0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

Miras Paylaşımı Davası

miras paylaşımı davası

Miras Paylaşımı Davası Nedir?

Bir miras bırakanın vefatıyla birlikte kendisinin birden fazla mirasçı bulunması halinde, miras ortaklığı oluşur. Mirasçılar, terekenin her unsuru üzerinde eşit tasarruf yetkisine sahiptir. Terekenin anlaşmalı ve sorunsuz bir şekilde paylaşılması, miras ortaklığının amacıdır. Mirasçılar, bu hedef doğrultusunda geçici olarak birlikte hareket etmek durumundadırlar.

Paylaşmanın temel amacı, mirasçıları ortak hareket etme yükümlülüğünden kurtarmak ve her bir mirasçının miras payı oranında tereke unsurlarını kendi mal varlığına geçirmektir. Kanun koyucu, miras bırakanın ölümünden sonra geçici bir süreliğine oluşturulan el birliği ortaklığının mümkün olan en kısa sürede sona erdirilmesini hedefler. Türk Medeni Kanunu’nun 642. Maddesi de bu doğrultuda, miras ortaklığının, sözleşme veya yasal düzenlemelerle belirlenen durumlar dışında her zaman sonlandırılabileceğini belirtir.

Miras paylaşımı davası, mirasçılar arasında mirasın bölüşümü konusunda anlaşma sağlanamadığı durumda ortaya çıkan bir hukuki süreçtir. Taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı durumda, her mirasçı, sözleşme veya yasal yükümlülük bulunmadıkça miras paylaşımı davası açma hakkına sahiptir.

miras davaları

Miras Paylaşımı Davasına Hakim Olan İlkeler

Kanun koyucu, mirasın paylaşılabilmesi için serbestçe yapılabilmesini ve mirasçıların eşitliği ilkesini ana prensip olarak öngörmüştür. Genel olarak, mirasçılar kendi aralarında oybirliği ile anlaşarak, sözlü ya da yazılı olarak, istedikleri şekilde mirası paylaşabilirler. Ancak, miras bırakanın ölümüne bağlı olarak belirlediği paylaşma kuralını getirmesi de mümkündür. Mirasçılardan biri, bu kurala uyularak paylaşmanın yapılmasını isteme hakkına sahiptir. Bu durumda, belirlenen kural mirasçılar için bağlayıcı olacaktır. Ancak, mirasçılar genelde bu kurala bağlı kalsalar bile kendi aralarında oybirliği ile bu kuralı değiştirme yetkisine sahiptirler.

Mirasçılar, miras bırakanın paylaşma kuralını kabul etse bile, oybirliği ile aldıkları kararla bu kuralı değiştirebilirler. Bu durumda, miras bırakanın paylaşma kuralının uygulanmasını engelleyebilirler. Mirasçılar, mirasın sorunsuz bir şekilde paylaşılabilmesi için vasiyeti yerine getirme görevlisi atayabilirler. Ancak, bu atama dahi mirasçılar arasında oybirliği ile karar alarak serbestçe paylaşma ilkesini engelleyemez.

Mirasçılar tarafından oybirliği ile alınan kararlar, paylaşmanın tamamlanması için büyük önem taşır. Bu nedenle, miras bırakanın ölüme bağlı olarak belirlediği paylaşma kuralları veya vasiyeti yerine getirme görevlisi ataması, mirasçıları oybirliği ile anlaşarak mirası paylaşmaları ana kuraldır. Miras bırakanın belirlediği paylaşma kurallarına karşı mirasçılar arasında anlaşma olmadığı takdirde, terekedeki aktiflerin paylaşılmasında miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu, saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal etmesi durumunda tenkise tabi olacaktır. Terekedeki pasif unsurlar açısından da miras bırakanın belirlediği paylaşma iradesi, mirasçılar arasındaki iç ilişkilerde geçerli olacaktır. Mirasçılar, terekenin pasif unsurları konusunda dış ilişkilerdeki kişilere karşı müteselsilen sorumlu olmaya devam ederler.

Mirasın paylaşılmasının bir diğer temel kuralı da mirasçıların eşitliği ilkesidir. Hukuki eşitlik, miras payları ve mirasçılar arasında yaş ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tereke unsurları üzerinde eşit haklara sahip olmaları anlamına gelir. Eşitlik ilkesinin beraberinde getirdiği önemli bir kural da, mirasçıların miras bırakanla olan ilişkilerinden bağımsız olarak paylaşmanın gerçekleştirilebilmesidir. Bu nedenle mirasçılar, miras bırakanla olan ilişkileri hakkında birbirlerine doğru ve açık bilgi verme yükümlülüğüne sahiptirler.

Mirasçılardan herhangi biri istediği zaman tereke unsurları üzerindeki eşit haklarından vazgeçebilir veya miras payının tamamını veya bir kısmını diğer mirasçılara devredebilir. Genel olarak, mirasçıların anlaşarak paylaşma yapabilmesinin temel sebebi, yakın aile ve akrabalık bağlarıyla miras bırakana ve onun geride bıraktığı anılara duyulan saygıdır. Kanun koyucu, bu nedenle mirasın paylaşılmasında mirasçıların oybirliği ile anlaşmasına büyük önem vermiştir. Mirasçılar kendi aralarında anlaşamadıkları takdirde, paylaşmanın gerçekleşmesi için mahkeme kararı gereklidir.

Miras Paylaşımı Davası Nasıl Açılır?

