KANUNİ TEMSİLCİLER İLE LİMİTED ŞİRKET ORTAKLARIN ÖDEDİKLERİ ŞİRKET VERGİLERİ İÇİN MÜRACAAT EDECEĞİ KİŞİLER
Kanuni temsilciler ile limited şirket ortaklarının şahsi varlıklarından tahsili yoluna gidilen vergi ve buna bağlı alacaklar ile vergi cezaları için rücu hakkının kullanım koşulları, sınırı ve zamanlaması yargı kararları ile açıklığa kavuşturulmuştur. Bu çerçevede, konu, yargı kararları ışığından ele alınıp değerlendirilecektir.
Yargıtay 11. HD’nin 14.06.2011 tarihli ve E.2011/4753, K.2011/7389 sayılı Kararı’nda, kanuni temsilcilerin, sadece ortak oldukları veya görevde bulundukları dönemde tahakkuk eden kamu alacaklarından sorumlu olacakları, diğer bir deyişle limited şirketlerde ortaklıktan, anonim ile limited şirketlerde ise yöneticilikten ve/veya kanuni temsilcilikten usulünce ayrıldıkları tarihten sonraki kamu alacağından sorumlu olmayacakları belirtilmiştir. Yargıtay 11. HD’nin 7.3.2016 tarih ve E.2015/7444, K.2016/2505 tarihli Kararı da aynı yöndedir. Söz konusu kararda, limited şirket ortağının kendi payı haricinde ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebileceği de ayrıca vurgulanmıştır. Yargıtay 23. HD’nin 26.01.2017 tarih ve E.2016/2861, K.2017/196 sayılı Kararı’nda da, kanuni temsilcilerin, şirketin vergi ve buna bağlı alacaklardan dolayı sorumlu tutularak takip edilebilmeleri için, borcun ait olduğu dönemde kanuni temsilci olmaları gerektiği ve sorumluluklarının kanuni temsilci oldukları süre ile sınırlı olduğu ifade edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.02.2018 tarih ve E.2016/12207, K.2018/771 sayılı Kararı’nda da; şirketten tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcu bakımından, AATUHK’nın 35. ve mükerrer 35. maddeleri uyarınca, şirketin kanuni temsilcisi ile limited şirket ortaklarının (sermaye paylarına isabet eden tutar) üzerinden müteselsil borçlu oldukları; bunların şahsi malvarlıklarından yaptıkları ödeme nedeniyle mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 146 ve 147. maddeleri (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167 ve 168. maddeleri) gereğince diğer borçlulara rücu edebileceği; ödemenin kanuni temsilci tarafından yapılması halinde ise AATUHK’nın mükerrer 35. maddesi ile mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun m.147/f.2 hükmü (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun md. 168/f.2 hükmü) uyarınca, kanuni temsilcinin öncelikle şirkete rücuda bulunması gerektiği, bundan sonuç alamaması durumunda şirket ortaklarına rücu hakkını kullanabileceği, aksi takdirde fiilinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.01.2013 tarih ve E.2012/21-734, K.2013/152 sayılı Kararı’nda ise ortak veya temsilcinin kamu alacaklarına karşı sorumluluğunun salt ilan etmemenin sonuçlarına bağlanamayacağı; çünkü kamu kurumunun üçüncü kişi olmadığı, ayrıca Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ilanın işlemin hukuken varlık kazanmasına değil keyfiyetinin üçüncü kişilere açıklanması amacına dönük olduğu, bu nedenle kurucu değil bildirici nitelik taşıdığı belirtilmiş; Yargıtay 21. HD’nin 13.06.2013 tarih ve E.2012/ 6390, K.2013/12538 sayılı Kararı’nda da Hukuk Genel Kurulu’nun bu görüşü benimsenerek kamu alacaklarının tahsili bakımından kamu kurumlarının üçüncü taraf olmadığının altı çizilmiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 08.03.2017 tarih ve E.2016/ 1150, K.2017/120 sayılı Kararı’nda ise, ülkemizde sıklıkla başvurulan yapılandırmanın vergi alacaklarının tahsilinde yeni bir hukuki durum ortaya çıkardığı, yapılandırma sırasında borçlu şirket ile ilişkisi bulunmayan kanuni temsilcinin bu borçlardan sorumlu tutularak takip edilmesinin hukuka uygun olmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay 14. HD.’nin 11.01.2017 tarih ve E.2015/18141, K.2017/152 sayılı; 19.03.2018 tarih ve E.2017/2339, K.2018/2058 sayılı ve 02.04.2018 tarih ve E.2017/3693, K.2018/2554 sayılı ve 16.04.2018 tarih ve E.2017/3682, K.2018/3050 sayılı Kararları’nda; limited şirket ortağı olan murisin (miras bırakanın) şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, ortak olarak koyduğu sermaye payı oranında doğrudan sorumluğunun söz konusu olduğuna, miras bırakanın yasal mirasçıları hakkında amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olmasının yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmeyeceğine hükmedilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kamu alacaklarının tahsili bakımından kamu kurumlarının üçüncü taraf olmadığına hükmetmiştir. Anılan yargı kararları ışığında, anonim ile limited şirketten tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcu bakımından, limited şirket ortaklarının şahsi malvarlıklarından yaptıkları ödeme nedeniyle diğer borçlulara rücu etmesi; ödemenin kanuni temsilci tarafından yapılması halinde ise kanuni temsilcinin öncelikle şirkete rücuda bulunması, bundan sonuç alamaması durumunda şirket ortaklarına rücu hakkını kullanması mümkündür.