İçerik Başlıkları
Kara Para Aklama Suçu
Kara para aklama suçu, genellikle organize suç örgütlerinin işlediği suçlar sonucu elde ettikleri geliri yasal göstermek amacıyla gerçekleştirilir. Öncül suç, bu örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen suçlar arasında yer alır ve ekonomik anlamda gelir sağlar. Bu suç geliri, kara para aklama ihtiyacını doğurur ve bu nedenle bu parayı yasal ekonomik sisteme dahil etmek ve kullanmak amaçlanır. Bu şekilde, suç gelirlerinin izi kapatılarak yasal gözükmesi amaçlanır.
Kara Para Aklama Nedir?
Kara Para Aklama Suçu Nedir?
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun amacı, adalet sisteminin doğru bir şekilde işlemesini sağlamak, ekonomik sistemin sağlığını korumak ve suç işleyerek zenginleşme amacının önüne geçmektir. Aklama suçunun koruduğu birden fazla hukuki değer bulunması, bu suçun karmaşık bir yapısı olduğunu göstermektedir.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunda, ekonomik anlam taşıyan bir öncül suçun varlığı şarttır. Aklama suçu, bu öncül suçtan elde edilen gelirler üzerinden gerçekleşir. Eğer öncül suç işlenmemişse, aklama suçundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. TCK’nın 282. maddesinde öncül suçun belirlenmesi için bir eşik belirlenmiş olup, “alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suç”un işlenmesi gerekmektedir.
Kara Para Aklama Yöntemleri
Geleneksel bilinen birçok kara para aklama yöntemi bulunmaktadır. Bunlardan en tanınmışları şunlardır:
- Smurfing (Şirinler) Yöntemi: Bu yöntem, kara parayı aklamanın en yaygın yoludur. Nakit paraları yatırmak veya bildirim yapma zorunluluğu olan tutarın altında banka işlemleri gerçekleştirmek için birçok kişinin katılımını gerektirir. Bu yöntemin kullanımı belirli bir tutarın üzerindeki nakit işlemlerin bildirim yapılma zorunluluğunun olduğu ülkelerde yaygındır. Şirinler yönteminde, suç geliri elde eden kişiler, bu geliri belirlenen limitin altında kalacak şekilde birçok kişi aracılığıyla parçalayarak birden fazla bankaya veya aynı bankanın farklı şubelerine yatırırlar. Bu şekilde, belirlenen limitin altında işlem yapıldığı için bankaların bildirim yapma yükümlülüğü ortadan kalkar.
- Parçalama (Structuring) Yöntemi: Bu yöntemde, eldeki fonu küçük miktarlara bölerek birden fazla bankaya yatırmak, çok sayıda kişiyi bulmaktan daha pratik olabilir. Bu yöntemde de işlemler, bildirim yapmamak veya iz bırakmamak amacıyla bölünerek gerçekleştirilir. Yüksek tutarlı bir işlem, küçük tutarlı birçok işleme bölünerek işlenir. Örneğin, 10.000.000 dolarlık bir tutar ortalama 1.000 dolarlık 10.000’den fazla işlem olarak bölünerek Cayman Adalarına transfer edilebilir.
- Oto Finans Borç (Loan-Back) Yöntemi: Bu yöntemde, off-shore merkezlerdeki finans kurumları aracılığıyla kara para sahibine kredi verilir. Kara para sahibi, bu parayı başka bir ülkedeki bir başka bankaya da aktarabilir. Daha sonra kendi ülkesindeki bir bankaya başvurarak bu parayı teminat göstererek kredi talep eder. Aldığı kredi ile istediği yatırımı yapar. Ancak bu krediyi geri ödemezse, teminat gösterdiği bankadaki parası haczedilir.
