İçerik Başlıkları
Vergi Usul Kanunu Madde 103 – Tebliğin İlanla Yapılacağı Haller
Aşağıda yazılı hallerde tebliğ ilan yoluyla yapılır:
1. Muhatabın bu Kanunun 101 inci maddesi kapsamında bilinen adresi yoksa,
2. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan bilinen adreste tebliğ yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa,
3. Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa,
4. Başkaca nedenlerden dolayı tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa.
VUK MADDE 101 – İlgili kısımları
Bu Kanuna göre bilinen adresler şunlardır:
1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,
2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri
VUK MADDE 101 – Danıştay Kararları
Karar 1:
T.C DANIŞTAY
4.Daire
Esas: 2016/ 15555
Karar: 2021 / 880
Karar Tarihi: 09.02.2021
ÖZET: Uyuşmazlıkta, asıl borçlu şirketin bilinen adresinde düzenlenen adres tespit tutanaklarıyla adreste bulunamadığı hususunun usulüne uygun olarak tespit edilmesi üzerine ilânen tebliğ edilen amme alacaklarının kesinleşmediğinden söz edilemeyeceği açık olup, işin esası incelenerek ve diğer hususlar araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekeceğinden, Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Karar 2:
T.C DANIŞTAY 7.Daire Esas: 2020/ 56 Karar: 2020 / 5124 Karar Tarihi: 15.12.2020 |
ÖZET: Olayda, Mahkemece, şirket adına hukuka uygun şekilde kesinleşmiş bir vergi ve ceza borcunun bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğinden salınan cezalı vergi borcunun tahsili için şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin hukuka uygun şekilde tebliğ edilip edilmediğinin irdelenmesi gerektiği belirtilerek, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, alıcının adresten ayrılması ve yeni adresin bilinmediği hususunun posta memuru vasıtasıyla mahalle muhtarı nezdinde tespiti üzerine tebliğ evrakının mahalline iade edilmesinden sonra ilanen tebliği yapılmak suretiyle kesinleştirildiği, bilahare davaya konu ödeme emrinin davacının tespit edilen (… Mah. … Sok. No:… …/…) adresinde daimi çalışanına tebliği yapıldığından, 213 sayılı Kanun’un ilgili maddesinde de ilanen tebliğden önce mükellefin bilinen tüm adresine uygun şekilde posta yoluyla tebliğ edilmesi ve bu şekilde tebliğ imkanının kalmadığının anlaşılması halinin öngörülmesi nedeniyle asıl borçlu şirketin ortaklarının ve kanuni temsilcisinin mernis dahil tarh dosyasında bulunan adreslerine tebliğ yapılmaması kanuni bir eksiklik olarak kabul edilerek, ilanen tebliğden önceki aşamaları usule uygun şekilde tamamlanmayan amme alacağının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptali yönünde karar verilmiş ise de; 213 sayılı Kanun’un ilgili maddesinin olay tarihindeki yürürlükteki şekliyle, mernis adresi bilinen adresler arasında sayılmamış olup, bu kapsamda davaya konu ödeme emri içeriği vergi ve cezaların tahsili amacıyla takibine geçilebilmesi için Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak tarh ve tebliğ edilerek tahakkuk edip etmediğinin araştırılarak uyuşmazlığın esasının değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, yazılı gerekçeyle işlemin iptali yönünde verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.
Karar 3:
T.C DANIŞTAY
3.Daire
Esas: 2010/ 6346
Karar: 2012 / 1145
Karar Tarihi: 09.04.2012
ÖZET: Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ve ilk vergi ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne tebliğ edildiği adres davalı idarenin bilgisi dahilinde olup şirketin kanuni temsilcisinin adresi bilinen adres kapsamında sayılacağından, vergi borçlusu şirkete ait iki no.lu ihbarnamelerin söz konusu adreste tebliğine çalışılmadan şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinde tebliğ edilememesi nedeniyle ilan yoluyla tebliğinde hukuka uygunluk bulunmadığından davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali gerekirken, aksi yönde verilen vergi mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.