İçerik Başlıkları
Danıştay Kararı: Kat Karşılığı Alınan Taşınmazların Satışında Vergilendirme
Özet: Arsa karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edinilen bağımsız bölümlerin kısım kısım satılması ticari kazanç oluşturmaz.
T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
EsasNo : 2023/652
KararNo : 2024/872
TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Defterdarlığı – … – (E-Tebligat) (… Vergi Dairesi Müdürlüğü) VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … VEKİLİ: Av. …
İSTEMİNKONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … E:2022/3023, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edinilen bağımsız bölümlerin satışından ticari kazanç elde edildiği ve bu kazancın beyan dışı bırakıldığından bahisle sevk edildiği takdir komisyonunca takdir edilen matrahlar üzerinden 2012 yılının Ocak, Ağustos ila Kasım ve 2013 yılının Ekim ila Aralık dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin .. tarih ve E:.., K:… sayılı kararı:
2012 yılının Ağustos ila Kasım ve 2013 yılının Ekim ila Aralık dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden yapılan inceleme:
Davacının arsaları üzerine inşaat yapılması sonucunda edinilen bağımsız bölümlerin 2012 ve 2013 yıllarında satılmasından elde edilen kazancın ticari kazanç kapsamında değerlendirilebilmesi için bu işin şahsi ihtiyaç dışında ticari organizasyon çerçevesinde yapılıp yapılmadığı, ticari organizasyonun açıkça belli olmadığı hallerde ise alım-satımda devamlılık unsurunun oluşup oluşmadığı hususlarının olayın kendine özgü özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekmektedir.
Maliki olduğu arsalara inşaat yapılması sonucunda edindiği bağımsız bölümleri zaman içinde satan davacının elde ettiği gelirin büyüklüğünün, hukuken bu faaliyetin ticari olarak nitelendirilmesi için yeterli bir sebep oluşturmadığı açıktır. Öte yandan, davacının arsası üzerine tek bir daire inşa edilip satılsaydı, bunun satışından elde edilen gelir nasıl ki ticari kazanç olarak nitelendirilemeyecekse, birden çok taşınmazın satışının da ortada ticari organizasyonun varlığına dair hiçbir işaret yokken ticari olarak nitelendirilmemesi gerekir. Ayrıca, söz konusu bağımsız bölümlerin bir defada blok halinde satılması veya yıl içinde birer birer satılması, elde edilen gelirin niteliğinin saptanmasında bir fark oluşturmayacaktır. Zira ticari bir organizasyonun devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Ortada ticari bir organizasyon olmaksızın satış işleminin bir defada yapılması ile dönem dönem veya kısım kısım yapılması arasında, elde edilen gelirin ticari kazanç olup olmaması bakımından bir fark bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmeleri uyarınca edindiği bağımsız bölümlerin 2012 ve 2013 yıllarında satışından elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesinde hukuken olanak bulunmadığından, değinilen cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
2012 yılının Ocak dönemi için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ile verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden yapılan inceleme:
Anılan dönemde herhangi bir gayrimenkul satışı bulunmayan davacının bu döneme ilişkin vergilendirmeye tabi hangi iş ve işlemlerinin olduğu hususu davalı idarece ortaya konulamadığından, değinilen cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Karar sonucu:
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu vergi ve cezaları kaldırmıştır.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesi istinaf istemine konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 06/10/2022 tarih ve E:2019/6118, K:2022/3606 sayılı kararı:
Davacının 2012 yılında sattığı gayrimenkuller … Ada, … Parsel’de, 2013 yılında sattığı gayrimenkuller ise … Ada, … Parsel’de tapuya kayıtlı bağımsız bölümlerden oluşmaktadır. … Ada … Parsel’de kayıtlı arsanın maliki ve davacının abisi olan … ile … Ada … Parsel’de kayıtlı arsanın maliki olan davacı, 26/09/2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsalarını daire karşılığında müteahhide devretmiştir. Sözleşme uyarınca iki adet bağımsız bölüm müştereken davacı ve abisine, bir adet bağımsız bölüm de davacıya bırakılmıştır. Daha sonra söz konusu arsalar birleştirilerek … Ada, … Parsel numarasında tapuya kaydedilmiştir. Davacı, kendisine kalan bağımsız bölümleri 2013 yılında abisine arsa karşılığı devretmiştir. Ancak tapudaki devirler abisinin oğullarına yapılmıştır.
