İçerik Başlıkları
- 1 1- BORÇLAR KANUNU’NUN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU 8 ARALIK 1993 TARİHİNE KADAR OLAN DÖNEM
- 2 2-AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN’UN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU 8 ARALIK 1993 VE 6 TEMMUZ 2004 ARASI DÖNEM
- 3 3-BORÇLAR KANUNU’NUN YENİDEN GEÇERLİ OLDUĞU 6 TEMMUZ 2004 VE 1 EKİM 2008 ARASI DÖNEM
- 4 4- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU’NUN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU 1 EKİM 2008 VE SONRASI DÖNEM
SGK prim borcu zamanaşımı uygulaması, geçerli mevzuata ve sonradan yapılan değişikliklere bağlı olarak dört ayrı dönemde ele alınır.
1- BORÇLAR KANUNU’NUN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU 8 ARALIK 1993 TARİHİNE KADAR OLAN DÖNEM
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesi, 8 Aralık 1993 tarihinde 3917 sayılı Kanunla değiştirilmeden önce, sosyal sigortalar prim alacaklarına ilişkin zamanaşımı konusunda 818 sayılı eski Borçlar Kanunu’nun 125. maddesini öngörüyordu. Eski Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi şu şekildedir: “Bu Kanun’da aksi belirtilmedikçe, her dava on yıllık zamanaşımına tabidir.” Zamanaşımı başlangıcı, alacağın vadesinin geldiği tarihtir, bu da 818 sayılı Kanun’un 128. maddesi uyarınca belirlenir.
2-AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN’UN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU 8 ARALIK 1993 VE 6 TEMMUZ 2004 ARASI DÖNEM
506 sayılı Kanun’un 80. maddesi, 8 Aralık 1993 tarihinde 3917 sayılı Kanunla yapılan yasal değişiklikle, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun zamanında ödenmeyen prim alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini öngörmüştür. 6183 sayılı Kanun’un 102. maddesi ise şu şekildedir: “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ilişkin özel kanunlardaki zamanaşımı hükümleri saklıdır.” Bu hükümle birlikte, 08/12/1993 ile 06/07/2004 arasındaki döneme isabet eden sosyal güvenlik prim alacakları için zamanaşımı süresi beş yıldır ve zamanaşımı süresinin başlangıcı, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılın başlangıcı olarak belirlenmiştir.
3-BORÇLAR KANUNU’NUN YENİDEN GEÇERLİ OLDUĞU 6 TEMMUZ 2004 VE 1 EKİM 2008 ARASI DÖNEM
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesi, 6 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, zamanında ödenmeyen Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un 51 ve 102. maddelerinin artık uygulanmayacağını belirtmiştir. Bu durum, zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 8 Aralık 1993 tarihinden önceki döneme benzer bir şekilde, prim alacakları için Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alacak hakkının, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi tutulmasını sağlamıştır.
4- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU’NUN YÜRÜRLÜKTE OLDUĞU 1 EKİM 2008 VE SONRASI DÖNEM
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘nun 93. maddesinde yapılan düzenlemeyle; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim ve diğer alacaklarının ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiştir. 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde ve aynı hükme paralel bir biçimde düzenlenen 6098 sayılı yeni Borçlar Kanunu‘nun 146. maddesinde de on yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Ancak, Borçlar Kanunu’nda yer alan on yıllık süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanun, zamanaşımının başlangıç aşaması olarak muacceliyet tarihini değil, ödeme dönemini takip eden yılbaşını esas almaktadır.
Bununla birlikte, 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinde, özel durumlardan doğan prim ve diğer alacaklar yönünden zamanaşımının başlangıç tarihleri ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuşsa mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurum’un denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuşsa rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuşsa bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kurum’a intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuşsa bilgi ve belgenin Kurum’a intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak uygulanmaktadır.
SGK Prim Borcu Zamanaşımı İtirazı
Def’i, borçlunun belirli özel hukuki sebeplerle borcunu yerine getirmekten kaçınmasıdır. Bu özel hukuki sebeplerden biri de zamanaşımıdır. Zamanaşımı def’i konusunda ne Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ne de 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun herhangi bir düzenleme yapmadığı belirtilmelidir.
Zamanaşımına uğrayan sgk prim borçları için ödeme emri düzenlenmişse, İş Mahkemesinde dava açılarak ödeme emirlerinin iptal edilmesi talep edilemelidir.
Öte yandan, 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 140. maddesinde, “Zaman aşımı savunması yapılmadığı sürece hakim, zaman aşımını dikkate alamaz.” hükmüyle, zamanaşımı savunması yapılmadığı durumlarda, hakimin zamanaşımını kendiliğinden dikkate alamayacağı öngörülmüştür. Bu nedenle, Sosyal Güvenlik Kurumu, sigorta primlerinin zaman aşımına uğradığına dair kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan işlem yapmaz.
SGK Prim Borcu Zamanaşımı Yargıtay Kararı
T.C. Yargıtay 21.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-1187 Karar:2019-33 Karar Tarihi:14.01.2019
ÖZET: Yapılacak iş; 13.11.2013 tarihli borç tahakkuk listesindeki borçların hangi ödeme emirlerine ait olduğunu tek tek açıklatmak, açıklama sonrası ait olduğu ödeme emirlerine ve tebliğine ilişkin belgeleri getirtmek, listedeki ödeme emirlerini hak düşürücü sürede dava açma ve zamanaşımı yönünden değerlendirmek, hak düşürücü sürede dava açılmayan fakat zamanaşımını kesen işlem yapılmadığından zamanaşımına uğrayan ödeme emirlerini de tespit ederek 13.11.2013 tarihli borç tahakkuk listesi hakkında tüm bu araştırmalar sonucu karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.