İçerik Başlıkları
- 1 Banka Hesabının Üçüncü Kişilere Kullandırılması Nedeniyle Vergisel ve Cezai Sorumluluk
- 1.1 Banka Hesabının Üçüncü Kişilere Kullandırılması Ne Anlama Geliyor?
- 1.2 Cezai Sorumluluk: Doğrudan Suç Mu, Aracı Suç Mu?
- 1.3 MASAK Mevzuatı Kapsamında Sorumluluk: Beyan Yükümlülüğünün Önemi
- 1.4 Özel Hukuk Sorumluluğu: Tazminat Riski
- 1.5 Vergisel Sorumluluk: Yeni Düzenlemeler ve Ağır Cezalar
- 1.6 Yargı Kararları ve Uygulama Gelişmeleri
- 1.7 Sıkça Sorulan Sorular ve Ek Hususlar
- 1.8 Sonuç
Banka Hesabının Üçüncü Kişilere Kullandırılması Nedeniyle Vergisel ve Cezai Sorumluluk
Günümüz dijital çağında, finansal işlemlerin kolaylaşmasıyla birlikte, ne yazık ki banka hesaplarının üçüncü kişilere kullandırılması gibi yeni ve karmaşık hukuki sorunlar da ortaya çıkmıştır. Özellikle dolandırıcılık suçları ve kara para aklama vakalarında sıkça karşılaşılan bu durum, bireyler ve işletmeler için ciddi vergisel ve cezai sorumluluklar doğurmaktadır. Bu uygulama, sadece ceza hukuku açısından değil, aynı zamanda özel hukuk sorumluluğu, MASAK yükümlülükleri ve vergi mevzuatı bakımından da önemli sonuçlar barındırmaktadır. Halk arasında “IBAN kiralama” olarak da bilinen bu faaliyet, bazen ücret karşılığı, bazen de “iyilik” amacıyla yapılabilmekte ve genellikle suçtan elde edilen paranın finansal sistemden çıkarılması veya izinin kaybedilmesi amacı gütmektedir. Bu makalede, banka hesaplarının üçüncü kişilere kullandırılmasının yol açtığı hukuki riskler, ilgili mevzuat hükümleri, yargı kararları ve bu konudaki güncel gelişmeler detaylı bir şekilde incelenecektir.
Banka Hesabının Üçüncü Kişilere Kullandırılması Ne Anlama Geliyor?
Banka hesabının üçüncü kişilere kullandırılması, hesap sahibi dışında bir başka kişinin bu hesabı kullanması anlamına gelir. Bu genellikle hesap sahibinin, hesaba erişim için kullandığı şifre ve kullanıcı kodunu üçüncü bir şahsa vermesiyle gerçekleşir. Amaç çoğunlukla para transferi yoluyla, suçtan kaynaklanan paranın kolaylıkla sistemden çıkarılması, başka bir yere gönderilmesi veya hesabın takip edilemez hale getirilmesidir. Dolandırıcılar, kendi hesaplarını kullanmaktan kaçındıkları için, adeta bir “paravan” olarak üçüncü kişilerin hesaplarını kullanma yoluna gitmektedirler.
Bu kullanım, sadece banka hesaplarıyla sınırlı değildir. Elektronik para kuruluşlarında bulunan e-para hesapları ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) hesapları da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Para transferine imkan veren her türlü finansal hesap için bu durum geçerlidir. Önemle belirtmek gerekir ki, bu makalede ele alınan durum, hesap sahibinin bilgisi ve rızası dahilinde gerçekleşen kullanımlardır. Şayet hesap sahibinin bilgisi veya rızası dışında bir kullanım söz konusu ise (örneğin kart bilgilerinin çalınması), Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ayrı bir suç tipi (TCK 245. madde) gündeme gelecektir.
Cezai Sorumluluk: Doğrudan Suç Mu, Aracı Suç Mu?
Türk Ceza Kanunu (TCK) açısından, bir banka hesabının veya finansal kuruluştaki bir hesabın üçüncü kişiye kullandırılması, tek başına doğrudan bir suç olarak tanımlanmamıştır. TCK’da “banka hesabının üçüncü kişiye kullandırılması” diye bir suç tipi bulunmamaktadır. Ancak bu durumun bankaya yazılı olarak bildirilmemesi ayrı bir suç oluşturabilir. Ayrıca bu durum, başka bir suçun işlenmesi için bir vasıta veya unsur olarak kullanılabilir ve dolayısıyla hesap sahibi dolaylı olarak cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.
