır.

4- Defter ve Belgelerin İbrazı Yetkili Kişiden İstenmelidir

Defter ve belgeleri ibraz etme yükümlüğü mükellefe aittir. Meslek mensuplarının defter ve belgeleri saklama ve ibraz görevi bulunmamaktadır. Tüzel kişilerde ise bu sorumluluk tüzel kişiliğin yetkilisidir. Tüzel kişiliğin tasfiye edilmesi ticari hayatının sona ermesi defter ve belgeleri saklama ve ibraz etme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

5- Defter ve Belge İsteme Yazılarında Özellikli Durumlar

Aynı Mükellefe Ait Farklı Yıllara Ait Defterlerin Aynı Yazı ile İstenmesi

Farklı yıllara ait defter ve belgeler de olsa aynı yazı ile istenmiş ise tek suç oluşur. (Yargıtay 11. CD. 25.02.2014, 2013/13621 E. 2014/3343 K sayılı Kararı)

Aynı Döneme Ait Defter ve Belgelerin Yeniden İstenmesi

Dava konusu yapılan ve daha önce istenilen defter ve belgelerin 2. kez istenilmesi yeni bir suçu oluşturmayacaktır. (Yargıtay 11. CD. 22.11.2012, 2012/22329 E. 2014/20146 K sayılı Kararı)

Usulüne Uygun Yapılan Tebligata Rağmen Defter Belgelerin Eksik Olarak İbraz Edilmesi 

Defterlerin sunulup belgelerin sunulmaması veya tam tersi durumunda ise suçun unsurlarının oluştuğu kabul edilmektedir.

Kanuni Defter ve Belgeleri Gizleme Suçu Konusunun “E- Defterler” Açısından İncelenmesi

E-defterlerin, vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanınca resmi şekilde istenilmesine rağmen herhangi bir mücbir sebep olmaksızın kanuni süresinde ibraz edilmemesi halinin gizleme fiilini oluşturması mümkündür. Buradaki gizleme fiili, e-defterlerin kendine özgü niteliğine uygun şekilde oluşmakta ve belgelendirilmektedir. Öyle ki kapsama dâhil mükelleflerin vergi incelemesi sırasında; herhangi bir mücbir sebep olmadığı halde, usulüne uygun şekilde tutulup tamamladığı elektronik kayıtları ve bunlara erişime imkân verecek şifre ve bilgileri (özellikle ve e-defterlerin süresinde tamamlandığını gösteren beratları) birlikte ibraz edilmemesi halinde; fizik defterlerde olduğu gibi gizleme fiilini oluşabilmektedir. Ayrıca, söz konusu fiilin değerlendirilmesinde, 1 Sıra No.lu Elektronik Defter Genel Tebliği’nde yer alan hallerin de dikkate alınması gerektiği görülmektedir.

Av. Fatih ARAS

26/08/2023

yargıtay

DEFTER BELGE GİZELEME SUÇUNA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

“sanığın yetkilisi olduğu şirketin bulunduğu yerdeki noterliklerden 2004 yılına ait yevmiye defterini tasdik edilip edilmediğinin araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesinin bozmayı gerektiğine” Yargıtay 19. CD. 01.07.2015 

 2004 yılı defter tasdik bilgilerine tarh dosyası içinde rastlanmadığının belirtilmesi karşısında, bu husus açık bir şekilde araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektiğine”  Yargıtay 19. CD. 09.12.2015 

25.8.1994 tarihli dilekçesiyle işini terkettiğini vergi dairesine bildirdiği vergi inceleme raporundan anlaşılan sanığın, tutmak zorunda olmadığı 1995 yılına ait defter, kayıt ve belgeleri ibraz etmesinin söz konusu olamayacağı, bu açıklamalar ışığında, yüklenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığına” hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. 10.10.2002 

20.12.2000 tarihli bilgi formuna göre anlaşmalı matbaa olan Birlik matbaasına bastırdığı 5 cilt faturayı teslim aldığının anlaşıldığı, sanığın tasdik ettirmediği defterleri ibraz etme zorunluluğu bulunmasa da varlıkları sabit olan faturalar ile diğer belgeleri (alış faturaları ve gider belgelerini) ibraz zorunluluğu bulunduğundan sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğuna hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. 09.05.2005)

somut bir zarara yer verilmemesi, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinden dolayı tarh edilecek vergi ve cezaların ise eylemden doğan zarar niteliğinde bulunmamaları, defter ve belge gizlemek suçu neticesinde oluşan somut bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanamaması karşısında; sabıkası bulunmayan ve hükmolunan cezası ertelenen sanık hakkında “kurumun zararının giderilmediği” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, 10.05.2016

