İçerik Başlıkları
- 1 TCK Madde 204 Resmi Belgede Sahtecilik
- 2 TCK Madde 204 Kanun Gerekçesi
- 3 765 Sayılı TCK ile Karşılaştırma
- 4 Resmi Evrakın Unsurları
- 5 i) Suçun Maddi Konusu
- 6 ii) Hukuki Konu (Korunan Hukuki Menfaat)
- 7 iii) Fail
- 8 iv) Mağdur
- 9 v) Maddi Unsur
- 10 vi) Manevi Unsur
- 11 vii) Ağırlaştırıcı Sebep
- 12 viii) Hafifletici Sebepler
- 13 ix) İçtima
- 14 TCK Madde 204 Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları
- 15 Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Savunma Dilekçesi Örneği
Resmi Belgede Sahtecilik Suçu
TCK Madde 204 Resmi Belgede Sahtecilik
(1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
TCK Madde 204 Kanun Gerekçesi
“Maddede, resmi belgede sahtecilik suçu tanımlanmıştır.
Suçun konusu resmi belgedir.
Belge, eski dilimizdeki “evrak” kelimesi karşılığında kullanılmakta olup, yazılı kağıt anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, yazılı kağıt niteliğinde olmayan şey, ispat kuvveti ne olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır.
Kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriğe sahip olması ve ayrıca, bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir.
Bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması gerekir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayalî belli bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir.
Ancak, bazı belgeler (örneğin poliçe gibi kambiyo senetleri) açısından, belge üzerinde kişinin kendi el yazısı ile imzasının atılmış olması gerekir. Zira, imza, ilgili kambiyo senedinin zorunlu şekil şartını (kurucu bir unsurunu) oluşturmaktadır.
Bir kişinin, düzenlediği belgeye başkasının adını yazması ve belgeyi imzalaması durumunda da bir belge vardır; ancak, bu belge sahtedir. Belge altında adı yazılan ve adına imza konulan kişi, gerçek veya hayali bir kişi olabilir. Bunun, belgenin varlığına bir etkisi bulunmamaktadır.
Bir belgeden söz edebilmek için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukukî bir kıymet taşıması, hukukî bir hüküm ifade eylemesi, hukukî bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.
Resmi belge, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazıyı ifade etmektedir. Bu itibarla, düzenlenen belge ile kamu görevlisinin ifa ettiği görev arasında bir irtibatın bulunması gerekir. Bu itibarla, bir kamu kurumu ile akdedilen sözleşme dolayısıyla özel hukuk hükümlerinin uygulama kabiliyetinin olması hâlinde dahi, resmi belge vardır. Çünkü sözleşme, kamu kurumu adına kamu görevlisi tarafından imzalanmaktadır.
Ayrıca belirtilmelidir ki, her ne kadar, belgeden söz edilen durumlarda yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için, yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazı yazılması hâlinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir. Bu itibarla, araç plakaları da resmi belge olarak kabul edilmek gerekir.
Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır.
Birinci seçimlik hareket, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareketle, resmi belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir.
Sahtelikten söz edebilmek için, düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Başka bir deyişle, sahteliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tâbi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmesi gerekir.
İkinci seçimlik hareket, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmi belgeyi bozmak suçu oluşur.
Birinci ve ikinci seçimlik hareketle bağlantılı olarak belirtilmek gerekir ki; sahteciliğin, belgenin üzerindeki bilgilerin bir kısmına veya tamamına ilişkin olmasının, suçun oluşması açısından bir önemi bulunmamaktadır.
Üçüncü seçimlik hareket ise, sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmi belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmaktadır. Birinci fıkrada tanımlanan suçtan farklı olarak, bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanı sıra, suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belge olması gerekir. Bu bakımdan, resmi belgede sahteciliğin kamu görevlisi tarafından yapılmasına rağmen, düzenlenen sahte resmi belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olmaması hâlinde, bu fıkra hükmü uygulanamaz.
Söz konusu suçu oluşturan hareketler, birinci fıkrada tanımlanan suçu oluşturan seçimlik hareketlerden ibarettir. Ancak, bu bağlamda özellikle belirtilmelidir ki, kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi, bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi hâlinde, bu fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşur.