Bu kapsamda en sık karşılaşılan TCK suç tipleri şunlardır:
1. Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu (TCK Madde 282)
Bu suç, alt sınırı 6 ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamak, gizlemek veya meşru bir yolla elde edilmiş gibi göstermek amacıyla çeşitli işlemlere tabi tutmayı ifade eder. Aklama suçunun oluşabilmesi için bir “öncül suç”un varlığı şarttır.
Uygulama Alanı: Eğer hesabınızı üçüncü bir kişiye verdiyseniz ve bu hesaba örneğin dolandırıcılıktan kaynaklanan bir para geldiyse, siz aslında TCK 282 kapsamında, eğer kasıtlı hareket ettiyseniz ve suçun diğer unsurları oluştuysa, öncül suç olan dolandırıcılıktan kaynaklanan malvarlığı değerini banka üzerinden geçirerek bu suçu işlemiş olabilirsiniz.
2. Dolandırıcılık Suçu (TCK Madde 157 ve 158)
Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, kendisinin veya başkasının zararına olarak kendisine veya başkasına bir yarar sağlama suçudur. Özellikle bu suçun nitelikli hali olan TCK 158/1-f maddesi, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi durumunda gündeme gelir.
Uygulama Alanı: Hesaplarını kullandıran kişilerin, genellikle nitelikli dolandırıcılık suçunun müşterek faili olarak yargılandıkları görülmektedir. Bunun nedeni, dolandırıcılık bedelinin banka hesabına aktarılması ve buradan çekilmesi, yok edilmesi veya transfer edilmesi gibi banka sistemlerinin araç olarak kullanılmasıdır.
3. Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu (TCK Madde 165)
Bu madde, bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişiler için getirilmiş bir suç tipidir.
Uygulama Alanı: “Diğer malvarlığı değerleri” ifadesi, parayı da kapsar. Dolayısıyla, kendi hesabınıza doğrudan suça iştirak etmeseniz bile, bir suçtan elde edilen parayı hesabınıza kabul ettiğinizde, sırf bu fiiliniz bile TCK 165. maddeye göre suç oluşturabilir.
Ceza Hukuku Değerlendirmesi: Görüldüğü üzere, banka ya da herhangi bir finansal kuruluş hesabının doğrudan üçüncü şahsa kullandırılması doğrudan bir suç tipi olmasa da, bu fiil başka suçlara zemin hazırlayabilir. Yargı, bu durumlarda genellikle suç işleme kastının (manevi unsur) varlığını araştırmaktadır. Hesap sahibinin, diğer suçlularla arasındaki ilişki, menfaatten pay alıp almadığı gibi unsurlar, suçun manevi unsurunun tespiti açısından kritik öneme sahiptir.
MASAK Mevzuatı Kapsamında Sorumluluk: Beyan Yükümlülüğünün Önemi
MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) mevzuatı, banka hesaplarının kullandırılması konusunda doğrudan bir düzenleme içermektedir. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 15. maddesi, bu konuda önemli bir yaptırım öngörmektedir.
Madde 15 hükmü şöyledir: “Yükümlüler (finansal kuruluşlar) nezdinde ya da aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır”.
Uygulama Alanı: Hesabını başkasına kullandıran bir kişi, teknik olarak kendi adına ama başkası hesabına hareket etmiş sayılır. Bu durumda, kişinin finans kuruluşuna (banka, e-para şirketi vb.) bu işlemleri X şahıs adına yaptığını yazılı olarak bildirme yükümlülüğü vardır. Bu bildirim yapılmadığı takdirde, suç oluşur.
Bu madde, aslında “Müşterini Tanı” (KYC) kurallarının bir yansımasıdır. Finans kuruluşları, suç ve suçluyla mücadelede kilit konumda oldukları için, hesabı kimin kullandığını ve işlemi kimin yaptığını bilmek zorundadırlar. Bu beyanın alınmaması durumunda, finans kuruluşlarına da para cezası kesilebilmektedir. Bu nedenle, banka hesabını başkasına kullandıran veya onun talimatlarıyla transfer yapan kişiler hakkında, 5549 sayılı Kanun’un 15. maddesindeki suçun oluşma ihtimali oldukça yüksektir, çünkü burada doğrudan bir bildirim yükümlülüğünün ihlali söz konusudur.