yasal defter ve belgeleri gizleme suçu yönünden dava şartı olan mütalaa alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hem defter ve belgeleri gizleme suçu hem de vergi usul kanununa muhalefet suçları yönünden kasıt unsurunun gerçekleşmediğinden bahisle tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı,” (11. C.D., 8.03.2013)

ibrazı istenen defter ve belgelerin varlığını kanıtlayan belgelerin bulunup bulunmadığı sorularak, varsa bunlara ilişkin tutanak ve belgelerin denetimine olanak verecek biçimde dosyaya intikalinin sağlanmasından sonra sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı.” (11. C.D., 25.06.2014,)

Sanığın savunmasında, defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla yapılan tebligatla istenen 2002 takvim yılına ilişkin defter ve belgelerinin işyerinde 20.02.2003 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda çalındığını, bu nedenle ibraz edemediğini ileri sürmüş ise de; hırsızlık olayı ile ilgili yaptığı başvuruda defter ve belgelerin çalındığından bahsetmemesi ve hırsızların yararlanamayacağı şeyleri çalmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı cihetle, sanığın yüklenen suçtan mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Yasaya aykırı,” (11. CD., 05.12.2014)

ibraz etme sorumluluğunun, mükellefe ve/veya vergi sorumlusuna ait olduğu gözetildiğinde, muhasebeci olan sanığın defter ve belgeleri saklama ve ibraz etme yükümlülüğünün bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine hükmolunması, (11. C.D., 01.04.2013)

“Faaliyetini terk eden sanıktan defter ve belgelerinin vergi incelemesi için değil, idari bir prosedür olan yarım ve kullanılmamış olanların iptali için istenilmesi nedeniyle 213 sayılı Yasanın 359/a-2. Maddesindeki suçun unsurları itibariyle oluşmadığı yönündeki mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. … katılan vekilinin suçun sübuta erdiğine ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,” (11. C.D., 10.07.2013)

06.2005 günlü yangın raporu ve tutanakta, çıkan yangından ne tür ticari defter ve belgenin yandığından bahsedilmemesi, şirkete ait ticari defter ve belgelerin koğuş olarak kullanılan yerde bulundurulması, sanık tarafından hukuk mahkemelerine müracaatla usulünce alınmış bir zayi belgesinin bulunmaması gözetilerek yangının mahiyeti, çıktığı alan ve yoğunluğu, ibrazı istenen defter ve belgelerin yanıp yanmadığı gerektiğinde tutanak düzenleyicisi tanıklar da dinlenerek değerlendirilip karara varılması gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,” (11. CD., 15.03.2010)

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.11.1999 tarih ve 11-273/288 sayılı Kararı’na atıfta bulunulduğu görülmekte olup; anılan kararın son kısmı şu şekildedir: “ Somut olayda sanık, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlamak üzere beş yıl süreyle saklama ve istenildiklerinde ibraz etme yükümlülüğünde bulunduğu kanuni defter ve belgelerinin, adresi dahi belirlenemeyen ve bu nedenle bilgisine başvurulmasına olanak görülemeyen bir muhasebecide olduğunu savunmuş olup; diğer bir anlatımla artık incelenmelerinin mümkün bulunmadığını belirtmiştir. Bu durumda sanığa kanuni defter ve belgelerin ibrazı için ayrıca tebligat yapılmasında zorunluluk yoktur. Zira gizleme hali oluşmuştur.”

Yargıtay’ın süregelen yerleşik uygulamalarına göre, defter ve belgelerin kaybedildiği ileri sürülerek ibrazından kaçınılması halinde usulüne uygun tebligat yapılması aranmamakta ve irade dışında kaybolmanın kanıtlanamaması durumunda gizleme suçu tüm unsurlarıyla oluştuğu kabul edilmektedir

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 27.10.2015 tarihli kararında, “…2008 takvim yıllarına ait varlığı matbaa basım formları ile sabit olan belgelerin 19.02.2013 tarihinde sanığın ikametinde hizmetçisine usulüne uygun olarak yapılan tebligat ile istenildiği halde, geçerli bir mazeret ileri sürülmeksizin yasal süresinde ibraz edilmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın “eşi ile arasındaki sorunlar nedeniyle eve uğramadığı ve bu nedenle tebligattan habersiz olduğu” şeklindeki savunmasının, 213 sayılı VUK’nın 13. maddesinde belirtilen mücbir sebeplere veya kastı kaldıran diğer nedenlerden birine dayanmaması nedeniyle saklama ve ibraz etme zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı cihetle; atılı suçun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi…” kanuna aykırı bulunmuştur. 

