İçerik Başlıkları
Tasfiye Memurunun Sorumluluğu
Tasfiye memurunun sorumluluğu, şirketin yönetim ve temsil organı olarak tasfiye işlemleriyle sınırlıdır. Mahkemelerde ve dış ilişkilerde şirketi temsil ederler (TTK m. 539/3). Bu sebeple, tasfiye memurlarının gerçekleştirdiği işlemlerden doğan hak ve borçlar şirketin üzerine geçer ve şirket bu işlemlerden sorumludur. Hatta tasfiye memurlarının tasfiye amacı dışında üçüncü kişilerle gerçekleştirdiği işlemler dahi şirketi bağlar (TTK m. 539/2). Tasfiye memurlarının işlediği haksız fiiller için de geçerlidir.
Özel hukuk alanında sorumluluk, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareketten doğabileceği gibi, Kanun’un genel görevlerine aykırı hareket sonucu da ortaya çıkabilir. Tasfiye memurları, Kanunlar, ana sözleşme, Borçlar Kanunu, Vergi Kanunları ve kendilerine yüklenen görev ve yükümlülüklerden sorumludurlar. Tasfiye memurları, şirketin sonlanmasına kadar yapmış oldukları tüm işlemlerde şirketi temsil ederek sorumluluk kazanırlar.
Tüzel kişinin haksız fiil sorumluluğunun sınırları vardır. İlk sınır, tüzel kişinin hak ehliyetidir. İkinci sınır ise organın, görevi dolayısıyla haksız fiili işlerken görevli olmasıdır. Organın yetkisi iç ilişkide sınırlı olsa bile, dış ilişkilerde bu yetki çerçevesine girebilirse, tüzel kişinin organı haksız fiilden sorumlu olur.
TTK’da sorumlular 553. maddede düzenlenmiştir. Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları sorumlu olan kişilerdir. Anonim şirketler hukukunda sorumluluk tamamen kişisel bir sorumluluktur ve gerektiğinde tüzel kişileri de ilgilendirir. Gerçek kişilerin üye olarak faaliyette bulunduğu organ sorumluluğu tasfiye memuru tasfiye kurulu gibi değildir.
TTK 553. maddesinde ve diğer yükümlülüklerdeki genel sorumluluk rejimine ek olarak TTK’nın 193. maddesinde yeni yapılandırmaya ilişkin işlerin Kanun’a uygun yapılmamasından doğan özel bir sorumluluk davası düzenlenmiştir.
Ayrıca, tasfiye memurlarının işlediği haksız fiiller nedeniyle şirketin dış ilişkilerdeki kusur oranı ve tazminat miktarı belirlenir. Rücu durumunda ise iç ilişkide tazminat hesaplaması için durumun bütün gerekliklerinin değerlendirilmesi gerekir.
Tasfiye memurları, tüzel kişinin iradesini temsil eden organlardır. Tasfiye süresince yaptıkları işlemlerle şirketi bağlarlar ve bu işlemlerden sorumludurlar. Tasfiye memurları, tüzel kişinin organı olarak kabul edilir ve bu nitelikleri TTK’nın ilgili hükümlerinde açıkça belirtilmiştir. Tasfiye süresince tasfiye memurları, şirketi temsil ederler.
TASFİYE MEMURUNUN SORUMLULUĞU NEDENLERİ
1- Tasfiye Memurlarının TTK’dan Kaynaklanan Sorumluluğu
a- Kanun’dan Doğan Yükümlülükler
Tasfiye memurunun sorumluluğu, TTK’nın 546/2. maddesine göre değerlendirilir. TTK’nın 553. maddesi genel olarak şirket organlarının sorumluluğunu düzenler. Bu hükümde, kurucular, yönetim kurulu üyeleri ve tasfiye memurları gibi organlar zikredilir. Bu durumda, tasfiye memurunun sorumluluğu, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin esaslara tabidir. Yönetim kurulu üyelerinin gerçekleştirdiği sözleşme ve işlemlerin kişisel sorumluluğu olmamasına rağmen, bu işlemlerin sonuçları şirkete aittir. Bu durum, yönetim kurulu üyelerinin organ sıfatına sahip olduklarını gösterir (TTK m. 532). Tasfiye memurlarının temsil yetkilerini genişleten veya daraltan kararların TTK’nın m. 539’unda tescil ve ilan edilmesi gerektiği belirtilir. Bu nedenle, tasfiye memurlarının hangi ölçüde temsil ettiği, tescil ettikleri sözleşmenin esaslarına göre belirlenir. Yönetim kurulu üyeleri ve tasfiye memurları arasında farklı hükümler yerine, bu tür ilişkilere ilişkin sorumluluklar tek bir maddeye toplanmış ve bu süreçte müdür terimi yerine daha kapsamlı olan yönetici terimi tercih edilmiştir (TTK 523). Tasfiye memurlarının Kanun’dan doğan yükümlülükleri TTK’nın 532. ve diğer maddelerinde düzenlenmiştir. Bu yükümlülüklerin ihlali sorumluluğa yol açabilir. Ana hatlarıyla, ihlal edilebilecek yükümlülükler belirtilmiştir.