Maddenin üçüncü fıkrasında, resmi belgede sahtecilik suçunun konu bakımından nitelikli unsuru belirlenmiştir. Buna göre, suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması hâlinde, cezanın belirlenen oranda artırılması gerekir. Bu hüküm, belgelerde sahtecilik suçları ile delil teorisi arasındaki ilişki göz önüne alınarak, daha üstün ispat gücüne sahip belgeyi daha fazla korumak ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak, değişik yorumlara son vermek maksadıyla bir belgenin böyle bir güce sahip olup olmadığının saptanması için kanunlarda bu hususu belirten bir hüküm bulunması gerekli sayılmıştır.”
765 Sayılı TCK ile Karşılaştırma
Bu madde, 765 sayılı TCK’nın 339 (Resmi Evrakın Aslında Sahtekarlık), 340 (Resmi Evrakın Özünde (Fikri) Sahtekarlık), 341 (Resmi Evrakın Suretinde Sahtekarlık), 342 (Memur Olmayan Kişi Tarafından İşlenen Resmi Evrakta Sahtekarlık) ve 346’ncı (Sahte Evrakı Bilerek Kullanma ) maddelerinin sadeleştirilip bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.
Resmi Evrakın Unsurları
Evraktan söz edilebilmesi için yazılı, düzenleyicisi belli ve bir içeriği bulunan belge akla gelmelidir.
a) Yazılı Olma
Yazı, irade beyanı veya açıklamasının, bunu tespite elverişli araç ve harflerle ifade edilmesidir. Harflerin herhangi bir araçla tespiti yeterli olup araç ve kullanılan dilin önemi bulunmamaktadır. Yazı kalemle veyahut bilgisayar, daktilo vb. çeşitli makinelerle yazılabilir. Bu çeşit makinelerle yazılmış olan bir yazının evrak olarak kabul edilebilmesi bu tür yazının kullanımının kanunen yasaklanmamış olmasına bağlıdır.
Yazının, kalıcı bir vasıta ile meydana getirilmiş olmasına gerek yoktur. Silinebilmesi, onun yazı olma niteliğine zarar vermez. İnceleme konusu suç açısından önemli olan yazının belirli bir süre kalıcı olmasıdır. Yazının okunma şekli önemli değildir. Gözle okunabilenlerin yanında görme engellilerin kullandığı kabartma harflere dokunularak okunan yazılar da bu kapsamdadır.
Madde gerekçesine göre de belge; yazılı kağıttır. Yazılı kağıt niteliğinde olmayan şey, ispat gücü ne derece olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır.
b) Düzenleyicisinin Belli Olması
Evrakın düzenleyicisinin belirlenebilir olması gerekir. Yazının kim tarafından meydana getirildiği metinden anlaşılmalıdır. Evrakı düzenleyen kimse ile evrakta düzenleyen olarak görülen kişi farklı olabilir. Burada önemli olan evrakın adına düzenlendiği kişinin anlaşılabilir olmasıdır.
c) İçeriğinin Bulunması
Evrakın içeriği olmalıdır. Bu içerik, bir olayın nakli veya bir irade beyanı şeklinde olabilir. İçeriğin herkes ya da belirli bir grup tarafından anlaşılabilmesi lazımdır. Yazı, yalnızca yazarı tarafından anlaşılabiliyorsa ya da tüm tekniklerin kullanılmasına rağmen anlamı çözülemiyorsa evrak niteliği kazanmaz.
TCK, resmi evrakı tanımlamamış, bunu doktrin ve mahkeme içtihatlarına bırakmıştır. Resmi evrak genel olarak; “bir memur tarafından, memuriyet görev ve fonksiyonu sebebiyle ve kanunun öngördüğü usul ve esaslara uygun olarak düzenlenen yazı” olarak tarif edilebilir. Bu tariften anlaşılacağı üzere resmi evraktan söz edilebilmesi için memur tarafından düzenlenmesi, evrak ile onu düzenleyen memurun görevi arasında illiyet bağı bulunması gerekir.
a) Memur Tarafından Düzenlenme
Resmi evraktan söz edebilmek için, evrakın bir memur tarafından yapılan görev icabı tanzim edilmesi gerekir. Nitelikleri itibariyle kısmen memur, kısmen özel kişi tarafından düzenlenen evrakta memurun tanzim ettiği bölüm resmi evrak sayılırken, özel kişiye ait olan kısım, özel evrak vasfını korur.