Yine, davacı 23/12/2011 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca … Ada, … Parsel’de kayıtlı arsasını daire karşılığında müteahhide devretmiştir. Sözleşme uyarınca iki adet bağımsız bölüm ve eklentileri davacıya bırakılmıştır. Davacı kendisine kalan bağımsız bölümleri 2012 yılında satmıştır. Söz konusu bağımsız bölümler dışında davacının 2012 yılının Ocak döneminde sattığı herhangi bir gayrimenkul bulunmamaktadır.
Vergi Dava Dairesi kararının, 2012 yılının Ocak, Ağustos ila Kasım dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin hüküm fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Söz konusu cezalı tarhiyatların matrahı yönünden bağlı olduğu 2012 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatının kaldırılması yolundaki … Vergi Mahkemesinin .. tarih ve E:.., K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf istemi, … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
Bu itibarla, Vergi Dava Dairesi kararının değinilen hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Vergi Dava Dairesi kararının, 2013 yılının Ekim ila Aralık dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin hüküm fıkrası yönünden yapılan inceleme:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde bu faaliyetlerin doğası gereği, gayrimenkullerin bir ticari işletmeye özgülenmesinin aranmadığı, vergilendirmenin devamlılık koşuluna bağlandığı sonucuna varılmıştır.
Arsa üzerinde birden çok bağımsız bölümden oluşan yapı yapılması, arsanın vasfını değiştirmekte ve üzerindeki mülkiyet hakkının paylara bölünerek birbirinden bağımsız hale gelen bu payların ayrı ayrı elden çıkarılmasına olanak sağlamaktadır. Tapuda ayrı bağımsız bölümler olarak tescil edilmiş her taşınmaz satışı, ayrı ve bağımsız işlem olup aynı takvim yılında birden fazla bağımsız bölüm satılması sürekliliğin göstergesidir.
Öte yandan gerçek kişilere ait servetin, vergilendirilmiş veya vergilendirilmesi gerekmeyen kazanımlarla oluşan değerler bütünü olduğu ve 193 sayılı Kanun’un konusunu oluşturan gelirin, esasen ve çoklukla bu değerlerle girişilen ekonomik faaliyetlerden oluştuğu açıktır. Bu nedenle, diğer yıllar da dikkate alındığında çok sayıda gayrimenkul satışı yapan davacının elde ettiği gelir yönünden devamlılık koşulunun gerçekleştiği olayda kazancın ticari nitelik taşıdığının kabulü gerektiğinden, Vergi Dava Dairesi kararının aksi yöndeki değinilen hüküm fıkrasının, tarh matrahının hukuka uygunluğu yönünden yapılacak inceleme sonucuna göre yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
Karar sonucu:
Daire bu gerekçeyle Vergi Dava Dairesi kararının, 2013 yılının Ekim ila Aralık dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; diğer hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemini reddetmiştir. Yargısal yetki alanının yeniden belirlenmesi nedeniyle dosyanın gönderildiği … Bölge İdare Mahkemesi
… Vergi Dava Dairesinin .. tarih ve E:.., K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin .. tarih ve E:.., K:…sayılı kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının gayrimenkul alım satımlarının devamlılık arz ettiği, dolayısıyla söz konusu işlemlerin ticari nitelik taşıdığı, bu işlemler kapsamında elde edilen gelirin ticari kazanç hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1-Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2-… Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin .. tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
02/10/2024 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X – KARŞI OY :
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.