b- Esas Sözleşmeden Doğan Yükümlülükler
Tasfiye memurları, Kanun’da belirlenen yükümlüklerin yanı sıra şirketin esas sözleşmesinde doğan yükümlülükleri de ihlal ettiklerinde, hem şirkete hem de ortaklara ve şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar (TTK m. 643, TTK m. 553/f-1). Tasfiye ile ilgili olarak esas sözleşmeye çeşitli hükümler konulabilir. Tasfiye memurlarının bu yükümlülükleri ihlal etmeleri durumunda sözleşme ihlali nedeniyle sorumlu tutulabilirler.
c- Özen Yükümlüğünden Doğan Yükümlülükler
Tasfiye memurları, şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, pay bedellerinin tahsilatını yapmak, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarını ödemekle yükümlüdürler. Bu işlemleri özenle yapmak zorundadırlar. Basiretli bir iş adamı gibi davranmalı ve şirketin tüm mal ve haklarını korumak için gerekli önlemleri almalıdırlar (TTK m. 542/1). Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda, tasfiye memurların sorumluluğu söz konusu olabilir. Bu kapsamda, tasfiye memurlarının görevlerini tedbirli bir yönetim özeniyle yerine getirmesi ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmesi gereklidir.
Özetle, TTK’dan kaynaklanan tasfiye memurunun sorumluluğu, Kanun’dan doğan yükümlülüklerin ihlali, esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali ve özen yükümlüğüne aykırı davranış olarak özetlenebilir. Bu nedenlerle, tasfiye memurları görevlerini dikkatli bir şekilde yerine getirmeli ve ilgili hükümlere uymalıdırlar. Aksi takdirde, sorumlulukları söz konusu olabilir.
Tasfiye Memurlarının Vergi Yükümlülüğünden Kaynaklanan Sorumlulukları
Türk Ticaret Kanunu’na göre, tüzel kişiliğe sahip şirketlerin feshedilmesi veya tasfiye edilmesi durumunda, şirket varlıklarının, alacaklarının ve borçlarının belirlenmesi, alacakların tahsili, varlıkların nakde çevrilmesi ve yasal düzenlemeler doğrultusunda dağıtılmasını içeren sürece “tasfiye” denir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/1 maddesi, tasfiye işlemlerinin sebeplerinden ziyade sonuçlarıyla ilgilenmektedir. Bu maddeye göre, tasfiyeye giren kurumların vergilendirmesi, hesap dönemi yerine tasfiye dönemine göre yapılır. Tasfiye sonrasında elde edilen kar, kurumlar vergisine tabi tutulur.
a- Vergi Usul Kanunu’nda Sorumluluklar
Vergi ödevlerinin temel prensibi, bu ödevlerin mükellefler tarafından yerine getirilmesidir. Ancak her zaman bu mümkün olmayabilir. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi, tüzel kişilerin ve benzeri tüzel olmayan kuruluşların yükümlü veya sorumlu hallerinde, bu ödevlerin kanuni temsilcileri, idarecileri veya temsilcileri tarafından yerine getirileceğini belirtir. Ayrıca, tasfiye döneminde görev yapan tasfiye memurları, tasfiye süreci boyunca ilgili döneme ait vergi yükümlülüklerinden sorumludur.
b- Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki Sorumluluklar
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 7. fıkrasına göre, tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri, tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için, yasal düzenlemelere uygun olarak alacaklılara ödeme yapamaz veya ortaklara pay dağıtamaz. Aksi takdirde, bu vergilerin asıl tutarıyla birlikte faiz ve vergi cezalarından sorumlu olurlar.
c) Amme Alacak Tahsil Usul Kanunu’nda Sorumluluklar
Amme Alacak Tahsil Usul Kanunu, kamuya ait alacakların takip ve tahsilatına ilişkin düzenlemeler içerir. Kanun’un mükerrer 35. maddesine göre, tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, tasfiye işleminin başladığını üç gün içinde ilgili tahsil dairelerine bildirmek zorundadırlar. Ayrıca, tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, amme alacaklarını ödemeden veya ayırmadan önce tasfiye sonucunda elde edilen varlıkları dağıtamaz veya üzerlerinde tasarrufta bulunamaz. Bu durumda, tahakkuk etmiş ve edecek olan amme alacaklarından tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler sorumlu olacaktır.
