İçerik Başlıkları
Şirket Tasfiyesi
Tüzel kişiliklerde, genel kurul kararıyla başlayan ve şirket unvanının ticaret sicilinden çıkarılmasına kadar devam eden bir dizi işlemi içeren tasfiye süreci, çeşitli nedenlerle başlatılabilir. Bu nedenler arasında, bir şirketin işletme konusunun artık sürdürülemez hale gelmesi, belirlenen sürenin sona ermesiyle birlikte fiilen faaliyet göstermemesi, yasal organlarının tamamlanamaması, genel kurul toplantısı yapılamaması gibi çeşitli sebepler yer alabilir. Bu süreç başladıktan sonra temel amaç, şirketin tasfiyesine yönelik işlemlerin gerçekleştirilmesi ve şirket alacaklarının tahsil edilerek borçların ödenmesi suretiyle şirketin iç ve dış ilişkilerinin uygun şekilde sonlandırılmasıdır. Bu süreç, şirketin hissedarları veya ortaklarıyla olan iç ilişkilerini ve dış ilişkilerini kayıtlara uygun bir şekilde sonlandırmayı amaçlar.
Tasfiye Öncesi Hazırlık
Şirket tasfiyesi öncesi yapılacak işlemler, şirketin özelliklerine ve durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bazı durumlarda borç ve alacakların mümkün olduğunca kapatılması gerekebilirken, diğer durumlarda bu işlemlerin tasfiyeye bırakılması daha uygun olabilir. Demirbaşların satılması veya muhafaza edilmesi gereken durumlar olabilir. Ardından, tasfiye giriş bilançosu hazırlanır ve tasfiye memurunun kim olacağına ilişkin karar verilir.
Tüm bu adımlar, şirketin özel koşullarına göre değişiklik gösterebilir. Tasfiye sürecine girmeden önce bir avukattan destek almak, daha sağlıklı sonuçlar elde etmenize yardımcı olabilir.
Şirket Tasfiyesi Nasıl Olur?
Limited şirketin tasfiyesi, tüm hesapların kapatılması ve şirket faaliyetlerinin sonlandırılması sürecini içerir. Bu sürecin başlangıcı, ilgili ticaret sicil müdürlüğüne bildirim yapılmasıyla gerçekleşir. Ancak, şirket tasfiyesi öncesinde bazı hazırlık işlemlerinin yapılması faydalı olabilir.
Tasfiye süreci, bir şirketin faaliyetlerinin sona ermesiyle başlar. Bu sürecin başlangıcı, ticaret siciline yapılan resmi bildirimle gerçekleşir. Ancak, şirket tasfiyesi öncesinde hazırlık işlemleri yapılabilir.
Tasfiye Sürecinin Başlangıcı
Tasfiye sürecinde, tasfiye memurlarının rolü oldukça önemlidir. Tasfiyenin başlamasıyla birlikte, tasfiye memurları şirketin durumunu inceler ve gerektiğinde uzmanlardan yardım alarak şirket varlıklarının değerini belirler. Şirketin malvarlığı ve finansal durumuyla ilgili envanter ve bilanço hazırlanır ve genel kurula sunulur. Genel kurulun onayının ardından, tüm şirket varlıklarına ve kayıtlara tasfiye memurları tarafından el konulur.
Şirket Alacaklılarına Bildirim
Tasfiye memuru, şirketin defterlerini ve yasal diğer belgelerini inceledikten sonra şirketin alacaklılarını tespit eder. Ardından, şirketin alacaklılarına tasfiye sürecine girdiğini ve alacaklarını tasfiye memuruna bildirmeleri gerektiğini içeren taahhütlü mektuplar gönderilir.
Tasfiye memuru tarafından tespit edilen alacaklılara yapılan bildirimin yanı sıra, tasfiye memuru, şirketin tüm alacaklılarını üç ay içinde alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeleri için davet eden genel beyanı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan eder. İlgili duyuru, bir hafta arayla üç kez yayımlanacaktır.
Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan son ilanın ardından, pay sahipleri, tasfiye sürecinin tamamlanmasından önce en az üç ay beklemelidir. Üç aylık bekleme süresi uzatılabilir, ancak kısaltılamaz.
Alacaklılardan cevap gelmemesi durumunda, bilinen alacaklar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenen bir banka hesabına depo edilir. Çekişmeli veya muaccel olmayan borçlar ise noter aracılığıyla depo edilir. Ancak, teminat gösterilen veya varlığın paylaşımıyla ilgili anlaşmalar yapılmışsa, notere depo etmeye gerek kalmaz.
