Şirketlerde İmtiyazlı Paylar
Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) İmtiyazlı Payların Düzenlenmesi ve Önemi
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 478. maddesi, imtiyazlı paylar konusunda kapsamlı düzenlemeler içermektedir. Bu maddede, imtiyazlı payların ilk esas sözleşmeyle veya esas sözleşmede yapılacak değişikliklerle kar payı, tasfiye payı, rüçhan hakkı ve oy hakkı gibi alanlarda pay sahiplerine üstün haklar tanıyan ya da kanunda öngörülmemiş yeni pay sahipliği hakları veren pay türleri olarak tanımlanır. İmtiyazlı payların çıkarılması ve bu süreçte uyulması gereken ilkeler, TTK m. 478’de açıkça belirtilmiştir. Bu ilkelere göre, imtiyazlar kural olarak paya tanınır ve bu nedenle imtiyazlı pay sahipleri, diğer imtiyazlı pay sahiplerinden bağımsız olarak bu haklardan yararlanabilir. Ayrıca, imtiyazlı payların devri halinde, bu imtiyazlar da yeni sahibine geçer.
TTK m. 478/3 hükmünde, TTK m. 360’da belirtilen belirli pay gruplarına, özellikleri ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azınlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabileceği düzenlenmiştir. İmtiyazlı payların çıkarılmasında dikkate alınması gereken diğer önemli bir ilke de, imtiyazların şirketin ilk esas sözleşmesine eklenmesi veya esas sözleşme değişikliği ile öngörülmesidir. İmtiyazların esas sözleşmede belirtilmesi yeterli olmayıp, ayrıca konusu ve kapsamının da açıkça tanımlanması gerekmektedir. TTK m. 478/2’deki “gibi haklar” ifadesi, imtiyaz tanınabilecek hakların sınırlı olmadığını ve kanunda yer almayan yeni bir pay sahipliği hakkının tanınarak da imtiyaz öngörülebileceğini göstermektedir.
TTK m. 478/4’te, anonim şirketlerde bazı pay sahiplerine imtiyaz tanınmasına ilişkin sınırlamalar öngörülmüştür. Devlet, il özel idaresi, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarının bir anonim ortaklığın sermayesinin yarısından fazlasına sahip olmaları durumunda, diğer kişilere imtiyazlı pay tanınması mümkün değildir. Bu sınırlama, şirketlerin ortaklık yapısına göre özellikli durumların korunmasını amaçlamaktadır.
İmtiyazlı pay sahiplerini korumak ve çoğunluğun alacağı esas sözleşme değişikliği kararları ile imtiyazlı pay sahiplerinin menfaatlerinin sınırlandırılmasına veya kaldırılmasına engel olmak amacıyla TTK m. 454 hükmünde imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu (İPSÖK) öngörülmüştür. Anonim şirketler için öngörülen bu hükmün limited şirketler için de uygulanıp uygulanmayacağı konusunda TTK’de açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, anonim şirketler ve limited şirketler sermaye şirketi olduklarından ve menfaat dengeleri benzer olduğundan, TTK m. 454 hükmünün limited şirketler için de kıyasen uygulanabileceği belirtilmiştir.
İPSÖK’ün organ niteliğinde olup olmadığı konusunda öğretide farklı görüşler mevcuttur. Ancak, İPSÖK’ün, şirketin organı olmayıp, esas sözleşme değişikliği yapılması ve imtiyazlı pay sahiplerinin haklarının ihlal edilmesi durumunda, yalnızca aynı konuda imtiyazları ihlal edilen imtiyazlı pay sahiplerinin toplandığı özel bir kurul olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.
Genel kurulun esas sözleşmenin değiştirilmesi veya kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kuruluna sermayenin artırılması yetkisi verilmesine dair kararlarının, imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edici nitelikte olması halinde, bu kararların uygulanması İPSÖK’te onama kararı verilmesine bağlıdır. Bu kapsamda anonim şirkette farklı konularda imtiyazlı payların bulunması durumunda, genel kurul kararı hangi türdeki imtiyazlı payları ihlal etmişse, yalnızca o türdeki imtiyazlı paya sahip pay sahiplerinin özel bir toplantıda kararı onamaları gerekecektir.
TTK m. 454/2’de, yönetim kurulunun İPSÖK’ü toplantıya çağrı yetkisi belirtilmiş olup, her imtiyazlı pay sahibinin, yönetim kurulunun çağrı süresinin son gününden itibaren on beş gün içinde İPSÖK’ü toplantıya çağırmasını şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Böylece İPSÖK’ün toplantıya çağırma yetkisine ilişkin öncelik sırası belirlenmiş olup, imtiyazlı pay sahipleri bu yetkiyi ancak yönetim kurulunun İPSÖK’ü toplantıya çağırma yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde mahkemeye başvurmak suretiyle kullanabilirler.
TTK m. 454/3’ün son cümlesinde, hükümde yer alan şartlara uyulmaması halinde İPSÖK kararının alınmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Bu “alınmamış sayılma” ifadesi yokluk ve butlanı içeren üst bir kavramdır. TTK m. 454/3’te belirtilen haller dışında da İPSÖK kararlarının yokluğu ve butlanı söz konusu olabilir. TTK’de İPSÖK tarafından verilen onamama kararına karşı hükümsüzlük halleri olan yokluk ve butlan özel olarak düzenlenmemiş olmasına rağmen, iptal edilebilirlik hali TTK m. 454/7 ve m. 454/8’de özel olarak düzenlenmiştir. Bu iptal davalarında, yönetim kurulunun İPSÖK’ün onamama kararının iptalinin yanı sıra, onaya konu genel kurul kararının tescilini de talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK m. 454/7 uyarınca, anonim şirketin yönetim kurulu, İPSÖK’ün ret kararı aleyhine, kararın verildiği tarihten itibaren bir ay içinde genel kurulun söz konusu kararının imtiyazları ihlal etmediği gerekçesiyle kararın iptali ve genel kurul kararının tescili için mahkemeye başvurabilir. İPSÖK’ün onamama kararlarına karşı TTK m. 454/7 hükmü uyarınca açılacak iptal davaları özel koşullara tabi olup, bu hüküm kapsamına girmeyen durumlarda, şartların oluşması halinde İPSÖK kararına karşı genel hükümler uyarınca iptal davası açılabilir.
Bu düzenlemeler, Türk Ticaret Kanunu’nda imtiyazlı payların çıkarılması ve bu paylara tanınan hakların korunması amacıyla getirilmiş olup, pay sahipleri arasındaki menfaat dengesini sağlamak ve azınlık haklarını korumak amacı taşımaktadır. Özellikle İPSÖK’ün işleyişi ve yetkileri, imtiyazlı pay sahiplerinin haklarının korunması açısından önemli bir mekanizma olarak öne çıkmaktadır. Bu mekanizmaların etkin bir şekilde uygulanması, anonim ve limited şirketlerde pay sahipleri arasındaki adaletin sağlanmasında büyük rol oynamaktadır.
Yargıtay Kararı: İmtiyazlı pay sahiplerinin onaylanmadığı kararlar icra edilemez
Yargıtay Kararı: İmtiyazlı Pay Sahipleri Özel Kurulu Karar Vermeden Genel Kurul Kararı Askıdadır
Yargıtay Kararı: Ortağa Tanınan İmtiyaz Rıza Olmadan Değiştirilemez