İcra ve İflas Kanunu Perspektifinden Sorumluluk
Haksız fiil sorumluluğu: Tasfiye memurları, görevlerini yerine getirirken işledikleri haksız fiillerden dolayı sorumludurlar (TTK m. 539/4). Görevleri sırasında işledikleri haksız fiillerden dolayı şirket sorumludur. Görev dışında kişisel olarak işledikleri haksız fiillerden dolayı bireysel sorumlulukları bulunmaktadır. Organ, görevi yerine getirirken işlediği bir fiilden ziyade sadece kendi kişisel davranışlarından sorumlu tutulabilir, çünkü bu davranış görevle ilişkilendirilmemiştir. Borca batıklık bildirimi, yönetim kurulu ve tasfiye memurları bakımından, kanuni bir yükümlülüğün ifası olup, usul hukuk anlamında bir tespit talebinden ibarettir. İİK madde 345/a hükmünde, sadece borca batıklık bildirimi değil, aynı zamanda iflas talebinden bahsedilmektedir.
Gerek TTK madde 376/3’te gerekse İİK madde 179’da, yönetim kurulu üyeleri ve tasfiye memurlarının Anonim Şirketin borca batıklık durumunu mahkemeye bildirmekle yükümlü olduğunu belirtmiştir. İflas talebinden ise açıkça bahsedilmemiştir. Ancak, borca batık bir durumun mahkemeye bildirilmesi yükümlülüğünün, iflas istemi ile birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Tasfiye memurlarının borç-alacak durumu ve şirket varlıklarının borcu karşılama durumunu tespit etmeden herhangi bir ödeme yapmamaları önemlidir. TTK 542/1–c maddesindeki “derhal” ifadesi, özellikle şirketin herhangi bir borcunun ödenmesinden önce yapılması gerektiğini belirtmektedir. Kanun, borca batık durumunda iflas bildiriminin yapılmasını öngörerek, alacaklar arasında eşitliği sağlamayı amaçlamaktadır. Alacaklılar arasında eşitliğin bozulmaması için, borca batık durumunun mahkemeye bildirilmesinden önce ödeme yapma yasağı getirilmiştir.
Tasfiye memurlarının TTK 546/2 maddesine gönderme yapmasıyla, TTK madde 553 uyarınca sorumlulukları gündeme gelecektir. Tasfiyeye giren firmanın borca batık durumda olduğunun anlaşılması halinde, tasfiye memurları, derhal tasfiye işlemlerini durdurarak, mahkemeye bildirme yükümlülüğüne sahiptirler.
SONUÇ
Sermaye şirketleri tasfiyeye geçerken, tasfiye memurları aracılığıyla veya mevcut yönetim kurulu tarafından sürdürüldüğünde, dışarıdan veya üyelerden tasfiye memurlarının atanmasıyla tasfiye işlemi başlatılır. Tasfiye memurları, ilk olarak alacaklıların tasfiye işleminden haberdar edilmesi için üç kez arka arkaya çağrı yaparak göreve başlarlar. Fesih halindeki şirketin mevcut borç ve alacaklarının durumunu tespit ederek, tasfiye halindeki şirketin varlıklarının gerçek durumunu ortaya çıkarırlar. Borca batık bir durum varsa, tasfiye işlemi başlamadan önce mahkemeye müracaat etmek zorundadırlar. Tasfiye memurları, sermaye şirketlerinde bir tüzel kişi organı olarak sorumluluk taşırlar ve şirketin ana sözleşmesi ile kanunlarda kendilerine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Tasfiye memurları, ana sözleşme ve kanunlarda yüklenen sorumlulukları yerine getirmemeleri durumunda doğacak zararlardan sorumludurlar. Ayrıca, tasfiye memurları, tasfiye işlemlerini dikkatli ve özenli bir şekilde tamamlamakla yükümlüdürler, çünkü şirketin tasfiye işlemlerinde güven sorumluluğu zedelenebilir. Tasfiye memurlarının kusur sorumluluklarından doğan yükümlükleri, kusur nispetinde tazmin etmek ve yükümlülüklerini yerine getirmektir.