Şirketin İşlemleri ve Borçların Ödenmesi
Tasfiye memurları, şirketin devam eden işlerini tamamlar, ödenmemiş pay bedellerini tahsil eder ve varlıkları paraya çevirir. Şirketin borçları, ilk bilançoya ve davet sonuçlarına göre ödenmelidir. Ancak, her durumda bu işlemlerin yapılması gerekmez ve somut duruma bağlıdır.
Tasfiyenin Devamı ve Sonuçları
Şirket tasfiyesi sürecinde, şirketin tüzel kişiliği devam eder ancak “tasfiye halinde” ibaresi eklenir. Organların yetkileri sınırlı hale gelir ve sadece tasfiye işlemleriyle ilgili işlemleri yapabilirler. Şirketin başlamış ancak bitmemiş hukuki işlemleri tamamlanır, alacaklar toplanır ve borçlar ödenir. Şirket varlıkları ortaklara dağıtılır ve borçlar ödendikten sonra kalan aktifler belirli oranlarda dağıtılır.
Şirket Varlıklarının Satılması
Şirket tasfiyesi sürecinde, şirketin taşınır ve taşınmaz varlıkları tasfiye memurları tarafından pazarlık usulüyle satılabilir. Ancak, büyük miktarda malların toptan satılabilmesi için genel kurulun bu konuda bir karar alması gerekmektedir. Bu karar, genel kurul tarafından oybirliği ile alınmalıdır.
Tasfiye Sonunda Dağıtım
Tasfiye sürecinin tamamlanmasının ardından, şirketin tüm borçları ödendiğinde ve pay sahiplerine ait sermayeler geri ödendiğinde olumlu bir bakiye kalmış olabilir. Bu durumda, tasfiye bakiyesinin dağıtımı gündeme gelecektir. Kanuna göre, bu kalan tasfiye bakiyesi, esas sözleşmede aksi belirtilmedikçe, pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler ve sahip oldukları imtiyaz hakları oranında dağıtılacaktır (TTK md. 543/1). Eğer esas sözleşmede tasfiye payında imtiyaz tanımlayan bir hüküm bulunuyorsa, bu hüküm uygulanacaktır.
Önceki Ticaret Kanunu’nda ise, tasfiye bakiyesinin dağıtımı için farklı bir sıralama öngörülmüştü. Eski kanuna göre, şirket borçları ödendikten sonra kalan varlık, esas sözleşmede farklı bir hüküm yoksa, pay sahipleri arasında ödedikleri sermayelere ve imtiyaz haklarına göre dağıtılacaktı. Bu nedenle, pay bedellerinin ödenmesine öncelik verilmiyordu (6762 sayılı Kanun md. 447). Yeni kanunla birlikte, şirket pay bedelleri ve dış borçlar eşit kabul edilmiş ve borçların ödenmesinden sonra pay bedellerinin geri verilmesi şartı getirilmiştir. Bu nedenle, tasfiye artığı ancak pay bedellerinin geri ödenmesinden sonra dağıtılabilir hale gelmiştir. Bu düzenleme, “kanuna aykırı imtiyazlar oluşturabilecek bir dağıtımın, pay bedelleri iade edilmeden yapılmasının” önüne geçmek amacıyla yapılmıştır.
Tasfiye bakiyesinin dağıtılabilmesi için bir diğer önemli şart da, alacaklılara yapılan üçüncü çağrının bir yıl geçmiş olmasıdır. Ancak, alacaklılar için bir tehlike söz konusu değilse, mahkeme bu süreyi beklemeksizin dağıtıma izin verebilir (TTK md. 543/2).
Dağıtımın nakit mi yoksa malî mi yapılacağı da önemli bir husustur. Kanun, bu konuda kararı esas sözleşmeye ve genel kurul kararlarına bırakmaktadır. Dolayısıyla, esas sözleşme ve genel kurul kararlarında farklı bir hüküm bulunmadıkça, dağıtım nakit olarak gerçekleştirilecektir (TTK md. 543/3).
Şirket Tasfiyesi Sonunda Yapılması Gerekenler
Tasfiye sürecinin başarıyla tamamlanması, tasfiye memurlarının görevlerinin sona erdiği anlamına gelmez. Tam aksine, tasfiye sonucunda şirketin defterleri ve tüm belgeleri, sağlam bir şekilde muhafaza edilmelidir (TTK md. 544). Tasfiye edilen şirkete ait ticari defterler, son kaydın yapıldığı tarihten itibaren on yıl boyunca sulh hukuk mahkemesince korunacaktır. Bu süreçte, envanter, bilanço, yıl sonu veya konsolide finansal tablolar gibi diğer belgeler de aynı süre boyunca saklanacaktır (TTK md. 82).