- Hayali İhracat-İthalat İle Aklama Yöntemi: Bu yöntemde, düşük değere sahip bir malın yüksek değerli bir ürünmüş gibi gösterilerek yurtdışına gönderilmesi temel alınır. Sahte belgelerle gerçek değer arasındaki fark, aklanan miktarı gösterir. Ayrıca, kara paranın dikkat çekmemesi için vergi cennetinde kurulan bir paravan şirket aracılığıyla gönderilmesi gerekebilir.
- Kumarhanelerin Kullanılması Yöntemi: Kumarhaneler, kredi açma, vade uzatma, kiralık kasa hizmeti gibi finansal işlemleri gerçekleştirmek için ideal bir ortamdır. Yüksek miktarlardaki nakit parayı kumarhaneye yerleştiren kişi, paranın herhangi bir bildirim yapılmaksızın çekilmesini veya transfer edilmesini sağlayabilir.
- İnternet Aracılığıyla Kara Para Aklama: Hızla yayılan internet bankacılığı ve çevrimiçi finansal hizmetler, kara para aklamanın en yoğun olarak gerçekleşebileceği alanlardır. Çevrimiçi işlem hizmetleri giderek daha fazla ticari banka ve sadece internet üzerinden faaliyet gösteren bankalar tarafından sunulmaktadır. İnternet bankacılığı, müşterilerin banka şubelerine gitmek yerine tüm işlemlerini hızlı bir şekilde internet üzerinden gerçekleştirebilmelerini sağlamaktadır. Elektronik fon transferleri, havaleler, hisse senedi alım satımları, çek ihraçları, hesap açma-kapama, döviz alım satımı gibi işlemler internet bankacılığı üzerinden yapılabilmektedir.
- Borsa yoluyla kara para aklama: Manipülasyon veya içeriden bilgi sızdırma gibi yöntemlerle kara para, borsa aracılığıyla sisteme dâhil edilebilir. Ayrıca hisse senetleri üzerinde spekülasyon yaparak değerlerini artırma veya düşürme yoluna gidilebilir. Böylece anlaşmalı olarak bir taraf para kaybederken diğer taraf para kazanabilir.Aracı kurumlar da kara paranın aklanması için kullanılabilir. Bir işbirlikçi kambiyo görevlisi aracılığıyla, kara fonlarla hisse senetleri ve tahviller satın alınabilir. Bu senetler herhangi bir isim veya paravan bir şirket adına olabilir. Hamiline senetlere ilişkin olarak herhangi bir kayıt tutulmaz. Bu nedenle işlemlerin izlenmesi ve şüpheli işlemlerin raporlanması zorlaşır.
Mail Order ile Kara Para Aklama:
Mail order ile kara para aklama yöntemi, yasadışı yollarla elde edilen gelirler, hukuken kabul edilebilir bir işlem gibi gösterilmesi amacıyla kullanır. Bu tür aklamada, yasa dışı yollarla elde edilen gelirler genellikle posta yoluyla veya çevrimiçi platformlar aracılığıyla sipariş edilen ürünlerin ödemesi olarak kullanılır.
Ürünler genellikle düşük maliyetli ve kolayca satılabilir nitelikte olup, mail order ile kara para aklamanın yaygın olarak kullanılan bazı yöntemleri şunlardır:
- Sahte siparişler oluşturmak: Yasadışı yollarla kazanılan gelir, gerçekte siparişi verilmemiş işlemlerde harcanmış gösterilir. Siparişe konu ürünler daha sonra iade edilebilir veya sahte faturalar düzenlenerek satıcılardan geri ödeme alınabilir.
- Sahte ürünler satmak: Yasadışı yollarla kazanılan gelir, sahte ürünleri almak için kullanılabilir. Bu sahte ürünler daha sonra gerçek ürünler gibi pazarlanabilir.
- Sahte faturalar düzenlemek: Yasadışı yollardan kazanılan gelir, sahte faturalar düzenleyerek alıcılardan ödeme talep etmek için kullanılabilir.
