İçerik Başlıkları
- 1 Kamu Alacaklarında İhtiyati Haciz
- 2 İhtiyati Haciz Sebepleri
- 2.1 Teminat İstenmesini Gerektiren Haller
- 2.1.1 1. Borçlunun Belli Bir İkametgâhının Olmaması
- 2.1.2 2. Borçlunun Kaçması veya Kaçma İhtimali ile Hileli Yollara Başvurması
- 2.1.3 3. Teminat veya Kefil Gösterilmemesi
- 2.1.4 4. Mal Bildiriminde Bulunmama veya Eksik Bildirimde Bulunma
- 2.1.5 5. Para Cezasını Gerektiren Bir Fiil Dolayısıyla Kamu Davası Açılması
- 2.1.6 6. Kamu Borçlusunun Belirli Tasarruflarının İptaline Yönelik Durumlar
- 2.1 Teminat İstenmesini Gerektiren Haller
- 3 İhtiyati Hacizde Yetkili Makam
- 4 İhtiyati Haczin Uygulanması
- 5 İhtiyati Haciz Kararı Kimler Hakkında Uygulanabilir?
- 6 İHTİYATİ HACİZ İŞLEMİNE KARŞI BAŞVURU YOLLARI
- 7 Sonuç
Kamu Alacaklarında İhtiyati Haciz
İhtiyati haciz, ileride tahsil edilmesi risk altında olabilecek bir alacağın güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla, borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. Özel hukukta, alacaklının talebi doğrultusunda mahkeme kararıyla uygulanabilen bu yöntem, kamu hukukunda idare tarafından re’sen uygulanır. Bu farklılık, alacağın kamusal niteliğinden kaynaklanmaktadır.
Kesin haciz kararının alınabilmesi için alacağın ödeme vadesinin gelmiş olması ve ödeme emri ile talep edilmesi gerekmektedir. Ancak ihtiyati haciz, vadesi henüz gelmemiş alacaklar için de uygulanabilir. İhtiyaten haczedilen mallar, paraya çevrilemez; bu yöntemin amacı, kamu alacağının tahsil edilmesinden ziyade, tahsilat sürecini güvence altına almaktır. Hem vadesi gelmemiş alacaklara uygulanabilir olması hem de borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırması nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (AATUHK) 13. maddesiyle düzenlenen ihtiyati haciz, kamu alacaklarının güvence altına alınmasında en etkili yöntemlerden biridir.
İhtiyati Haciz Sebepleri
İhtiyati haciz kararı alabilmek için, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinde belirtilen yedi durumdan birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu maddede belirtilmeyen herhangi bir sebebe dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alınamaz. Kanun gereğince, aşağıdaki durumlardan birinin varlığı halinde, herhangi bir süre sınırı olmaksızın alacaklı kamu idaresinin en yetkili memurunun kararı ile derhal ihtiyati haciz uygulanacaktır:
Teminat İstenmesini Gerektiren Haller
Tahsil dairesinin teminat isteyebileceği durumlar, AATUHK’nun 9. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaına sebep olan hallerde veya 359. maddeye göre kaçakçılık suçunu oluşturan durumlarda, bir kamu alacağının tahsili için gerekli işlemler başlatıldığında, inceleme elemanlarınca yapılan ilk hesaplamalara göre teminat istenebilir.
Ayrıca, AATUHK’nun 9/2 maddesi uyarınca, Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan kamu borçlusunun durumu, kamu alacağının tahsilini riske atıyorsa, tahsil dairesi borçludan teminat isteyebilir.
Teminat istenmesini gerektiren hallerde, AATUHK 13/1 maddesi ihtiyati haciz tedbirinin uygulanacağını belirtmiş olup, istenen teminatın gösterilmemiş olması zorunlu bir koşul olarak sayılmamıştır. Bu nedenle borçlu teminat gösterse dahi ihtiyati haciz uygulanabilir.