Kamu hukukuna ilişkin olan resmi evrak, zorunlu esas ve şekil şartlarını taşımalıdır. Resmi evrak, imza, tarih ve sayı ihtiva etmelidir.
b) Evrak ile Onu Düzenleyen Memurun Görevi Arasında İlliyet Bağı Bulunması
Evrakın tanzimi, memurun görevinden kaynaklanmalıdır. Aksi halde uygulanacak hüküm, özel evrakta sahtekarlıktır. Failin başka bir memurun görevine giren evrakı, memurluk sıfatından yararlanmak suretiyle sahte olarak düzenlemesi halinde de durum aynıdır. Evrak yabancı ülkede düzenlenmiş olsa bile Türkiye’de resmi evrak kabul edilebilir.
i) Suçun Maddi Konusu
Maddedeki suçların maddi konusu, resmi belgedir.
Resmi belge hükmündeki belgeler için Kanun’un 210’uncu maddesi göz önünde bulundurulmalıdır. Kanun’un 210’uncu maddesine göre emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname üzerinde sahtecilik yapılması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
ii) Hukuki Konu (Korunan Hukuki Menfaat)
Tüm resmi belgede sahtecilik suçlarında olduğu gibi kamu güvenidir.
iii) Fail
1. fıkradaki suçun faili herkes olabildiği halde, 2. fıkradaki suçun faili, ancak resmi belgeyi düzenleme görevi olan kamu görevlisi olabilir.
iv) Mağdur
Suçun mağduru devlettir.
v) Maddi Unsur
Maddenin 1. fıkrasındaki suçun maddi unsuru, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek veya gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek veya sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Anılan seçimlik hareketlerin birisinin yapılmasıyla suç oluşur, birden fazlasının yapılması suç tekliğini etkilemez.
Madde gerekçesine göre de; düzenlenen belgedeki sahteciliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılmayan belge, sahte olarak kabul edilmelidir.
5018 sayılı Kanun’un kamu zararını düzenleyen 71’inci maddesinin dördüncü fıkrasında; alınmamış para, mal ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dâhil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına kadar para cezası verilir.
vi) Manevi Unsur
Fail sahte belge düzenleme bilgi ve isteği ile hareket etmelidir. Başka bir anlatımla resmi belgede sahtecilik suçlarında kasıt, zarar vermek bilinç ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Suç, taksirle işlenemez.
vii) Ağırlaştırıcı Sebep
Resmi belgede sahtecilik suçlarında ağırlaştırıcı sebep; Kanun’un 204’üncü maddesinin son fıkrasında öngörülmüş olan, üzerinde sahtecilik yapılan belgenin Kanun hükmü gereği sahteciliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması haline ilişkindir. Bu durumda ceza 1/2 oranında artırılır.
viii) Hafifletici Sebepler
Kanunun 211’inci maddesine göre; bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
ix) İçtima
Resmi belgede sahtecilik suçları için 5237 sayılı Kanun düzenlemesinde 212’nci maddede özel bir içtima hükmü getirmiştir. Buna göre sahte belgenin başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı ceza verilecektir.