Kripto Varlıklar ve MASAK: MASAK mevzuatı, kripto cüzdanları ve kripto varlık hizmet sağlayıcıları için de geçerlidir. Kripto varlık hizmet sağlayıcıları artık birer finansal kuruluş olarak kabul edilmekte ve MASAK mevzuatı kapsamında yükümlü sıfatına haizdirler. MASAK, özellikle dolandırıcılıktan elde edilen paranın kripto varlıklara aktarılması ve izinin kaybettirilmesini engellemek amacıyla, kripto transferlerine belirli sınırlar getirmiştir. Bu nedenle, kripto cüzdanlarını üçüncü kişilere kullandıranlar da aynı MASAK yükümlülükleri ve yaptırımlarıyla karşılaşabilirler.
Özel Hukuk Sorumluluğu: Tazminat Riski
Ceza hukuku tarafı sıklıkla konuşulsa da, banka hesaplarının kullandırılması nedeniyle ortaya çıkan özel hukuk sorumluluğu genellikle göz ardı edilmektedir. Oysa bu tür olaylarda, genellikle bir dolandırıcılık veya kara para aklama faaliyeti olduğu ve dolayısıyla bir mağdur bulunduğu unutulmamalıdır.
Hesabını kullandıran kişi, ceza hukuku anlamında beraat etse veya ceza almasa bile (örneğin suç kastı oluşmadığı için), özel hukuk anlamında bir tazminat sorumluluğuyla karşı karşıya kalabilir. Gerçek failin çoğu durumda bulunamaması veya bilinmemesi nedeniyle, mağdurun zararı giderme talebi hesap sahibine yönelebilir.
Buradaki hukuki sorumluluğun kaynağı genellikle haksız fiil olup, bazı durumlarda sebepsiz zenginleşme de söz konusu olabilir. Hesap sahibi, iyi niyetle hareket etmiş, suça iştirak etmemiş veya suçtan menfaat sağlamamış olsa bile, bu durum özel hukuk sorumluluğunu ortadan kaldırmayabilir. Özellikle büyük dolandırıcılık olaylarında milyonlarca liranın söz konusu olabildiği düşünüldüğünde, özel hukuk sorumluluğu oldukça caydırıcı bir sonuç doğurmaktadır. Hesap sahibinin banka hesabını bir “eşya” gibi düşünerek ödünç vermesi, ciddi hukuki sonuçlar doğurabilir; örneğin terör örgütüne para gittiğinde, masumiyetini ispatlamak yıllar alabilir ve büyük sorunlar yaratabilir.
Vergisel Sorumluluk: Yeni Düzenlemeler ve Ağır Cezalar
Son dönemde banka hesaplarının kullandırılması, özellikle vergisel açıdan mali idarenin yoğun incelemeleriyle gündeme gelmiştir. 02.08.2024 tarihinde yürürlüğe giren 7524 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) mükerrer 355. maddesine eklenen yeni fıkra hükümleri, bu konudaki vergisel yaptırımları önemli ölçüde artırmıştır. Bu düzenlemeler, kayıt dışılığı önleme, kontrol dışı para transferlerinin önüne geçme ve vergi ziyaını engelleme amacı taşımaktadır.
1. Başkasına Ait IBAN Kullanımında Özel Usulsüzlük Cezası
Mal teslimi veya hizmet ifalarına ilişkin tahsilatların, banka ve benzeri finans kurumları, ödeme kuruluşları veya PTT aracılığıyla başkalarının adı ve/veya hesabı kullanılarak yapılması durumunda özel usulsüzlük cezaları uygulanır. Bu durum, sadece kayıtlı hesaplar üzerinden değil, isim, kimlik numarası ve benzeri yöntemler aracılığıyla yapılan tahsilatlar için de geçerlidir.
Cezanın Niteliği:
- Her bir işlem için, işleme konu tutarın %10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilir.