Bununla birlikte, bazı görüşler kamu borçlularının gereksiz yere zor durumda bırakılmaması gerektiğini savunsa da, AATUHK 13/4 maddesine göre teminat isteme ve ihtiyati haciz uygulama yolları aynı anda kullanılabilir. Ancak AATUHK 16. maddesi uyarınca teminat gösterildiğinde ihtiyati haciz kaldırılacaktır.
Uygulamada, teminat istenmesini gerektiren alacak miktarı kadar ihtiyati haciz kararı alınsa da, bu tür durumlarda borçlunun borçlarının tümü için ihtiyati haciz uygulanabileceği yönünde görüşler bulunmaktadır. Ancak bu, borçlunun ticari hayatını olumsuz etkileyebilir ve “ölçülülük” ilkesine aykırı olarak değerlendirilebilir.
1. Borçlunun Belli Bir İkametgâhının Olmaması
2. Borçlunun Kaçması veya Kaçma İhtimali ile Hileli Yollara Başvurması
Borçlunun kaçması, kaçma ihtimali veya hileli yollara başvurması, tespit edilmesi zor durumlardır. Bu gibi ihtimallerin somut kanıtlarla desteklenmesi, hukuk güvenliği ilkesi açısından önemlidir. Danıştay da bu konuda dikkatli olunması gerektiğine işaret etmiştir.
3. Teminat veya Kefil Gösterilmemesi
Borçluya belirli bir süre içinde teminat veya kefil gösterme talebine rağmen, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi ihtiyati haciz sebebidir.
4. Mal Bildiriminde Bulunmama veya Eksik Bildirimde Bulunma
Borçlunun mal bildirimine çağrıldığı halde, belirli bir süre içinde mal bildiriminde bulunmaması veya eksik bildirimde bulunması, ihtiyati haciz kararı için bir diğer nedendir.
5. Para Cezasını Gerektiren Bir Fiil Dolayısıyla Kamu Davası Açılması
Para cezası gerektiren bir fiil nedeniyle kamu davası açılması da ihtiyati haciz kararı için bir sebeptir.
6. Kamu Borçlusunun Belirli Tasarruflarının İptaline Yönelik Durumlar
AATUHK’nun 27, 29 ve 30. maddelerinde düzenlenen, kamu borçlusunun belirli tasarruflarının iptali gerektiren durumlarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Bu durumda, iptal davası açılmamış olsa bile ihtiyati haciz uygulanabilir. Ancak iptal davası süresi içinde açılmadığında veya davanın kaybedilmesi durumunda ihtiyati haciz kaldırılmalıdır.

İhtiyati Hacizde Yetkili Makam
6183 sayılı Kanun’un 13. maddesi, ihtiyati hacze neden olan hallerin gerçekleşmesi durumunda, bu haczin alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla uygulanacağını belirtmiştir. Bu düzenlemeden, ihtiyati hacze yol açan sebeplerin bulunması durumunda haczin zorunlu olarak uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Kanunun 3. maddesine göre alacaklı kamu idareleri, devlet, il özel idareleri ve belediyelerdir. İhtiyati haciz kararının hukuka uygun olabilmesi için, bu kararın alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memuru tarafından bizzat alınmış olması gerekmektedir. Vergi Dairesi Başkanlıklarının kapatılarak Defterdarlıklara dönüştürülmesi neticesinde, 01/09/2024 tarihinden itibaren bu kararı Defterdar verecektir.
İhtiyati Haczin Uygulanması
6183 sayılı Kanun’un 13. maddesi, ihtiyati haczin, kanunun 62. maddesindeki haciz hükümlerine göre yapılacağını belirtmektedir. Bu hükme göre, borçlunun mal bildiriminde gösterdiği veya tahsil dairesince tespit edilen menkul, gayrimenkul malları ile alacakları, kamu alacağına yetecek miktarda haczedilecektir.
Kanunun 13. maddesi, ihtiyati haciz kararının derhal uygulanmasını öngörmektedir. Bu, idarenin hızlı davranmasını sağlamak amacı taşır; ancak idarenin gecikmesi, kararı hukuken geçersiz kılmaz.
