İçerik Başlıkları
Borca Batık Haldeki Şirketlerde İflas İstememe Suçu
İcra İflas Kanunu’nın 5358 sayılı Kanunla değişik 345/a maddesinde, şirket mevcudunun borçları karşılayamamasının idare ve temsile yetkili olanlar tarafından yargı merciine bildirilmemesi suç olarak düzenlenmiştir. Kanundaki yer alan “Sermaye şirketlerinin iflasını istemek mecburiyetinde olanların cezası” başlıklı maddede; “İdare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler veya tasfiye memurları, 179. maddeye göre şirketin mevcudunun borçlarını karşılamadığını bildirerek şirketin iflasını istemezlerse, alacaklılardan birinin şikâyeti üzerine, on günden üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu suç ve ceza aşağıda incelenmiştir.
İflas İstememe Suçunun Konusu
Suçun konusu, şirketlerin borçlarının aktif değerinden fazla olmasına rağmen iflas talebinde bulunmamalarıdır. Korunan hukuki değerler, ticari hayatın güvenilirliği ve alacaklıların malvarlığına ait alacak haklarının korunmasıdır. Zira bildirimin zamanında yapılmaması, alacaklıların haklarını zarara uğratabilir. Bu durum ceza hukuku terminolojisinde “zarar suçu” değil, “tehlike suçu” olarak adlandırılır. Kanun koyucu, suçun oluşması için alacaklıların fiilen zarara uğramasını değil, sadece bildirimin zamanında yapılmasını veya kusurlu olarak geciktirilmesini yeterli görmüştür.
İflas İstememe Suçu Maddi Unsuru
Suçun meydana gelmesi için ilk şart, sermaye şirketlerinin borçlarının aktif değerinden yüksek olmasıdır. Diğer bir şart ise söz konusu şirketlerin idari ve temsil yetkisi verilmiş görevlilerinin veya tasfiye memurlarının bu durumu mahkemeye bildirmemeleridir.
Bu konuyla ilgili olarak, İcra ve İflas Kanunu’nun 345/a maddesine atıfta bulunulan aynı Kanun’un 179. maddesinde, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borçlu olduğu durumda, idare ve temsil yetkilileri veya şirket/kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından mahkemece tespit edilirse, önceden takibe gerek olmaksızın iflas kararı verileceği belirtilmiştir. Ancak Türk Ticaret Kanunu’nun 377. ve 634. maddeleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 63. maddesi hükümleri saklı tutulmuştur.
Sermaye şirketlerinin borçlu durumunda, Türk Ticaret Kanunu’nun 6102 sayılı 376/3. maddesinin üçüncü fıkrasında, Şirketin borçlu durumda olduğuna dair şüpheler varsa, yönetim kurulu, işletmenin devamlılığı esasına ve muhtemel satış fiyatlarına göre bir ara bilanço hazırlayacağı belirtilmiştir. Bu bilançodan, aktiflerin şirket alacaklarını karşılamaya yetmediği anlaşılırsa, yönetim kurulu durumu asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını talep edecektir.
Borçlu durumu, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması durumudur. Bu durumu belirleyen işaretler, yıllık bilançodan, aylık, üç aylık veya altı aylık hesap durumlarından, varsa denetçinin, erken teşhis komitesinin raporlarından ve/veya yönetim organının belirlemelerinden kaynaklanabilir. Bu tür işaretler mevcutsa, yönetim organı hem işletmenin devamı esasına hem de aktiflerin olası satış değerlerine göre bir ara bilanço düzenler. Olası satış değerlerine göre yapılan bilanço, şirketin iflasının talep edilip edilmemesine dair yönetim organının kararını ortaya koyar.
Sonuç olarak, şirketlerin iflasını talep etme suçunun meydana gelmesi için, şirketin borçları ile aktifleri arasında negatif bir denge olmalıdır. Eğer ara bilançoda şirketin borçlu durumda olduğu belirlenirse, yöneticilerin takdir hakkı kalmaz; her durumda asliye ticaret mahkemesine başvurmak zorundadırlar. Şirketin durumunu başka önlemlerle düzeltmek mümkün olsa bile, yine de mahkemeye başvurulmalıdır. Asliye ticaret mahkemesine başvuru, aynı zamanda şirket yöneticilerini cezai sorumluluktan kurtarır. Bununla birlikte, şirketlerin iflası önlemek için İİK’nın 285 ve devamı maddelerine göre konkordato talep etmeleri de mümkündür.