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 27.05.2015 tarihli kararı “ 5604 sayılı Kanun’un 1/1-4 maddesine göre, her yıl temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı ve mali tatil süresi içinde inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazının istenemeyeceğinin hükme bağlanması karşısında, sanıklardan M.S.’e istem yazısına ilişkin tebliğin yapıldığı 12.07.2012 tarihinin mali tatile denk gelmesi nedeniyle üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmayacağından, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.”

“ Ceza yargılamasında hiçbir duraksamaya yer vermeden gerçeği ortaya çıkarmak görev ve yetkisi olan ceza hakimi, ileri sürülen mücbir sebebin dayandığı olayların defter ve belgelerin yok olması veya elden çıkması sonucunu doğuracak nitelik ve yoğunlukta olup olmadığını, bunların mükellefin faaliyet alanı itibariyle mutat ortam, yer ve mekanda muhafaza edilmesi olgusu, olayın meydana gelme olasılığı, doğal ve kaçınılması mümkün olmayan nedenlere dayanıp dayanmadığı, öngörülebilme ve neden sonuç ilişkisi, vergi denetiminden kaçmak amacına yönelik tertip niteliği ve sairle olayın arz ettiği özelliği duruşmadan, tahkikattan, gerektiğinde rapor veya tutanak düzenleyicisi tanıklar da dinlenerek edineceği kanaate göre irdeleyip değerlendirmeli ve delilleri serbestçe takdir etmeli, irade dışında meydana geldiği ve defter ve vesikaların tamamen veya kısmen kaybı veya yok olması sonucunu doğurduğunu anlaması halinde 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde düzenlenen mücbir sebep olarak kabul etmelidir.” Bkz. Yargıtay 11’inci Ceza Dairesi’nin 15.03.2010 tarihli kararları.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 21.10.2015 tarihli kararında, suç tarihinde cezaevinde bulunduğu anlaşılan sanığın defter ve belgeleri ibraz etmemesinin 213 sayılı Kanun’un 13. maddesinde düzenlenen mücbir sebep kapsamında kaldığından bahsedilmektedir

Danıştay VDDK’nın 13.12.2017 tarihli sayılı kararı. Ayrıca kararda “… Davacı şirketin arşiv olarak kullandığı binanın su basması nedeniyle, defter ve belgelerinin okunamaz ve kullanılamaz durumda olduğu, gerek Jandarma Karakol Komutanlığı, Zabıta Amirliği ve İtfaiye Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanaklarla, gerek Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla ortaya konularak, 213 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca mücbir sebep halinin varlığının ispatlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda davacıdan, defter ve belgelerini ibraz ederek alış belgelerini defterlerine kaydettiğini belgelemesi beklenemeyeceği gibi katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacının, indirim uygulama koşullarından ikincisi olan, indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olmasını kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır.”

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 15.02.2010 tarihli kararında özetle, sanığın defter ve belgelerin ibrazına ilişkin sürenin bitimine bir gün kala yandığını savunması karşısında; yangın raporu ve tutanakta ne tür belgelerin yandığından bahsedilmemesi, şirkete ait defterlerin koğuş olarak kullanılan yerde bulundurulması, sanık tarafından hukuk mahkemelerinden usulüne uygun alınmış bir zayi belgesinin olmaması gözetilerek, yangının mahiyeti, defter ve belgelerin yanıp yanmadığı yöntemince araştırılarak sonucuna göre karar verilmediğinden ilk derece mahkemelerinin kararları bozulmuştur.

Ceza yargılamasında hiçbir duraksamaya yer vermeden gerçeği ortaya çıkarmak görev ve yetkisi olan ceza hakimi, ileri sürülen mücbir sebebin dayandığı olayların defter ve belgelerin yok olması veya elden çıkması sonucunu doğuracak nitelik ve yoğunlukta olup olmadığını, bunların mükellefin faaliyet alanı itibariyle mutat ortam, yer ve mekanda muhafaza edilmesi olgusu, olayın meydana gelme olasılığı, doğal ve kaçınılması mümkün olmayan nedenlere dayanıp dayanmadığı, öngörülebilme ve neden sonuç ilişkisi, vergi denetiminden kaçmak amacına yönelik tertip niteliği ve sairle olayın arz ettiği özelliği duruşmadan, tahkikattan, gerektiğinde rapor veya tutanak düzenleyicisi tanıklar da dinlenerek edineceği kanaate göre irdeleyip değerlendirmeli ve delilleri serbestçe takdir etmeli, irade dışında meydana geldiği ve defter ve vesikaların tamamen veya kısmen kaybı veya yok olması sonucunu doğurduğunu anlaması halinde 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde düzenlenen mücbir sebep olarak kabul etmelidir.” Bkz. Yargıtay 11’inci Ceza Dairesi’nin 15.03.2010 tarihli kararı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.11.1992 tarihli sayılı kararındaki “Ticari defterlerini onaylatmayan tacirlerin Türk Ticaret Kanunu’nun 68. maddesinin dördüncü fıkrasında sözü edilen zayi belgesini alma imkanları bulunmamaktadır.” hükmüne atıfta bulunulmak suretiyle gerekli tasdikler yaptırmayan tacirlerin zayi belgesi alamayacakları hükme bağlanmıştır.