TCK Madde 204 Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları
T.C. Yargıtay 11.CEZA DAİRESİ Esas:2019-10753 Karar:2023-4000 Karar Tarihi:16.05.2023
ÖZET: Suça konu nüfus cüzdanının sanık tarafından katılanın fotoğrafı sökülerek kendisine ait fotoğraf yapıştırılıp kullanıldıktan sonra, katılana fotoğraf kısmı boş halde ve katılanın fotoğrafı ile birlikte iade edilmesi, katılanın da kendi fotoğrafını yapıştırıp kaplama yaptırması nazara alındığında belge üzerinde aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin … ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu nüfus cüzdanı aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle özellikleri tutanağa geçirilip yasal unsurları taşıyıp taşımadığı ve aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığı yöntemince tartışılarak denetime olanak verecek şekilde dosya arasında bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi nedenleriyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
T.C. Yargıtay 11.CEZA DAİRESİ Esas:2021-32826 Karar:2023-2192 Karar Tarihi:29.03.2023
ÖZET: Suça konu 29.04.2011 düzenleme tarihli 15.000,00 TL bedelli senette … cirosunun sahte olarak atılmış olması nedeniyle sanık hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan dava açılmış olduğu; sanık …’in dava konusu senedin borçlusu olduğu ve hakkında verilen beraat kararı kesinleşen sanık … tarafından sanık hakkında senede bağlı olarak icra takibi yapılmış olduğu; sanık, tanık ve katılan beyanlarının birbiriyle çelişkili ifadeler taşıdığı ve hiç birinin iddiasını kanıtlayacak delil ileri süremediği, sanığın borcunu veya kendisine ait imzayı inkar etmediği, senet borçlusu olarak ciranta imzası atılı şekilde alacaklı lehine senet düzenlemesinin ticari hayata uygun olmadığı gözetildiğinde sanığın atılı suçları işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, delil bulunmadığı anlaşılmakla beraati yerine mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
T.C. Yargıtay 11.CEZA DAİRESİ Esas:2017-13494 Karar:2021-4649 Karar Tarihi:01.06.2021
ÖZET: Dosyada adı geçen sürücü kurslarının sahibi olan sanık …’in talimatları doğrultusunda sanığa ait çeşitli sürücü kurslarında çalışan sanıklar …, … ve …’nun bazı sürücü adaylarına hiç muayene edilmeden sağlık raporu düzenlendiği, … Merkez Sağlık ocağında doktor olarak görev yapan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanık …’in de sürücü adaylarını görmeden ve muayene etmeden görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bu raporları kaşeleyip imzaladığının iddia olunduğu olayda; sanık …’in suçlamaları kabul etmediği ancak sürücü kursuna kayıt olmuş tanıkların bir kısmının hiç sağlık raporundan geçmediklerini beyan etmeleri, temyiz konusu olan ve olmayan diğer sanıkların beyanlarında da bazen hiç sağlık raporundan geçmeyen adaylara da rapor düzenlenip doktor olan sanık …’e imzalatıldığının beyan edilmesi, eylemin dosyada mevcut sanık ve tanık beyanlarıyla sabit olması karşısında; hakkında TCK’nin 210/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ve temyiz konusu olmayan sanık …’in görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu sağlık raporlarının sahte olarak düzenlenmesi eyleminin TCK’nin 204/2. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturacağı, TCK’nin 40/2. maddesine göre, özgü suçlarda özel faillik niteliği taşıyan kişilerin fail olabileceği, bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişilerin ise ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabileceği, sanık …’in azmettiren olarak, sanıklar …, …, ve …’ın da yardım eden olarak kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği eylemine iştirak ettikleri anlaşılmakla sübut eden sanık …’in kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliğine azmettiren olarak, sanıklar …, … ve …’ın ise yardım eden olarak mahkumiyetleri yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek beraatlerine karar verilmesi isabetsizdir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi – 06/11/2006, 3692/8486
ÖZET: “5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki düzenleme nedeniyle, zimmetin açığa çıkmasını engellemek için sahte belgeler düzenledikleri kabul edildiği halde, sanıklar hakkında sahtecilik suçundan da hüküm kurulmaması ve TCK’nın 247/2. Maddesinin uygulanmaması kanuna aykırıdır.”