İhtiyati haczin amacı, kamu alacağını güvence altına almaktır. Bu nedenle, tahsil dairelerinin borçlunun mal ve haklarını kaçırmasını engellemek için hızlı ve gizli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir. İhtiyati haciz kararının uygulanmasında, tahsil dairesi ve kararı verecek makamın hem alacaklı kamu idaresinin hem de borçlunun haklarını koruyacak şekilde hassas davranması gerekmektedir.
6183 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre, borçlu veya üçüncü kişiler, haczedilen malların değerini depo ederek veya müteselsil kefil göstererek, malların kendilerinde bırakılmasını talep edebilirler. Tahsil dairesi bu talebi kabul etmekte takdir yetkisine sahiptir.
Borçlu, herhangi bir süre sınırı olmaksızın kamu borcuna yetecek miktarda teminat göstererek ihtiyati haczi kaldırabilir. Ancak, henüz tahakkuk etmemiş veya vadesi gelmemiş bir kamu borcu için ihtiyati haczin uygulanması, borçlunun teminat gösterme zorunluluğu nedeniyle önemli sorunlar yaratabilir.
Tahsil dairesi, ihtiyati haciz uyguladığı mallar üzerinde rehin veya başka bir ayni hakka sahip değildir. Kamu alacağı tahsil edilebilir hale geldiğinde, haczedilen malların satışını gerçekleştirebilir. Ayrıca, ihtiyati haciz uygulaması, vadesinde ödenmeyen kamu alacağına gecikme zammı uygulanmasını engellemez.
İhtiyati Haciz Kararı Kimler Hakkında Uygulanabilir?
İhtiyati haciz, kamu borçluları üzerinde uygulanır. 6183 sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca, kamu alacağını ödemekle yükümlü olan gerçek kişiler, tüzel kişiler, bu kişilerin kanuni temsilcileri, mirasçıları, vergi mükellefleri ve sorumluları, kefiller ve yabancı kişi ve kurumların temsilcileri, ihtiyati haczin muhatabı olabilir. Her kamu borçlusu için ihtiyati haciz kararı ayrıca alınmalıdır. Örneğin, bir şirket için alınan ihtiyati haciz kararı, doğrudan şirketin ortakları üzerinde uygulanamaz; aynı şekilde bir ortak için alınan karar, diğer ortakların mallarına yönelik bir haciz işlemi başlatmaz.
Ortaklar veya kanuni temsilciler hakkında kamu borcu nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınabilmesi, bu kişilerin kamu alacağının tahsili için hukuki takibinin mümkün olması şartına bağlıdır. Örneğin, limited şirket ortakları kanuni temsilci olmasalar dahi, 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi gereği şirkete koydukları sermaye oranında şirketin kamu borçlarından sorumlu tutulurlar. Bu nedenle, belirli şartlar altında, limited şirketin borçları nedeniyle ortak adına ihtiyati haciz kararı verilebilir. Ancak, bu kararın doğrudan ilgili ortak veya kanuni temsilci adına alınması gerekir; şirket adına alınan ihtiyati haciz kararı, ortak veya kanuni temsilci üzerinde geçerli olmaz.
İHTİYATİ HACİZ İŞLEMİNE KARŞI BAŞVURU YOLLARI
Üst Makamlara Başvuru
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nun 11. maddesi, idari işlemlerin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması amacıyla dava açmadan önce üst makama, ya da üst makamın olmadığı durumlarda işlemi gerçekleştiren makama başvurma hakkı tanır. Bu başvuru, dava açma süresini durdurur, ancak bunun için başvurunun yasal süre içinde yapılmış olması gerekmektedir. Eğer idare, başvuruyu otuz gün içinde yanıtlamazsa, talep reddedilmiş sayılır. Bu durumda, dava açma süresi yeniden başlar ve başvuru öncesinde geçen süre de hesaba katılır.