- Bu ceza, mal teslimi veya hizmet ifasını yapanlar ile adına ve/veya hesabına ödeme yapılanlara ayrı ayrı uygulanır.
- Bir takvim yılı içinde kesilecek toplam özel usulsüzlük cezasının sınırı 28 milyon Türk Lirasını geçemez.
- Önemli: Eğer satış yapılan mal veya hizmete karşılık fatura/fiş düzenlenmişse, IBAN ile para almanın vergisel bir sakıncası yoktur. Ancak, başkasına ait IBAN kullanılarak tahsilat yapılmışsa, bu tutara ilişkin belge düzenlendiğinin ispatlanması zorunludur. Hesabı kullandıran taraf ise hesabındaki tutarı açıklamak zorundadır.
Ek Vergisel Yaptırımlar:
- Vergi Ziyaı Cezası: Fatura kesilmemesi ve gelirin vergilendirilmemesi durumunda, hesaplanan verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi uygulanır.
- Belge Düzenlememe Özel Usulsüzlük Cezası (VUK 353/1-2): Fatura, gider pusulası, perakende satış fişi gibi belgelerin verilmemesi veya alınmaması durumunda, her bir belge için belirli asgari tutarlar (örneğin 2025 yılı için ilk tespitte 14.000 TL, artarak devam eden) ve/veya belgede yazılması gereken meblağın %10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu cezanın yıllık toplam üst sınırı 14 milyon TL’dir.
- Mükerrer 355. Maddeye Göre Asgari Özel Usulsüzlük Cezaları: Başkalarının hesabı üzerinden ödeme kabul eden mükellef adına, mükerrer 355. maddede belirtilen asgari ceza tutarından az olmamak üzere (birinci sınıf tüccarlar için 28.000 TL, ikinci sınıf tüccarlar için 14.000 TL, diğerleri için 7.000 TL) ve işleme konu tutarın %10’u nispetinde ceza kesilir.
2. Başkasına Ait POS Cihazı Kullanımında Özel Usulsüzlük Cezası
Kredi kartı, banka kartı, karekod, elektronik cüzdan ve benzeri ödeme araçları kullanılarak gerçekleştirilen tahsilatların, kendi mükellefiyeti adına kayıtlı olmayan ödeme sistemleri veya cihazları aracılığıyla yapılması durumunda da cezai yaptırım uygulanır.
Cezanın Niteliği:
- Tahsilatı yapan mükelleflere ve kendi adına kayıtlı olan bu sistemleri veya cihazları kullandıranlara ayrı ayrı ve her bir işlem için uygulanan özel usulsüzlük cezasının üç katı oranında ceza kesilir.
- Bu cezanın bir takvim yılı içinde kesilecek toplamı 28 milyon Türk Lirasını geçemez.
- İstisna: Bayi-alt bayi ilişkisi gibi kanunen izin verilen durumlar, belge düzenleme yükümlülükleri yerine getirildiği sürece bu kapsamın dışındadır.
Risk Altındaki Kişiler ve Riskten Kaçınma Yolları: IBAN ve POS kullanma ihlallerinde en çok perakende mal ve hizmet satışı yapan işletmeler, mobilyacılar, gece eğlence merkezleri, restoranlar, güzellik/saç ekim merkezleri, spor salonları, kuyumcular, astrologlar, falcılar, doktorlar, avukatlar ve diyetisyenler gibi meslek grupları risk altındadır.
Riskten kaçınmak için temel prensip, mali idarenin belge düzenine uymak ve tüm tahsilatları kayıt altına almaktır. Kendinize ait IBAN hesaplarını kullanırken dahi belge düzenine uymak, başkasına ait IBAN hesaplarını ise hiç kullanmamak en güvenli yoldur. Ödeme yapanlar açısından ise, ödemelerin kime ve hangi hesaba yapıldığının tespiti, o hesabın kime ait olduğunun araştırılması önemlidir. Aksi takdirde, terörün finansmanı, kara para aklama gibi riskli durumlara farkında olmadan dahil olunabilir.
Yargı Kararları ve Uygulama Gelişmeleri
Geçmişte yargı, banka hesabını kullandıran kişileri genellikle otomatik olarak suçun faili kabul etme eğilimindeydi, “hayatın olağan akışına aykırı” gibi gerekçelerle savunmaları reddedebiliyordu. Ancak son dönemde bu yaklaşımda önemli bir değişim gözlenmektedir.