Kripto paraların aklama suçuna yönelik kullanımı, öncül suçtan elde edilen değerin kripto para olmasının özel bir önemi vardır. Çünkü kripto paraların özellikleri nedeniyle yapılan işlemlerin tespiti daha zor olabilmektedir. Bu durum, aklama faaliyetinin gerçekleştirilmesini önemli ölçüde kolaylaştırabilir. Özellikle kripto para hırsızlığı, dolandırıcılığı veya yağma gibi suçlardan elde edilen kripto paraların aklama suçuna dahil olması, diğer aklama türlerine göre daha az zorluk yaşanmasına sebep olacaktır.
Ayrıca, aklama suçuna hazırlık yapılırken belirli suçların işlenmesi de mümkündür. Bu çalışmada, kripto paralarla aklama suçuna yönelik olarak bilişim sistemine izinsiz erişim, sistemi engelleme, veri manipülasyonu ve yasak cihaz veya program kullanımı gibi suçlar açıklanmıştır. Bu tür suçlar, kripto cüzdanlarına erişimi zaten zor olan bir sistemde kimliklerin gizlenmesi bakımından ek bir koruma sağlayacaktır.
Aklama suçu, suç gelirlerinin çeşitli işlemlerle yurt dışına çıkarılması, kaynağının gizlenmesi veya meşru yolla elde edildiği izlenimini oluşturacak şekilde işlem tabi tutulması anlamına gelmektedir. Bu nedenle, çeşitli işlemlere tabi tutma kavramının geniş bir perspektifle ele alınması, etkin bir mücadele için önemlidir. Teknolojideki gelişmeler ve dünya düzeninin değişmesiyle birlikte farklı aklama yöntemlerinin ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Aklama faaliyetinin kamu görevlisi veya belirli meslek sahipleri tarafından veya örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu, aklama faaliyetinin teknik bilgi gerektirmesi ve belirli meslek grupları veya organize suç örgütleri tarafından gerçekleştirilmesi gerçeğine dayanmaktadır. Kripto paraların suç gelirlerinin aklanmasında kullanılması, soruşturma ve kovuşturma sürecini daha da zorlaştırabilir. Bu nedenle, kripto paralarla suç gelirlerinin aklanması, nitelikli hal olarak değerlendirilebilir.
Kara Para Aklama Konusunda İlgili Mevzuat
Türkiye’de kara para aklama ve suç örgütlerinin finansmanıyla mücadele kapsamında çalışmalar, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından yürütülmektedir. Bu amaçla aşağıdaki mevzuatlar uygulanmaktadır:
- 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
- 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun
- Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, uluslararası standartları dikkate alarak suç gelirlerinin aklanmasına karşı mücadele etmek amacıyla 18 Ekim 2006’da yürürlüğe girdi. Bu kanunda aklama suçunun cezalandırılması ve soruşturulması temel ceza ve usul kanunlarına göre yapılır.
Ayrıca, kanunda aklamanın terörün finansmanına karşı da uygulandığı öngörülmüştür. Bu kapsamda, işleme konu malvarlığının yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair şüphelerin MASAK’a bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ise 1 Haziran 2006’da yürürlüğe giren ve aklama suçunu yeniden düzenleyen kanundur. Buna göre, suç gelirlerini yurt dışına çıkaran veya kaynağını gizleyen kişilere hapis ve adlî para cezası uygulanır.
Suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini bilerek satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişilere de ceza verilir. Kamu görevlisi veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından işlenmesi durumunda ceza artırılır. Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise ceza daha da artırılır.
Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik, 5549 sayılı Kanun’a dayanarak 09.01.2007 tarihinde yayımlandı. Yönetmelik, müşterinin tanınması, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, yükümlülük denetimi, gümrük idaresine açıklama yapılması, muhafaza ve ibraz gibi konuları düzenler. Bu yönetmelik, aklama suçunun yanı sıra terörün finansmanının da önlenmesine yönelik tedbirler içermektedir.