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 11/07/2006, 5-182/182
ÖZET: “Sanığın sabit kabul edilen eylemi, makbuzların alt ve üst nüshalarının farklı yazılması veya eksik yazılması suretiyle aradaki farkın zimmete geçirilmesi eylemidir. 765 sayılı TCY’nin 78. Maddesindeki düzenleme uyarınca, zimmet suçunun unsurlarını oluşturan sahte belge düzenleme suçu, 5237 sayılı yeni yasa döneminde 212. Maddedeki düzenleme uyarınca ayrıca cezalandırılabilen bir fiil haline dönüşmüştür.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 16/07/2007, 4217/6153
ÖZET: “Denizli PTT Merkez Müdürlüğünde görevli sanığın, Gümüşler ve Bakırlı şubeleriyle, sekiz nolu tahsilat gişesinde görev yaptığı sırada tahsil ettiği telefon ücretlerini kayıtlara intikal ettirmeyerek ve Faruk K. Adlı şahsa gelen havaleyi de ilgilisine ödenmiş gibi göstererek mal edindiği eylemlerinin; havale alacaklısının ve borcundan dolayı telefonu kesilen yada borç ihbarı yapılan abonelerin müracaatıyla ortaya çıkarıldığı, daire içi kayıtların incelenmesiyle ve olağan denetimle belirlenmesinin mümkün olmadığı ve zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarda bulunan sanığın sabit fiilinin, 765 sayılı Yasanın 202/2 ve 5237 sayılı TCK’nın 247/2. maddelerine temas eden nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı, bunun yanında havale bedelini ödenmiş göstermek suretiyle oluşturduğu sahte ödeme belgesinde sahtecilik suçunun unsurlarının bulunduğunun belirlenmesi halinde 5237 sayılı Yasanın 212. Maddesi gereğince bu suçtan da hüküm kurularak sonuca göre lehe yasanın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Suç tarihindeki ekonomik koşullara ve paranın satın alma gücüne göre zimmete konu paranın değerinin az veya pek hafif olduğu dikkate alınarak 765 sayılı TCK’nın 219/3 ve 5237 sayılı TCK’nın 249. maddelerinin uygulanmasıyla ortaya çıkan sonuca göre karşılaştırma yapılıp lehe yasanın tayini yerine yazılı şekilde hüküm tesisi, kanuna aykırıdır.”
Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Savunma Dilekçesi Örneği
…….. CEZA MAHKEMESİ’NE,
DOSYA NO :…./….
SANIK :
MÜDAFİİ :
MÜŞTEKİ :
VEKİLİ :
SUÇ TARİHİ :-…/…/…
KONU :Esasa İlişkin Savunmalarımızı İçerir Dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
1-)Müşteki …. tarafından, ticari ilişki nedeniyle meblağı …. TL yazılı şekilde alınan senedin, rakamla yazılan kısmının başına “1” rakamı, yazıyla yazılan kısmının başına ise “on” yazısı eklenerek meblağı …. TL artırılıp ticari ilişki içinde olmadığı müvekkil sanığa ciro yapılmaksızın devredilmesi ve müvekkilce de bu senet kullanılarak ihtiyati haciz kararı alınıp icra takibine konu edildiğinden bahisle şikayette bulunulmuş; müvekkilimiz hakkında ….. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …./…. Sayılı dosyasıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesi kapsamında resmi belgede sahtecilik suçundan ceza davası açılmış ve cezalandırılması istenmiştir.
Sayın Mahkemenizin …/…/… tarihli oturumunda müşteki vekili tarafından verilen …/…/… tarihli dilekçede ileri sürülen iddialarına karşı, aynı tarihli oturumda tarafımıza verilen …. gün süre içinde sunduğumuz esasa ilişkin savunmalarımız aşağıdaki gibidir;
2-)Müvekkil sanık yapılan sahteciliği bilmemekte olup akrabası olan … …. tarafından verilen senedi vekili aracılığıyla tahsile çalışmıştır. Sanığın akrabası olan kişi tarafından verilen senedi ciro olmaksızın kabul ederek tahsile çalışması da hayatın olağan akışına uygundur.
3-)Hal böyle iken, müvekkil sanığın üzerine atılı suç nedeniyle ilgili yasa maddesi uyarınca cezalandırılması iddialarını içeren müşteki vekiline katılmak mümkün değildir.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle, sanık müvekkilin, üzerine atılı bulunan resmi belgede sahtecilik suçundan beraatına, mahkemenizce yapılacak değerlendirme sonunda aksi kanaate ulaşılırsa, sanık müvekkil hakkında lehe olan yasa maddeleri ile yasal indirim nedenlerinin uygulanmasına karar verilmesini, vekaleten talep ederiz. …/…/…
EK :1-)
Bir adet onaylı vekaletname örneği
Sanık Müdafii
Av.
Not: Yukarıdaki dilekçe örneği bilgilendirme mahiyetinde bir şablon olup, savunma hazırlığı için avukatlık hizmeti alınması önerilir.