İhtiyati haciz kararına itiraz etmek isteyenler, dava yoluna başvurmadan önce, İYUK’un 11. maddesi gereğince, ihtiyati haciz işleminin geri alınması veya kaldırılması için idari makamlara başvurabilirler. Bu başvurunun dava açma süresini durdurabilmesi için, ihtiyati haciz kararına karşı yasal süre içinde yapılması ve başvurunun üst makama ya da üst makam yoksa kararı alan makama yapılması gerekmektedir.
İhtiyati Haciz Kararına Dava Açılması
İhtiyati haciz kararlarına karşı, uygulama tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili idari yargı yerinde iptal davası açılabilir. 2576 sayılı Kanunun vergi mahkemelerinin görevlerini düzenleyen 6. maddesi, ihtiyati haciz kararlarının vergi mahkemelerinde dava konusu edileceğini belirtmektedir. Dolayısıyla, yetkili yargı yeri alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yer vergi mahkemesidir.
Dava açma süresi 15 gündür. Bu süre, haciz uygulamasının borçlu huzurunda mı yoksa gıyabında mı yapıldığına göre değişir. Borçlunun huzurunda yapılan hacizlerde dava açma süresi, uygulama tarihinden itibaren başlarken; borçlunun gıyabında yapılan hacizlerde, dava açma süresi haczin kamu borçlusuna tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
İptal davası, idari dava türüdür ve davanın konusu ihtiyati haciz kararıdır. İhtiyati haciz kararının uygulanmasıyla ilgili işlemler, idari davaya konu edilemez. İdari yargı yerinde açılan iptal davası, ihtiyati haciz kararının hukuka uygunluk denetimini içerir ve bu denetim, kararın sadece sebep unsuru ile sınırlı değildir. İdari işlemler, yetki, şekil, sebep, konu ve amaç olmak üzere beş unsurdan oluşur ve iptal davası bu unsurlar bakımından hukuka uygunluk denetimini gerçekleştirir. Danıştay’ın uygulamaları da bu anlayışı desteklemektedir.
Teminat Karşılığında İhtiyati Haczin Kaldırılması Talebi
İhtiyati haciz kararı uygulandıktan sonra, kamu borçlusu, teminat göstererek bu haczin kaldırılmasını talep edebilir. Teminat, 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde belirtilen menkul mallar dışındaki varlıkları kapsar. Kanunun 10/5. bendinde sadece haczedilen menkul mallar teminat olarak kabul edilmiştir, ancak 16. maddesi, menkul malları ihtiyati haczin kaldırılmasında kapsam dışı tutar. Kanun tasarısının gerekçesinde, menkul malların ihtiyati haczin kaldırılmasında teminat olarak kabul edilmemesi, bu malların sürekli korunması ve uzun süre boyunca vergi dairelerinin bu eşyayı kabul etmeleri konusunda yaşanabilecek zorluklar nedeniyle belirlenmiştir.
Teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talebinin yetkili makam tarafından açık ya da kapalı olarak reddedilmesi, idari davaya konu olabilecek bir kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemdir. Bu durumda, ilgililer, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasına göre, genel dava açma süresi olan otuz gün içinde görevli ve yetkili idari yargı yerine başvurarak dava açabilirler.
Sonuç
İhtiyati haciz işlemiyle ilgili başvuru yolları, kamu borçlularının haklarını koruma açısından önemlidir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesi, idari işlemlerin geri alınması veya değiştirilmesi için üst makama başvuru hakkı tanır. Bu başvuru, dava açma süresini durdurur ve idare yanıt vermezse, talep reddedilmiş sayılır. İhtiyati haciz kararına karşı itirazda bulunmak isteyenler, yasal süre içinde üst makama başvurabilirler.
Ayrıca, ihtiyati haciz kararına itiraz için 15 gün içinde vergi mahkemesinde iptal davası açılabilir. İptal davası, kararın hukuka uygunluğunu denetler ve dava süresi, haczin borçluya tebliğ edilmesinden itibaren işlemeye başlar. Teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talebi de mümkündür ve yetkili makam tarafından reddedilmesi durumunda, ilgililer otuz gün içinde idari yargıya başvurabilirler.