Yargıtay’ın birçok kararında vurgulandığı gibi, öncelikle şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenmesi gerekmektedir. Bunu takiben, şirket aktiflerinin borçları karşılayıp karşılamadığı ve şikayetin yapıldığı tarih itibariyle iflas talebinin yasal koşulları olup olmadığı konusunda, borçlu şirkete ait ticari defter, bilanço, banka kayıtları, borçlu şirket hakkındaki tüm kesinleşmiş icra takip dosyalarındaki borç miktarları ve diğer kayıtlar üzerinde karşılaştırmalı bir bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bu şekilde, şirketin iflasının talep edilip edilmediği konusunda şartların oluşup oluşmadığı belirlenmeli ve buna göre sanık veya sanıkların hukuki durumları ortaya konmalıdır.
İflas İstememe Suçu Manevi Unsuru
Şirketin iflasını istememek suçunun manevi unsuru, sermaye şirketi yetkililerinin bilinçli bir şekilde ve isteyerek, şirketin aktiflerinin borçlarını ödemeye yetmediğini bildirmemeleri ve bu şekilde alacaklıları zarara uğratmalarıdır. Bu suçun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir ve özel kast aranmamaktadır.
İflas İstememe Suçunun Faili
Suçun faili, anonim ve limited şirketlerin idare ve temsil ile görevlendirilmiş yetkilileri veya tasfiye memurlarıdır. İdare ve temsil ile görevlendirilmiş olanlar; anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise müdür/müdürler kuruludur. Eğer şirket tasfiye halinde ise, bildirimde bulunma görevi tasfiye memurlarına aittir.
Suçun Takibi
Şirketin iflasını istememek suçunun takibi şikayete bağlıdır. Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma başlatabilmek için şirket alacaklılarından birinin şikayetçi olmasını şart koşar; re’sen soruşturma yapılamaz. Şikayet hakkı, yalnızca şirket alacaklılarına tanınmıştır. Öte yandan, İcra ve İflas Kanunu’nun 347. maddesine göre şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır.
İflas İstememe Suçunun Cezası
Şirketin iflasını istememek suçunun cezai yaptırımı, on günden üç aya kadar hapis cezasını içerir. Türk Ceza Kanunu’nun 5237 sayılı 49/2. maddesine göre, bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezası olarak kabul edildiğinden, bu ceza da “kısa süreli hapis cezası” olarak nitelendirilir.
Görevli Mahkeme
Sermaye şirketlerinin iflasını istememe suçunun yargılaması, ceza mahkemeleri yerine icra mahkemelerinde gerçekleştirilir. Yetkili icra mahkemesi ise icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir. İİK’nın 345/a maddesi uyarınca düzenlenen suç için iddianame ile dava açılması gerekmemekte, yargılama icra mahkemesinde, şikayetçi tarafından verilecek dilekçe ile başlar. Duruşmalarda Cumhuriyet Savcısı hazır bulunmaz. İcra mahkemesi, tarafların ifadelerini, delillerini, iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihai kararını beş gün içinde verir ve sonucu Cumhuriyet Savcısı’na bildirir.
Önemli bir not olarak belirtmek gerekir ki, 2016 yılında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklikle, “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ifadesi çıkarılmıştır. Bu nedenle, özel bir etkin pişmanlık hükmü olan İİK’nın 354. maddesi, aynı Kanun’un 345/a maddesinde düzenlenen suç için uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemektedir. Bu durumda, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmenin, uzlaştırmacının girişimiyle tarafların özgür iradeleriyle kısa sürede sonuçlandırılması amaçlayan uzlaşma kurumu, İİK’nın 345/a maddesindeki suç için uygulanabilir.
İflas İstememe Suçu Zamanaşımı
İİK md. 345/a’da öngörülen suçun dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Sermaye şirketinin iflasını istememek suçu için suç tarihi, şirket yönetiminin borçlarının aktifinden fazla olduğunu öğrenme tarihidir.
Sonuç
İflas istememe suçu, sermaye şirketlerinin borçlarının aktif değerini aşmasına rağmen idareciler veya tasfiye memurları tarafından mahkemeye bildirilmemesi durumunda ortaya çıkar. Suçun konusu, şirket borçları ile aktifleri arasındaki dengesizlikken, maddi unsurları şirketin borçlu olması ve yetkililerin bildirimde bulunmamasını içerir. Manevi unsuru ise bilinçli bir şekilde şirketin borçlarını ödememe ve alacaklıları zarara uğratma durumudur. Suçun cezası on günden üç aya kadar hapis cezasını içerir. Görevli mahkeme icra mahkemeleridir ve takip, şikayete dayanır. Suçun zamanaşımı süresi sekiz yıldır. İflas istememe suçu, ticari düzenin sağlıklı işlemesi açısından önemli bir hukuki kavramdır.