Danıştay 9. Dairesi’nin 03.04.2002 tarihli kararında “ Yükümlüye ait defter ve belgelerin daha önce inceleme elemanına ibraz edildiği hususu taraflar arasında ihtilafsız olduğuna göre, yükümlünün defter ve belgelerin kendilerine iade edilmediği iddiasına karşı idarece aksini ispat edici herhangi bir belge sunulmaması karşısında bu iddianın doğru olduğu, dolayısıyla defter ve belgelerin kendi iradesi dışında elinden çıkması nedeniyle olayda mücbir sebep hali bulunduğunun kabulü gerekir

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 30.12.2015 tarih ve E:2015/20814-K:2015/9693 sayılı kararında, “Sanığın temyiz dilekçesine eklediği 2012/68-1627 sayılı İstanbul 11. Vergi Mahkemesi kararına göre, sanıktan ibrazı istenen defter ve belgelerin bir vergi inceleme elemanında bulunduğu ve 17.11.2011 tarihinde incelemeye başlanıldığına dair tespit yapılmış olması karşısında, sanığın üzerine atılı suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından, sanıktan 03.11.2011 tarihinde istenen defter ve belgelerin bu tarihte halen vergi inceleme memurlarında bulunup bulunmadığının araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdiri gerekir…”

DVDDK’nın 13.12.2017 tarih ve E:2017/534-K:2017/604 sayılı kararında “Dosyanın incelenmesinden, davacının 2007 yılına ait yevmiye defteri ile defteri kebirinin 15.4.2011 tarihinde, davalı konumunda bulunduğu borca itirazın iptaline ilişkin bir dava nedeniyle Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesine sunulduğu, defter ve belge ibraz yazısının kendisine tebliğ edildiği 4.4.2012 tarihinden yaklaşık dört ay sonra defter ve belgelerin anılan Mahkeme tarafından 27.8.2012 tarihli tutanakla kendisine teslim edildiğinin anlaşılması karşısında, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilememesinin haklı bir sebebe dayandığı, bu durumda yukarıda değinilen hükümler kapsamında olayda re’sen tarh sebebinin bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatın kaldırılması gerekirken davanın reddi yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

Yargıtay 19. Dairesi’nin 20.01.2016 tarihli kararında; işyeri kendi üzerine kayıtlı olmasına rağmen işlerle eşinin ilgilendiğinden bahisle, noter tarafından düzenlenen vekaletname ile ticari defter ve belgelerin yetkili makamlara ibrazı da dahil olmak üzere birçok konuda işyeri sahibi tarafından eşinin yetkilendirilmesi karşısında, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak suçun, şekli sorumlusu yerine ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan kişiye yani vekil tayin edilen eşe ait olacağından bahsedilmektedir

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 04.06.2013 tarihli kararında, vergi inceleme raporuna dayanak oluşturan defter ve belgeleri isteme yazısında 2006 yılında vefat eden M.. U..l’ın, mirası reddetmemiş mirasçısı A.. U..’a intikal eden 2004, 2005 ve 2006 yılı dahil defter ve belgelerin ibraz edilmesinin istenildiğinin belirtilmesi, sanığın savunmasında, ölen kardeşinin yasal mirasçılarının kendisiyle birlikte diğer 3 kardeşi olduğunu beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi amacıyla; öncelikle asıl mükellefe ait veraset ilamı getirtilerek, diğer mirasçıların dinlenilmesinden sonra, defter ve belgelerin sanığa intikal edip etmediği araştırılıp sanığın atılı suçtan sorumluluğunun bulunup bulunmadığı belirlenerek toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile mahkumiyet kararı verilmesi yasaya aykırı bulunarak yerel mahkemenin kararı bozulmuştur

