0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

İş Ortaklığına Yapılan Vergi Tarhiyatında Dava

İş Ortaklığına Yapılan Vergi Tarhiyatında Davayı Kim Açar?

İş Ortaklığına Yapılan Vergi Tarhiyatında Davayı Kim Açar?

İş ortaklıkları, büyük ölçekli projelerde sıkça tercih edilen işbirliği modellerinden biridir. Ancak, bu ortaklıklar adına yapılan vergi tarhiyatları, vergi davalarının nasıl açılacağı konusunda önemli hukuki soruları beraberinde getirmektedir. Peki, iş ortaklığına karşı yapılan bir vergi tarhiyatına itiraz davasını, iş ortaklığının kendisi mi yoksa ortakları mı açmalıdır?

Bu makale, iş ortaklığının hukuki statüsünü, vergi mükellefiyetini ve en önemlisi, dava açma ehliyeti sorununu, güncel Danıştay kararları ışığında ele alarak bu kritik soruya net bir yanıt sunmaktadır.

I. İş Ortaklığının Hukuki Yapısı: Tüzel Kişilik ve Dava Ehliyeti

1.1. İş Ortaklığı Bir Adi Ortaklık Mıdır?

Türk hukukunda iş ortaklıkları, hukuki nitelikleri itibarıyla Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “adi ortaklık” hükümlerine tabidir. Bir iş ortaklığı, birden fazla gerçek veya tüzel kişinin, belirli bir işi tamamlamak ve kazancı paylaşmak amacıyla bir araya gelmesiyle kurulur. Bu yapılar, özellikle kamu ihaleleri ve büyük altyapı projeleri gibi tek bir firmanın altından kalkamayacağı işler için yaygın olarak kullanılmaktadır.   

1.2. Tüzel Kişiliğin Yokluğu: Dava Ehliyetine Engel

İş ortaklıklarının en temel hukuki özelliği, bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip olmamalarıdır. Bu durum, hukuki işlemlerde ve davalarda taraf olma (taraf ehliyeti veya dava ehliyeti) yeteneklerinin bulunmadığı anlamına gelir. Yargılama hukukunda dava ehliyeti, bir davanın geçerli bir şekilde açılabilmesi için zorunlu bir şarttır. Dolayısıyla, iş ortaklığı kendi başına bir davada davacı veya davalı olamaz.  

II. Vergi Hukukunda İş Ortaklığının Özel Statüsü

2.1. Mükellefiyet Paradoksu: Tüzel Kişilik Olmadan Vergilendirme

İş ortaklıklarının hukuki yapısındaki en önemli çelişki, sivil hukukta tüzel kişiliği olmamasına rağmen, vergi mevzuatında bazı vergiler açısından mükellef olarak kabul edilmesidir. Örneğin, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2’nci maddesi, iş ortaklıklarını kurumlar vergisi mükellefi olarak açıkça tanımlar. Benzer şekilde, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu da iş ortaklıklarını ayrı bir mükellefiyet birimi olarak kabul etmektedir.  

Bu özel yasal düzenleme, vergi idaresinin vergi ve cezayı doğrudan iş ortaklığı adına tarh edebilmesine olanak tanımaktadır. Ancak bu durum, ortaklığa otomatik olarak vergi mahkemesinde dava açma yetkisi vermez.

2.2. Ortakların Müteselsil Sorumluluğu ve Dava Hakkı

Türk Borçlar Kanunu’na göre, adi ortaklıkta ortaklar, ortaklığın borçlarından üçüncü kişilere karşı **”birlikte ve müteselsilen sorumlu”**durlar. Bu, her bir ortağın, tüm borçtan, kendi hissesiyle sınırlı olmaksızın, bütün malvarlığıyla sorumlu olduğu anlamına gelir. Vergi borçları da bu kapsamdadır. Bu müteselsil sorumluluk, dava ehliyeti sorununun çözümünde önem arz eder.  

Vergi Usul Kanunu (VUK) 377. madde, vergi mahkemesinde dava açma hakkını “mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler” ile sınırlı tutsa da, VUK 8. madde, “mükellef” tabirinin aynı zamanda “vergi sorumlularını” da kapsadığını belirtir. Bu düzenleme, verginin muhatabı olan ancak mükellef olmayan kişilere de dava açma yetkisi tanır.   

III. Vergi Mahkemesinde Davacı Kim Olur? Danıştay’ın Kararı Ne Diyor?

3.1. Danıştay İçtihadı: İşlem İş Ortaklığı Adına, Dava Ortaklar Tarafından

Bu konudaki hukuki karmaşaya son noktayı koyan Danıştay kararları, hem vergi idaresinin iş ortaklığı adına tarhiyat yapabileceğini hem de dava ehliyetinin ortaklarda olduğunu teyit etmiştir.  

Danıştay 9. Daire’nin 14.04.2009 tarih ve E:2007/5234, K:2009/1707 sayılı emsal kararı, adi ortaklık adına re’sen tarh edilen cezalı KDV’ye karşı açılan davada, vergi dairesinin tarhiyatını hukuka uygun bulmuştur. Bu karar, vergi-ceza ihbarnamesinin, tüzel kişiliği olmamasına rağmen, iş ortaklığı adına düzenlenebileceğini kabul etmiştir.   

Ancak bu kabul, dava ehliyeti sorununu çözmemiştir. Vergi tarhiyatı her ne kadar iş ortaklığı adına yapılmış olsa da, bundan etkilenen ve müteselsil sorumluluğu olan asıl kişiler ortaklardır. Dolayısıyla, hukuki menfaati ihlal edilen ve borcun muhatabı olan asıl taraflar ortaklar olduğu için, davayı da onların açması gerekir.

IV. Sonuç ve Öneriler: Vergi Davasını Nasıl Açmalısınız?

4.1. Nihai Hukuki Sonuç

Yapılan analiz ve yargı içtihatları, iş ortaklığına karşı yapılan vergi tarhiyatına ilişkin davanın, iş ortaklığının kendisi tarafından değil, ortakları tarafından açılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. İş ortaklığının kendi adına açacağı bir dava, vergi mahkemesi tarafından taraf ehliyeti eksikliği nedeniyle usulden reddedilme riski taşır

4.2. Eyleme Dönük Rehber: Doğru Dava Nasıl Açılır?

Davanızın usulden reddedilmemesi ve etkili bir şekilde ilerlemesi için aşağıdaki adımları takip etmeniz önerilir:

  1. Ortak Dilekçe Hazırlayın: İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre, hak ve menfaatlerinde ortaklık bulunan kişiler, ortak bir dilekçe ile dava açabilirler. Vergi tarhiyatı, tüm ortakların menfaatini ilgilendirdiği için bu yöntem en güvenli yaklaşımdır.   
  2. Davacı Olarak Ortakları Belirtin: Dava dilekçesinde davacı olarak iş ortaklığının unvanını değil, “İş Ortaklığı Ortakları: Ortak A (Şirket/Kişi), Ortak B (Şirket/Kişi)…” şeklinde tüm ortakların adını açıkça yazın.
  3. Hukuki Temsil Alın: Vergi davaları uzmanlık gerektiren karmaşık süreçlerdir. Hak kaybını önlemek için, tüm ortakların bir avukat aracılığıyla temsil edilmesi en doğru ve güvenilir yoldur.

fatih aras

Diğer Makaleler

Cevap Yazın

Call Now Button