Mirasın mahkeme kararıyla paylaşılabilmesi için, mirasçılardan herhangi birinin sulh hukuk mahkemesine başvurması gereklidir. Bu durumda açılacak olan dava, Miras paylaşımı davası olacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesine göre, her bir mirasçı, kanun veya sözleşme gereği ortaklığı devam ettirme yükümlülüğü olmadığı sürece tereke unsurlarının tamamının ya da bir kısmının paylaştırılmasını her zaman talep edebilir. Bu davanın açılabilmesi için miras ortaklığının sona ermemiş olması, bütün mirasçıların tespit edilmesi ve kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan bir erteleme sebebinin olmaması gereklidir.

Miras Paylaşımı Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Miras paylaşımı davası, geçici olan miras ortaklığını sonlandırarak mirasçıların paylarına düşen miras paylarının kendi malvarlığına geçmesini sağlamak amacıyla açılır. Bu sebeple, mirasçılar arasında oybirliği ile çözülemeyen durumlarda, sulh mahkemesi hâkimi paylaştırma işlemini gerçekleştirir.

Miras paylaşımı davasının hukuki niteliği, yenilik doğuran bir dava olmasıdır. Bu davanın sonucunda sulh mahkemesi tarafından verilen karar da aynı şekilde yenilik getiren bir karar olacaktır.

Miras paylaşımı davasının çift taraflı bir dava olması niteliği gereği, taraflar terekedeki unsurların tamamının ya da belirli bir bölümünün paylaştırılmasını talep edebilirler. Bu nedenle, mirasın paylaşılması davasında davanın her iki tarafı da hem davacı hem davalı olurlar.

Miras Paylaşım Davasının Sonuçları

Sulh mahkemesi hâkimi, Miras paylaşımı davasında belirli faaliyetleri yerine getirerek paylaşmayı sonuçlandırır. Bu faaliyetlerden biri, paylaştırılması talep edilen tereke unsurlarının tespiti ve değerlendirmesidir. Hâkim, tereke unsurlarına ilişkin değerlendirmeyi bilirkişi aracılığıyla yaptırır.

Miras bırakanın varislerinden biri, mirasın bırakana ait tereke unsurlarının belirlenmesi için, diğer mirasçılara veya vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmışsa bu görevliye bilgi alma hakkı çerçevesinde başvurarak bilgi talep edebilir.

Tereke tespiti sonrasında, mirasçıların miras paylarının belirlenmesi süreci gelmektedir. Genellikle mirasçılar, kendi aralarında oybirliği ile anlaşarak mirası diledikleri şekilde paylaşabilirler. Ancak anlaşma sağlanamadığı durumda, sulh hakimi tarafından miras payları oluşturulacaktır. Hâkim, öncelikle tereke unsurlarının mirasçıların payları oranında bölünebilmesi için uygun olup olmadığını değerlendirecektir. Bu durumda, aynen paylaşma veya tereke unsurlarının satılıp elde edilen bedelin mirasçılar arasında paylaştırılması yoluyla sonuçlanabilir.

Miras payları da belirlendikten sonra, bu paylara denk gelen tereke unsurlarının hangi mirasçıya ait olduğu belirlenir. Bu aşamada da hâkim, mirasçıların oybirliği ile anlaşmalarına öncelik verir. Anlaşma sağlanamadığı durumda ve miras bırakanın özgüleme konusunda belirli bir iradesi olmadığı takdirde, hâkim mirasçılar arasında kura çekerek özgülemeyi yapar.

 

Miras Paylaşım Davası Kimler Tarafından Açılabilir?

Miras bırakanın ölümüyle alınan mirasçılık belgesinde kimlerin mirasçı sıfatını taşıdığı belirlenir. Miras paylaşımı davası açılırken, mirasçılık belgesinin mevcut olması, taraf ehliyetinin sağlanabilmesi için zorunludur.

Miras bırakanın ölümüyle, miras ortaklığını oluşturan herhangi bir mirasçı Miras paylaşımı davası açabilir. Kanunda mirasçı kelimesi kullanıldığından, atanmış veya yasal mirasçı olma ayrımı yapılmaz. Mirasçılar, tek başlarına ya da birlikte dava açabilirler. Ayrıca, sağ kalan eş de bu davayı açabilir. Devlet de miras bırakanın borçlarının tahsili için bu mirasçının yerine geçerek paylaşma davası açabilir. Borçlu olan mirasçının payını devralan, haczedilen ya da elinde borç ödememe belgesi olan alacaklı, bu davayı açma yetkisine sahiptir. İcra İflas Kanunu’nun 121. Maddesi uyarınca, ortaklığın sona ermesi için yetkili olan alacaklı da paylaşma davası açabilir.

Miras paylaşımı davasında görevli ve yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri sulh mahkemesidir. Kesin yetki ilkesi gereği, hâkim resen yetkisizlik kararı verebilirken, davalı taraf da her zaman yetkisizlik itirazında bulunabilir.

Miras Paylaşım Davasında Zamanaşımı

Miras paylaşımı davası herhangi bir zamanaşımına veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Miras paylaşımı davasının ertelenmesi durumunda, mevcut mirasçıların vefat etme olasılığı da ortaya çıkar. Mevcut mirasçıların hayatını kaybetmesi durumunda, miras hukuku kurallarına göre vefat eden mirasçıların payları kendi mirasçılarına geçer. Bu durum, mirasçı sayısını artırarak, miras davalarındaki tebligat sürecini olumsuz etkiler ve davaların yıllarca sürmesine yol açabilir.

fatih aras

Diğer Makaleler

Call Now Button