0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında İştirak

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında İştirak

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında İştirak

İştirak, Türk Ceza Kanunu’nun 37. ve 40. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda suçlar, fail sayısına göre tek failli ve çok failli suçlar olarak ayrılmıştır. İştirak, tek bir faille işlenebilen bir suçun birden fazla faille işlendiği durumları kapsar. Bu katılma eylemi; dolaylı, doğrudan veya birden fazla kişinin farklı şekillerde katılımıyla gerçekleşebilir. Vergi kaçakçılığı suçlarında iştirakten bahsedebilmek için birden fazla fail tarafından gerçekleştirilen birden fazla hareketin olması, bu hareketlerin nedensellik taşıması ve ortada bir iştirak iradesinin bulunması gerekmektedir.

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında İştirak ve Faillik

Faillik, ceza hukukunda birlikte faillik ve dolaylı faillik olmak üzere iki başlık altında incelenir. Birlikte faillik, suçun kanunda belirtilen unsurlarının işlenmesine doğrudan katkı sağlanması ve ortak olunması anlamına gelir. Bu kavram, Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesinin 1. fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: “Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.” Fiili birlikte işlemek, suçu meydana getirecek tipik hareketleri yapmak, esas failin davranışıyla suç üzerinde hakimiyet tesis etmek ve fiilin işlenmesine temel oluşturacak davranışlarda bulunmak anlamına gelir. Örneğin, muhasebe hilesi suçunda bir çalışan bilgisayar üzerinde muhasebe hilesi yaparken, muhasebe müdürü de bu kayıtların hileli olduğunu bildiği halde kayıtları onaylayarak noter onaylı yevmiye defterine çıktı aldırıyorsa, her iki kişi de asli fail olarak sorumlu tutulacaktır. Suçun işlenmesinde iştirak oranı değerlendirilerek önce esas failin cezası belirlenecek, daha sonra iştirak edenin cezası hesaplanacaktır.

Vergi Usul Kanunu’nun 360. maddesinde ise “359. maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanunu’nun suça iştirak hükümlerine göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir.” hükmü yer almaktadır. Bu durumda suça iştirak edenin suçun işlenmesinde menfaatinin olmaması halinde cezanın yarısı indirilecektir. Bu menfaat ölçütü, maddi veya manevi bir menfaat olabilir.

vergi hukuku avukatı

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında Azmettirme

Azmettirme, Türk Ceza Kanunu’nun 38. maddesinin 1. fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.” Azmettirme, suç işleme niyetinde olmayan bir kişide suç işleme düşüncesini oluşturmayı ifade eder. Azmettirme durumunda, suç işleme düşüncesini oluşturan kişi, suç fiilinin işlenmesine doğrudan katılmaz; ancak psikolojik ve manevi etkilerle suçun gerçekleşmesine ortam hazırlar. Örneğin, bir şirketin ortağı olan kişi (A), şirketin muhasebe müdürü olan kişi (B)’ye maddi menfaat sağlayarak hileli muhasebe kaydı yapmasını istemiş ve bu sayede şirket, daha az vergi ödeyerek ortak (A)’ya daha fazla kar payı dağıtmıştır. Bu örnekte, kişi (B) başlangıçta suç işleme niyetinde değildir, ancak şirket ortağı (A) tarafından menfaat sağlanarak suça azmettirilmiştir. Muhasebe hilesi suçunda azmettiren kişiye verilecek ceza ile ilgili indirim hükümleri Vergi Usul Kanunu’nun 360. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, suça azmettirenin suçun işlenmesinde menfaatinin bulunmaması durumunda verilecek cezanın yarısı indirilecektir. Ancak, eğer azmettirenin suçun işlenmesinde maddi veya manevi menfaati varsa, bu durumda VUK hükümleri uyarınca herhangi bir ceza indirimi yapılmayacaktır.