Sanık …’in, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmesi istemini içerir tebligatın yapıldığı tarihte şirketin ortağı olmanın ötesinde şirketi temsil ve ilzama yetkisinin olmaması, temsil ve ilzam yetkisinin sanık …’a ait olması karşısında, yüklenen suçun yasal unsurlarının bulunmadığı, mahkemece suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığından bahisle verilen beraat kararı sonucu itibariyle doğru…” bulunmuştur.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 01.02.2001 tarihli kararında, belgelerin –vergi incelemesi için değil de- iptal edilmesi için istenilmesi sonucu bu belgelerin ibraz edilmemesi halinde suçun yasal unsurlarının oluşmadığına karar verilmiştir,

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 04.11.2014 tarihli kararında  özetle; aynı belgelerin ibraz edilmemesinin bir kez dava konusu edilebileceği, tekrar istenmesinin yeni bir suç oluşturmayacağı, ikinci davanın mükerrer olacağı ve reddinin gerektiği vurgulanmıştır

Defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle, 3065 sayılı KDV Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tahakkuk ettirilmesi gereken KDV ve buna bağlı vergi ziyaı ise, Yargıtay tarafından ibraz etmeme eyleminden doğan zarar niteliğinde bulunmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturmamaktadır Yargıtay 11. Ceza Dairesi 30.06.2016 

Sanıktan suça konu defter ve belgelerin vergi incelemesi için değil, işini terk etmesi nedeniyle iptal için istendiğinin anlaşılması karşısında, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı…Yargıtay 11.CD, 02/10/2001,

Aynı belgelerin gizleme suçu yönünden dava konusu yapıldıktan sonra tekrar dava konusu edilememesi kuralı, inceleme yönünden söz konusu değildir. Bir sebepten incelenen defterler, muhafaza süresi içinde tekrar incelenebilir…5 yıl saklama yükümlülüğünü kaldırmaz…Yargıtay 11. Ceza Dairesi., 

Aynı mükellefiyete ait farklı yıllara ilişkin defter ve belgelerin aynı yazı ile istenmesinin tek bir suç oluşturacağı (Yargıtay 11. Ceza Dairesi., 25/02/2014)

Bir mükellef hakkında farklı dönemlere ait defter ve belgelerin, birbirine yakın tarihli yazılarla istenmesi halinde, idarenin tek bir yazı ile isteme olanağı varken neden böyle bir yola tevessül ettiği sorularak, tek bir suçun oluşup oluşmayacağı ihtimali somut olaya göre değerlendirilmelidir.266 Yargıtay Kararında: „…her iki yıla ait defter ve belgelerin iki ayrı tarihte ayrı yazı ile istenmesi halinde, yazıların birbirine yakın tarihli olması da dikkate alınarak, aynı yazı ile talep edilebilecekken, .. Vergi Dairesi Müdürlüğünden sorularak sonuca göre sanığın durumunun takdiri gözetilmeksizin (Yargıtay 11. Ceza Dairesi., 26/09/2014)

 

KAYNAKÇA

Fikret GÖKMEN, Gizleme Suçu Nedeniyle Verilen Adli ve İdari Cezalar Kanuni mi? E-Yaklaşım / Nisan 2020 / Sayı: 328

Volkan ALTUN, Vergi Ceza Hukuku Açısından Vergi İncelemesi Amacıyla Mükelleflere Gönderilen Defter ve Belge İsteme Yazıları İle Gizleme Suçunda Özellikli Durumlar, E-Yaklaşım / Mart 2018 / Sayı: 303

Burçin BOZDOĞANOĞLU, Gizleme Dolayısıyla Vergi Kaçakçılığı Suçunun Oluşumu Açısından Özellik Gösteren Durumlar, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 330 Mart 2016

Sadık ÖKÇÜN, Kanuni Defter ve Belgeleri Gizleme Suçunun “E- Defterler” Açısından İncelenmesi, Yaklaşım / Şubat 2018 / Sayı: 302

 

Bu sitede yer alan yazıların tüm hakları saklıdır. Ancak, yazar ve site kaynağı gösterilerek alıntılanabilir. Yazılar aynen yayımlanamaz.

Bu sitede, vergi ve vergileme ile ilişkili konularda şahsi görüş ve yorumlarımıza yer verilmektedir. Sitede yer verilen bilgi veya verileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir. fatiharas.com sitesi ve yazarın söz konusu kullanımdan dolayı, (ihmalkarlık kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere) her türlü özel, dolaylı veya arızi zararlardan ve cezai tazminattan dolayı sorumlu tutulamaz.

fatih aras

Diğer Makaleler

Call Now Button