Kara Para Aklama Suçunun Unsurları
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun fiil unsuru bakımından, kanunda yurtdışına çıkarılması ve çeşitli işlemlere tabi tutulması olmak üzere ikili bir düzenleme yapılmıştır. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunda, seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesi halinde neticenin meydana geleceği kabul edilmelidir. Aklama suçu bu açıdan sırf hareket suçu olarak nitelendirilebilir ve bir neticenin meydana gelmesi beklenmez. Suçun konusunda bir tehlike oluşturması nedeniyle soyut tehlike suçu olarak kabul edilmiştir.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun faili, özel bir nitelik taşımamaktadır. Herhangi bir kişi bu suçun faili olabilir. Öncül suçu işleyen failin yanı sıra aklama suçuna karışmamış üçüncü bir kişi de fail olabilir. Ancak belirli kişilerin fail olması durumunda kanun koyucu tarafından ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir. Bunlardan biri, aklama suçunun kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıkla işlenmesi durumudur. Diğeri ise belirli bir meslek grubuna dahil kişilerce işlenmesidir. Ayrıca suçun örgüt faaliyeti halinde işlenmesi de nitelikli hal olarak kabul edilir.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun mağduru belirli bir kişi değildir. Bu suçta toplumun her bireyi mağdur olarak kabul edilir. Suçun adliyeye karşı işlenen suçlar arasında yer alması nedeniyle devletin de bu suçun mağduru olduğu söylenebilir.
Kara Para Aklama Suçunun Konusu
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun konusu, öncül suçun işlenmesiyle elde edilen kara paradır. TCK’nın 282. maddesinde belirtildiği gibi, “alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçtan elde edilen malvarlığı değerleri” bu suçun konusunu oluşturur. Malvarlığı ifadesi genel bir terim olup, maddi veya parasal bir değere sahip olan her şeyi kapsar. Önemli olan, başka bir suçun işlenmesi yoluyla gelirin elde edilmesidir.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçu için manevi unsur genel kasttır. Ceza hukukumuzda temel olarak kasıtlı sorumluluk esastır, taksirli sorumluluk istisnai bir durumdur. Kanun, aklama suçunun taksirle işlenmesini düzenlemediği için, taksirli sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Kanun koyucu, aklama suçunun kasıtlı olarak işlenmesini aramış, ayrıca saik unsuruna da yer vermiştir. Bu özel amaç, kara paranın yasa dışı kaynağını gizlemek veya yasal yollarla elde edildiğine dair kanaat uyandırmaktır. Failin kastı sadece bu amaca hizmet etmelidir.
Kara Para Aklama Cezası
Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi kapsamında suçun gerçekleşebilmesi için birden fazla eylemin işlenmesi gereklidir. Önemle belirtilmelidir ki, suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini aklama suçu seçimlik bir hareketli suç olduğundan, burada sıralanan eylemlerin tamamının değil, herhangi birinin gerçekleştirilmesi durumunda kara para aklama suçu oluşur. Söz konusu eylemler şunlardır:
a) Suçtan elde edilen malvarlığı değerinin gayri meşru kaynağını gizlemek: Malvarlığı değerinin kaynağını gizlemek, suçun gerçekleşmesine neden olur. Örneğin çalınan parayı maaş olarak göstermek, hem hırsızlık suçu hem de suçtan elde edilen malvarlığını aklama suçunu oluşturur. Bu durumda 3 ila 7 yıl arasında hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası verilir.
b) Suçtan elde edilen malvarlığı değerini yurtdışına çıkarmak: Malvarlığı değerini yasadışı yollarla yurtdışına çıkarmak, TCK 282 kapsamında suç olarak kabul edilir. Kişinin malvarlığını nasıl yurtdışına çıkardığı önemli değildir. Örneğin hırsızlık sonucu elde edilen hisse senedini cebinde saklayarak yurtdışına çıkarmak söz konusu suçu oluşturur. Bu durumda 3 ila 7 yıl arasında hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası verilir.
c) Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerini Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak veya Kullanmak: Kanun metninden anlaşılacağı üzere, suçtan elde edilen malvarlığı değerini kabul etmek, satın almak gibi eylemler de suç oluşturur. Ancak burada kişinin özel bir kasıtla hareket etmesi gerekir, yani söz konusu malvarlığı değerinin suçtan elde edildiğini bilmesi şarttır. Örneğin suç sonucu elde edilen paranın birine “hibe” olarak verilmesi durumunda, paranın suçtan elde edildiği ancak biliniyorsa suç oluşur. Bu durumda verilecek ceza 2 ila 5 yıl arasında hapis cezasıdır.
d) Meşru bir yolla elde edildiği izlenimini uyandırmak amacıyla çeşitli işlemlere tabi tutulmak: Bu kapsamda örneğin, irtikap amacıyla banka hesabına gönderilen paranın çeşitli transferlere tabi tutularak meşru yollarla elde edildiği izlenimini vermek, suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini aklama suçunu oluşturur. Bu durumda 3 ila 7 yıl arasında hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası verilir.
Kamu görevlisi veya belirli bir meslekte faaliyet gösteren kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında bu suçu işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır (TCK m.282/3). Kamu görevlisi, memur, avukat, hakim, savcı, polis, milletvekili, müfettiş vb. atama, seçim veya yargısal görev yapan tüm kişileri ifade etmektedir (TCK m.6).
Suçun, suç işlemek amacıyla oluşturulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda, verilecek ceza bir kat artırılır (TCK m.282/4).
Suçun işlenmesi sonucunda tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilir (TCK m.282/5).
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun örgütlü bir şekilde işlenmesi durumunda daha ciddi cezalar uygulanır. Örgütlü kara para aklama suçunun cezası; 6 yıldan 14 yıla kadar hapis ve 40 bin güne kadar adli para cezasıdır.
Kara Para Aklama Suçunda Müsadere
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun engellenmesi açısından müsadere hükümleri son derece önemlidir. Aklama suçu, sınır aşan bir suç olarak kabul edilir ve uluslararası düzenlemelerde de yer alır.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) 282. madde kapsamında özel bir müsadere düzenlemesi bulunmadığından, genel hükümler uygulanır. İki tür müsadere söz konusudur: eşya müsaderesi (TCK m.54) ve kazanç müsaderesi (TCK m.55). Bu sayede, aklama suçuyla elde edilen malvarlıkları devlete geçebilir ve ayrıca kazanç da aklayıcıların ellerinden alınabilir.
Kara Para Aklama Suçunda İştirak
TCK m.282’nin 2. fıkrasında, aklama suçuyla ilgili ikinci bir suç olarak suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini satın alma, kabul etme, bulundurma veya kullanma suçu düzenlenmiştir. Bu suç, aklama suçundan bağımsız bir özellik gösterir, ancak müstakil bir suç olarak düzenlenir. Bu suçun işlenebilmesi için suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunun öncül suç olarak kabul edilmesi gerekir. Bu suçun faili, herkes olamaz. Aklama suçuna iştirak etmemiş bir kişi, bu suçun faili olarak nitelendirilecektir.
Aklama suçuna iştirak etmemiş kişi, kanunda belirtilen seçimlik hareketlerden birini ya da birkaçını yaparak suçu işlemiş olur. Bu suçun manevi unsuru, doğrudan kast olarak karşımıza çıkar. Seçimlik hareketlerin icra edilmesi sırasında bilme unsuruna özellikle vurgu yapılmıştır. Bilme unsuru, seçimlik hareketlerin icra edilmesi sırasında mevcut olmalıdır. Aksi takdirde, manevi unsurun eksikliği nedeniyle bu suçun işlenmesi mümkün değildir. Suçun konusunu, TCK m.282/1 kapsamında aklanmış malvarlığı oluşturur.