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında Yardım Etme

Yardım etme, Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, kişinin aşağıdaki durumlarda yardım eden sıfatıyla sorumlu olacağını belirtmektedir: a) Suç işlemeye teşvik etmek, suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek. b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak. c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.

Bu hükümler muhasebe hilesi suçu için de geçerlidir. Örneğin, bir şirket sahibi, vergi kaçakçılığı suçunu işlemeyi planlamaktadır. Şirketin danışmanlık hizmeti alan Yeminli Mali Müşavir, muhasebe hileleriyle daha az vergi ödemenin mümkün olduğunu belirtip hileli muhasebe kayıtlarının nasıl yapılacağını şirket sahibiyle paylaşmıştır. Bu örnekte Yeminli Mali Müşavir, muhasebe hilesi suçunun işlenmesinde yardım eden konumundadır. Muhasebe hilesi suçunda yardım eden kişiye verilecek ceza için indirim hükümleri Vergi Usul Kanunu’nun 360. maddesinde yer almaktadır. Buna göre, suçun işlenmesine yardım eden kişinin suçun işlenmesinde menfaatinin bulunmaması durumunda verilecek cezanın yarısı indirilecektir. Ancak, eğer yardım eden kişinin suçun işlenmesinde maddi veya manevi menfaati varsa, bu durumda VUK hükümleri uyarınca herhangi bir indirim yapılmayacaktır.

Sonuç

Vergi kaçakçılığı suçlarında iştirak, Türk Ceza Kanunu’nun 37. ve 40. maddeleri arasında düzenlenir.  Vergi kaçakçılığı suçlarında iştirak, birden fazla failin katılımıyla işlenen suçları kapsar. Bu katılma eylemi, dolaylı, doğrudan veya farklı kişilerin katılımıyla gerçekleşebilir. Vergi kaçakçılığı suçlarında faillik, birlikte faillik ve dolaylı faillik başlıkları altında incelenir. Birlikte faillikte, suçun unsurlarına doğrudan katkı sağlanması ve ortak olunması söz konusudur. Suça iştirak edenin cezası, esas failin cezasının belirlenmesinin ardından hesaplanır. Azmettirme durumunda, suç işleme niyeti olmayan kişide suç düşüncesi oluşturulur ve azmettiren cezalandırılır. Yardım etme ise suç işleme kararını kuvvetlendirmek, yol göstermek veya araç sağlamak şeklinde gerçekleşir. İlgili hükümler, Vergi Usul Kanunu’nun 360. maddesinde ceza indirimlerini içerir. Menfaat olmaması durumunda cezada indirim yapılır, ancak menfaat varsa indirim uygulanmaz.

yargıtay

Vergi Kaçakçılığı İştirak Yargıtay Kararları

Karar 1: 

“… sahte fatura düzenleme eylemine temsilci dışındaki diğer sanıkların iştirak edip etmediğinin belirlenmesi için, 2009 ve 2010 yılarında anılan şirketin yetkili temsilcisi araştırılıp, suç ve cezaların şahsiliği açısından temsilci dışındaki sanıklar tarafından şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname, şirkete ait bir belge düzenlenip düzenlenmediği, müdür veya ortak sıfatıyla şirketten bir maaş ya da pay alıp almadıklarının araştırılması, gerekirse sanıkların imza örnekleri alınarak şirketin kuruluş safhasında vergi dairesi ve ilgili kurumlara sunulan belge asıllarındaki yazı ve imzalar ile düzenlenen sahte faturalardaki yazıların karşılaştırılması için bilirkişi incelemesi yaptırılması, sahte faturaları kullanan şirket yetkililerinden bu faturaları kimden aldıklarının sorulması, yalnızca şirketin muhasebeciliğini yapmanın suça iştirak etmek anlamına gelmeyeceği de gözetilerek R.C.’nin suça iştirakinin tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekir.” (Yargıtay. 11. CD, T:25.09.2014)

Karar 2: 