Anayasa Mahkemesi Kararı (Eşref Bingöl Başvurusu): Anayasa Mahkemesi, banka hesabını dolandırıcılara kullandırdığı iddiasıyla mahkum edilen bir vatandaşın başvurusunu değerlendirerek, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği tespitinde bulunmuştur. Mahkeme, yerel mahkemenin yeterli tahkikat yapmadan ve şüpheyi giderecek delilleri toplamadan karar vermesini hukuka aykırı bulmuştur. Bu karar, hesabın kullanılmış olmasının tek başına suçun ispatı için yeterli olmadığını vurgulamaktadır.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi Kararı (2024): Yargıtay da benzer şekilde, yerel mahkemelerin mahkumiyet kararlarını bozarak, suça iştirakin “kesin ve inandırıcı, her türlü şüpheden uzak delillerle ispat edilmesi gerektiğini” belirtmiştir. Yargıtay, sadece hesabın kullanılmış olmasının dolandırıcılık suçuna iştiraki göstermediğini, suç işleme kastının, faillerle bağlantının, menfaat paylaşımının ve birlikte hareket etme iradesinin somut delillerle ortaya konulması gerektiğini vurgulamıştır.
Sonuç: Bu yargı kararları, adil yargılanma hakkı prensipleri doğrultusunda, banka hesabını kullandıran herkesin otomatik olarak suçlu ilan edilmesinin yanlış bir yaklaşım olduğunu ortaya koymaktadır. Artık yargı, somut olayın tüm delillerini değerlendirerek, hesap sahibi ile asıl suç failleri arasındaki bağlantıyı, suç işleme kastını ve suça iştirakin manevi unsurunu tartışmasız bir şekilde ortaya koymasını beklemektedir.
Sıkça Sorulan Sorular ve Ek Hususlar
- Kısıtlı Kişilerin Hesabı: Eğer hesap sahibi kısıtlı ise ve hesabı üçüncü kişiye kullandırılmışsa, sorumluluk yasal temsilcidedir.
- Baskı/Tehdit Altında Hesap Kullandırılması: Bu tür savunmalar uygulamada sıklıkla dile getirilse de, özellikle uzun süreli kullanımlarda yargı tarafından inandırıcı bulunmayabilmektedir. İspat yükü hesap sahibindedir.
- Banka Çalışanı Dahli: Banka çalışanlarının bu tür yasa dışı faaliyetlere karışması çok nadir görülen bir durumdur ve banka çalışanları için ağır cezaları vardır. Eğer bir dahli olursa, bankanın kurumsal olarak sorumluluğu gündeme gelebilir.
- Şirket Hesaplarının Şahsi Amaçla Kullanımı: Bir şirket hesabının üçüncü kişi tarafından şahsi amaçla kullanılması durumunda, ceza hukuku anlamında doğrudan bir ağır suçtan ziyade, vergisel ve MASAK mevzuatı kapsamında para cezaları gündeme gelebilir.
- Hesap Sahibinin Ölümü: Hesap sahibinin vefat etmesi durumunda, mirasçıları mirası kabul ederlerse, kullandırılan hesaptan doğan özel hukuk sorumluluğu mirasçılara kül halinde geçer. Mirasın reddi halinde ise bu sorumluluk ortadan kalkar.
- Finansal Okuryazarlık ve Suç Kastı: Toplumda finansal okuryazarlığın düşük olması, bazı kişilerin banka hesabı kullandırmanın tehlikelerini tam olarak anlamamasına neden olabilmektedir. Ancak kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Yine de suç kastının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken bu durum göz önünde bulundurulabilir.
- Mağdur Profili ve Yaygınlık: Hesap kullandırımı vakalarında genellikle gençler (özellikle üniversite öğrencileri), işsizler, çalışmayanlar ve ev hanımları gibi paraya ihtiyacı olan kesimler hedef alınmaktadır. Bu hesaplar genellikle 6-7 ay gibi kısa sürelerde tespit edilip kapatıldığı için, dolandırıcılar sürekli yeni hesap sahipleri bulmaktadır.