MAKALE: TASFİYE MEMURLARININ SORUMLULUKLARI
Şirket tasfiye sürecinin son aşaması, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmesidir (TTK md. 355). Tasfiye memurlarının talebi üzerine, şirket unvanı ilgili sicil müdürlüğü tarafından sicilden silinir ve durum ilan edilir (TTK md. 545). Bu adımın tamamlanmasıyla birlikte, şirketin tüzel kişiliği resmen sona erer ve tasfiye süreci kesin olarak sona ermiş olur.
Şirket Tasfiyesi Ne Kadar Sürer
Şirket tasfiyesi süresi, her durumda değişiklik gösterebilir ve genellikle 4-6 ay gibi bir süre gerektirir. Ancak, çeşitli faktörler nedeniyle bu süre uzayabilir veya kısalabilir.
Tasfiye sürecinin uzunluğu, tasfiye memurları ile pay sahipleri arasındaki iletişim ve koordinasyon, şirketin malvarlığının hukuki durumu, borçların durumu gibi birçok faktöre bağlıdır. Tecrübeli bir şirketler hukuku avukatından yardım almak, sürecin daha hızlı ve verimli ilerlemesini sağlayabilir.
Şirket Tasfiyesinde Gerekli Evraklar
Şirketin tasfiyesi için ticaret odalarına yapılan başvurularda gerekli evraklar genellikle şunlardır:
- Oda Sicil Müdürlüğüne hitaben hazırlanmış ve yetkililer tarafından imzalanan dilekçe.
- Noter onaylı ortaklar genel kurulu kararının fotokopisi.
- Tasfiye memurlarının “Tasfiye Halinde” ibaresi ile başlayan şirket unvanı altında düzenlenmiş imza beyannamesi.
- Hazır bulunanlar listesi (Tek ortaklı ise gerek yoktur).
- Gündem (ilanlı genel kurul ise).
- Limited şirket tasfiye işlemlerinde Anonim Şirket hükümleri geçerlidir.
Bu belgeler, şirketin tasfiye sürecinin Oda Sicil Müdürlüğü nezdindeki resmi işlemlerini başlatmak için gereklidir.
Limited şirket tasfiye işlemlerinde anonim şirket hükümleri geçerlidir.
Şirketlerde Ek Tasfiye
Ek tasfiyenin gerçekleşebilmesi için öncelikle tamamlanmış bir tasfiye sürecinin ve şirket unvanının ticaret sicilinden silinmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, eğer bu süreç henüz tamamlanmamışsa, ek tasfiye gerektiren bir durum söz konusu olmayacaktır. Ancak, yasada belirtilen koşullar oluşmuşsa, tasfiyeden dönülmesi uygulamasına başvurulabilir (TTK md. 548).
Yasada ek tasfiyenin zorunlu haller nedeniyle başvurulacak bir uygulama olduğu belirtilmiştir, ancak bu zorunluluk halleri tanımlanmamıştır (TTK md. 547/1). Düzenleme gerekçesinde ise, bu nedenlere bazı somut örnekler verilmiş ve ek tasfiyenin, örneğin şirkete ait bazı varlıkların dağıtımı sırasında dikkate alınmamış olmaları, anlaşmazlık konusu olan ve bu nedenle özel hükümlere tabi tutulan bir borcun çözümlenmesi, şirket malvarlığının dağıtımında ilgili kanunî hükümlere uyulmaması gibi durumlar nedeniyle gerekebileceği vurgulanmıştır.
Yargıtay’ın verdiği kararlara bakıldığında, ek tasfiye nedenlerinin yukarıda belirtilen durumlar dışında, örneğin tasfiyesi tamamlanmış bir şirketin eski çalışanının geçirdiği iş kazası nedeniyle açtığı davanın sonuçlanması veya şirketten alacaklı bir kişinin şirket aleyhine açtığı alacak davasının tasfiye sonrasında kesinleşmesi gibi durumlara dayanabileceği anlaşılmaktadır.
Normal tasfiye sürecinde tasfiye kararı, genel kurul kararı gibi iradi veya iflas, kanuni zorunluluk veya esas sözleşmedeki sebeplerden kaynaklanabilir. Ancak, ek tasfiye kararı mahkeme tarafından verilebilir. Ancak burada mahkeme tarafından re’sen harekete geçilmesi mümkün değildir. Ek tasfiye davası açılabilmek için son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurmalıdır (TTK md. 547/1). Limited şirketlerde müdür veya müdürler, şirketin sona ermesi sırasında ek tasfiye davası açılmasını talep edebilirler. Ancak, ticaret sicil müdürlüklerine bu davayı açma hakkı tanınmamıştır.