“… sanık …’ın savunmasında, … Madencilik LTD şirketine hizmetli olarak girdiğini, orada yatıp kalktığını, şirketin sahipleri olan …’nın üzerine şirket kuracaklarını, kabul etmezse kendisini işten çıkaracaklarını söylemeleri üzerine kabul ettiğini, şirkette herhangi bir imza yetkisinin olmadığını atılı suçu kabul etmediğini beyan etmesi karşısında sanık …’ın şirkette sadece ortak olduğu, temsile yetkili kişi olmadığı göz önünde bulundurularak, sanığın sahte fatura düzenleme eylemine iştirak edip etmediğinin tespiti bakımından savunmasında adı geçen kişilerin tanık olarak ifadesine başvurulması, faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişiler de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden ya da kimlerden aldıkları ve sanık …’ı tanıyıp tanımadıklarının sorulması ve gerektiğinde fatura ile belgeler üzerindeki imza ve yazıların da sanık …’a ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırıdır.” (Yargıtay 11. CD, T:27.09.2017)

Karar 3: 

“Suç tarihinde sanığın ortağı olduğu… Paz. Dış. Tic. Ltd. şirketinin sorumlu müdürünün … olduğunun anlaşılması ve sanığın bu şirketin sahibinin… olduğunu, kendisine bir şeyler imzalattığını, hiç fatura düzenlemediğini savunması karşısında, sahte fatura düzenleme eylemine sanığın iştirak edip etmediğinin belirlenmesi için sanık tarafından şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname, fatura, şirkete ait bir belge düzenleyip düzenlemediği müdür veya ortak sıfatıyla şirketten bir maaş ya da pay alıp almadığı araştırılıp bu konuda fatura verilen kişiler tespit edilip tanık sıfatıyla dinlenerek faturaları kimden aldıkları ticari ilişkiyi kiminle gerçekleştirdikleri hususunda bilgilerinin sorulması, sanığın savunması doğrultusunda…’ın da beyanına başvurulması ve gerekli görüldüğü takdirde faturalardaki el yazısı ve imzaların sanık …’a ait olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması … gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.”  (Yargıtay 11. CD, T:27.09.2017)

Karar 4: 

“……Ltd. Şti. ortağı ve yetkilisi olan sanık …’ın, oğlu sanık …’ın şirket işlerini takip etmediğini savunması ve ….Ticaret Sicili Memurluğu’nun 07.02.2011 tarihli yazısında sanık …’ın şirketi temsil yetkisi bulunmadığını belirtmesi karşısında şirket ortağı olan diğer sanık …’ın sahte fatura kullanmak suçuna ne şekilde iştirak ettiği karar yerinde tartışılıp gösterilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.” (Yargıtay 11. CD, T:03.05.2016)

Karar 5: 

“… vergi suçu raporunda belirtildiği gibi şirket müdürü A.Y. olup, sanık Ş.F. sadece şirketin ortağı ise, sahte fatura düzenlemek suçuna ne şekilde iştirak ettiği karar yerinde tartışılıp gösterilerek sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir.” (Yargıtay 11. CD, T:26.09.2014)

Karar 6: 

“sahte fatura düzenlemek suçuna iştirak ettikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanıkların suçlamayı kabul etmemesi ve gerçeğin ve iştirak iradesinin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, faturaları kullanan kişi ya da şirket yetkilileri dinlenip, sanıkları tanıyıp tanımadıkları, faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları konusunda beyanlarının alınması, gerekli görülmesi halinde, düzenlenen faturalardaki imzaların sanık …’ye ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılması, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca muhasebecilik mesleği gereği olarak verilen hizmet kapsamında sanıkların mükellef şirketin beyannamelerini vermekdışında ne şekilde sahte belge düzenlemek suçuna iştirak ettiklerinin açıklanıp tartışılması gerektiği” (Yargıtay 11. CD, T:19.10.2017)

fatih aras

 

Diğer Makaleler

Call Now Button