- Hesap Bilgilerinin Verilmesi Ancak Kullanılmaması: Sanık suç örgütüne banka hesap bilgilerini vermiş ancak hesap hiç kullanılmamışsa, eğer başka bir fiili veya örgüte dahil edilebilecek bir eylemi yoksa, suç oluşmayabilir. Suçun işlenmesi ve neticesinin ortaya çıkması esastır.
Sonuç
Banka hesabının üçüncü kişilere kullandırılması, günümüzde bireyler ve işletmeler için oldukça yüksek riskli bir faaliyettir. Bu durum, sadece masum bir iyilik veya kolay yoldan para kazanma arayışı olmaktan çok, karmaşık hukuki sonuçlar doğurabilen, birden çok suç tipine aracılık edebilen ciddi bir sorundur.
Öncelikle, Türk Ceza Kanunu kapsamında, banka hesabını kullandırmak doğrudan bir suç olmasa da, dolandırıcılık, kara para aklama ve suç eşyasının kabul edilmesi gibi öncü suçların işlenmesinde bir vasıta olarak kullanılabilir. Yargının son dönemdeki eğilimi, suç işleme kastının ve faillerle organik bağın somut delillerle ispatını zorunlu kılmakta, sadece hesabın kullanılmasına dayanarak otomatik mahkumiyet vermekten uzaklaşmaktadır. Bu, hesap sahipleri için savunma imkanlarını artırmış olsa da, riskin varlığını ortadan kaldırmaz.
İkinci olarak, MASAK mevzuatı (5549 sayılı Kanun’un 15. maddesi), banka hesabını başkasına kullandıran kişinin, bu durumu finans kuruluşuna yazılı olarak bildirme yükümlülüğünü getirmiştir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde, doğrudan hapis veya adli para cezası ile karşı karşıya kalınabilir. Bu suçun, TCK’daki diğer suçlara göre oluşma ihtimali daha yüksektir, zira bir ihbar ve beyan yükümlülüğünün ihlaline dayanır. Kripto varlık cüzdanlarının kullandırılması da bu kapsamdadır.
Üçüncü ve sıklıkla göz ardı edilen önemli bir husus ise özel hukuk sorumluluğudur. Hesap sahibi, cezai olarak sorumlu tutulmasa bile, mağdurun zararının tazmin edilmesi amacıyla haksız fiil hükümlerine göre tazminat ödeme yükümlülüğü altına girebilir. Gerçek dolandırıcıların bulunamaması durumunda, mağdurlar zararını hesap sahibinden talep edebilirler, ki bu durum maddi anlamda ciddi külfetler doğurabilir.
Son olarak, vergisel sorumluluklar yeni düzenlemelerle oldukça ağırlaştırılmıştır. Başkasına ait IBAN veya POS cihazı kullanılarak yapılan ticari tahsilatlarda, işleme konu tutarın %10’u oranında özel usulsüzlük cezası hem işlemi yapana hem de hesabını kullandırana ayrı ayrı kesilmektedir. Ayrıca, kayıt dışı kalan gelir için vergi ziyaı cezaları ve belge düzenlenmemesinden kaynaklanan özel usulsüzlük cezaları da uygulanmaktadır. Bu cezaların yıllık toplam limitleri milyonlarca liraya ulaşabilmektedir.
Tüm bu nedenlerle, banka hesaplarının üçüncü kişilere kullandırılması büyük riskler taşımaktadır. Vatandaşların ve işletmelerin, hesaplarını başkalarına kullandırma tekliflerine karşı son derece dikkatli olmaları, finansal işlemlerini şeffaf bir şekilde yürütmeleri ve belge düzeni gibi yasal yükümlülüklere titizlikle uymaları elzemdir. Aksi takdirde, farkında olmadan ağır hukuki ve mali yaptırımlarla karşılaşma riski her zaman mevcuttur. Unutulmamalıdır ki, finansal sistemde yapılan her işlem takip edilebilir durumdadır ve yasa dışı faaliyetlerin bir parçası olmak, uzun vadede telafisi güç zararlara yol açabilir. Bu karmaşık konularda şüpheye düştüğünüzde, uzman bir avukattan hukuki danışmanlık almak en doğru yaklaşımdır.