Ek tasfiye davasını açabilecek kişilerin sınırlı sayıda olduğu belirtilmiş olup, son tasfiye memurları ve yönetim kurulu üyelerinin adları belirtilmiştir (TTK md. 547/1). Bu ifadeden hareketle, tasfiye sürecine katılmış olmasına rağmen son tasfiye memuru olmayan bir kişinin bu davayı açması mümkün görünmemektedir. Ancak, şirkette herhangi bir dönemde görev yapmış tüm yöneticilerin bu davayı açabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Ancak, bu durumun ek tasfiyenin amacına uygun olmadığı ve uygulamada anlamsız sonuçlar doğurabileceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, ticaret sicil müdürlüğü de ek tasfiye davasında yasal bir taraf olarak kabul edilir.
Ek tasfiye davasında davalıların ismi belirtilmemiştir. Ancak, son tasfiye memurları veya son yönetim kurulu üyelerine karşı açılması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu davada ticaret sicil müdürlüğü de yasal bir taraf olarak kabul edilir.
Ek Tasfiye Davası Nasıl Açılır?
Ek tasfiye davası, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılmalıdır. Mahkeme, ek tasfiye talebinin yerinde olduğuna kanaat getirdiği takdirde, şirketin yeniden tesciline karar verecek ve bu işlemleri yapması için tasfiye memuru atayacaktır (TTK md. 547/2). Mahkeme, ek tasfiye işlemleri için son tasfiye memurunu atayabileceği gibi, böyle bir görevi üstlenmemiş yeni bir veya birkaç kişiyi de belirleyebilir.
Bu nedenle, mahkeme tarafından ek tasfiye kararı verildiği anda, bu işlemleri yürütecek tasfiye memurlarının da belirlenmesi gerekmektedir. Ancak, bu yönün bazen yerel mahkemeler tarafından göz ardı edildiği ve bu tür kararların Yargıtay tarafından kısmen bozulduğu ve yerel mahkemelere bu işlemleri yürütecek tasfiye memurlarını açıkça belirtmedikleri gerekçesiyle geri gönderildiği görülmektedir.
Kanun’daki ifadeden, ek tasfiyeyi yürütecek kimselerin tescil ve ilan ettirileceği belirtilmiştir, ancak düzenlemenin gerekçesinden bu işlemin ek tasfiyeyi yürütecek tasfiye memuru tarafından gerçekleştirileceği anlaşılmaktadır. Ek tasfiyede, şirket yeniden canlandırılsa da bu tescil belirli bir amaca yöneliktir ve sadece ek tasfiyeyi zorunlu kılan ihtiyacın giderilmesine odaklanmalıdır. Yani, ek tasfiye halindeki bir şirket yine tasfiye şirketi olup, şirket organlarının yeniden faaliyet göstermesi veya ticaret yapması mümkün değildir.
Ek tasfiyenin tescili üzerine, şirketin ek tasfiyeye girdiği, tescil edilen unvana “Tasfiye Halinde” ibaresinin eklenmesi, ek tasfiye işlemlerini yürütecek tasfiye memurlarının adı, soyadı, kimlik numarası ve yerleşim yeri, ek tasfiye işlemlerinin yürütüleceği adres gibi bilgiler tescil edilir. Şirket organları, ek tasfiyenin tesciliyle yeniden çalışmaya başlar, ancak bu durumun ayrıca tesciline gerek yoktur.
Sonuç
Yazımızda şirket tasfiyesiyle ilgili önemli detaylara değindik. Sürecin genel hatlarıyla anlatıldığı bu bilgiler, her durumun kendine özgü olduğunu ve detayların somut olaya göre değişebileceğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, sürecin doğru bir şekilde takip edilmesi ve işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için bir avukattan destek almak önemlidir.
Tüzel kişiliği olan şirketlerin tasfiyesi, şirket faaliyetlerinin sona ermesinden önce gerçekleşen bir dizi işlemi içeren bir süreçtir. Bu sürecin nasıl yürütüleceği, kanunda düzenlenmiştir. Ticaret siciline kaydedilerek tüzel kişilik kazanan şirketler, unvanlarının sicilden silinmesiyle tüzel kişiliklerini kaybederler. Bu nedenle, şirketin hukuki kimliğinin sona ermesinden önceki tasfiye aşamasının düzgün bir şekilde yürütülmesi, hem şirket hissedarları hem de şirketle ilişkisi olan üçüncü kişiler için son derece önemlidir.