Vergi Usul Kanunu (VUK Madde 18) – Sürelerin hesaplanması:
Vergi kanunlarında yazılı süreler aşağıdaki şekilde hesaplanır:
- Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter;
- Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter;
- Sonu belli bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter;
- Resmi tatil günleri süreye dahildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde biter.
VUK Madde 18 – Sürelerin hesaplanması ile ilgili Danıştay kararı:
DANIŞTAY
- Daire
Esas Yıl/No: 2000/6519
Karar Yıl/No: 2002/620
Karar tarihi: 14.02.2002
TARHİYATA KARŞI AÇILAN DAVA – İHBARNAMELERİN TEBLİĞ TARİHİ – UZLAŞMA BAŞVURUSU SÜRESİ – EK DAVA AÇMA SÜRESİ İÇİNDE AÇILAN DAVANI SÜRESİNDE OLDUĞU
ÖZET: İhbarnamelerin tebliğ tarihi olan 25.2.1999 gününden itibaren işlemeye başlayan 30 günlük uzlaşma başvurusu süresinin sona erdiği 27.3.1999 tarihinin birbirini izleyen hafta tatili ve resmi tatil günlerine rastladığı; uzlaşma başvurusunun da, resmi tatilin bitimini izleyen ilk iş günü olan 1.4.1999 gününde yapıldığı; bu tarihte yapılan uzlaşma başvurusu süresinde olduğu; uzlaşmanın vaki olmadığına dair 17.5.1999 tarihli tutanağın aynı gün tebliği üzerine de, 15 günlük ek dava açma süresi içinde 1.6.1999 tarihinde dava açıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, uzlaşma başvurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı sebebiyle reddinde isabet görülmemiştir.
(213 S. K. m. 18) (Uzlaşma Yönetmeliği m. 9, 13)
İstemin Özeti: Davacı adına 1994 yılının Ocak-Aralık dönemleri için takdir komisyonu kararına istinaden resen katma değer vergisi salınmasına ve usulsüzlük cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, vergi ve ceza ihbarnamelerinin 25.2.1999 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, 30 günlük başvuru süresi geçirilerek 1.4.1999 tarihinde yapılan uzlaşma talebi dava açma süresini durdurmayacağından, 1.6.1999 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı; diğer taraftan, 30 günlük dava açma süresi içinde uzlaşmaya başvurulmaması nedeniyle, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın tebliğ tarihinden sonra, uzayan 15 günlük dava açma süresinden de yararlanma olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddeden …. Vergi Mahkemesinin 8.7.1999 gün ve E: 1999/251, K: 1999/326 sayılı kararının; ihbarnamelerin tebliğinden itibaren resmi tatil ve bayram tatili dikkate alınarak süresi içerisinde uzlaşma komisyonuna başvurulduğu ve uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın tebliğinden itibaren de süresinde dava açıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi ….’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu 1994 yılının Ocak-Aralık dönemleri için katma değer vergisi salınıp, usulsüzlük cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı süre aşımı yönünden reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Olayda, ihbarnamelerin tebliğ tarihi olan 25.2.1999 gününden itibaren işlemeye başlayan 30 günlük uzlaşma başvurusu süresinin sona erdiği 27.3.1999 tarihinin birbirini izleyen hafta tatili ve resmi tatil günlerine rastladığı; uzlaşma başvurusunun da resmi tatilin bitimini izleyen ilk iş günü olan 1.4.1999 gününde yapıldığı; bu tarihte yapılan uzlaşma başvurusunun süresinde olduğu; uzlaşmanın vaki olmadığına dair 17.5.1999 tarihli tutanağın aynı gün tebliği üzerine de 15 günlük ek dava açma süresi içinde 1.6.1999 tarihinde açılan dava süresinde olduğundan, aksi yöndeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ….’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu; 1994 yılının Ocak-Aralık dönemlerine ait katma değer vergisi ile kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı süre aşımı yönünden reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Uzlaşma Talebi başlıklı Ek 4’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında, uzlaşma talebinin mükellef veya cezaya muhatap olanlar için vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılacağı, aynı Kanunun 18’inci maddesinin 1’inci fıkrasında da, sürenin gün olarak belli edilmesi durumunda, başladığı günün hesaba katılmayacağı, 4’üncü fıkrasında ise, resmi tatil günlerinin süreye dahil olduğu, sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde sürenin, tatili takip eden iş gününün tatil saatinde biteceği hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, vergi ve ceza ihbarnamesinin 25.2.1999 tarihinde tebliği üzerine 1.4.1999 tarihinde uzlaşma komisyonuna başvurulduğu, uzlaşmanın vaki olmadığına dair 17.5.1999 tarihli tutanağın aynı gün tebliğ edilmesi üzerine 1.6.1999 tarihinde kayda geçen dilekçeye dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihten bir gün sonra işlemeye başlayan 30 günlük uzlaşma komisyonuna başvurma süresinin son gününün 27.3.1999 Cumartesi gününe rastlaması ve 31 Mart 1999 tarihine kadar da bayram dolayısıyla resmi tatil olması nedeniyle, sürenin 1.4.1999 tarihine kadar uzaması ve davacı tarafından da 1.4.1999 tarihinde uzlaşma komisyonuna başvurulması karşısında, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın 17.5.1999 tarihinde tebliğinden itibaren 15 günlük ek dava açma süresinin son günü olan 1.6.1999 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, davayı süre aşımı yönünden reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle; mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
3 Şubat 1999 tarih ve 23600 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Uzlaşma Yönetmeliğinin başlıklı 9’uncu maddesinde, uzlaşma talebinin, vergi ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 30 gün içinde yapılmasının şart olduğu; başlıklı 13’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında ise, Uzlaşmanın vaki olmaması halinde, mükellefin, tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya uzlaşmanın vaki olmadığına dair düzenlenen ve kendisine tebliğ olunan tutanağın tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği; bu takdirde dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise, bu müddetin tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak uzayacağı belirtilmiştir.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun başlıklı 18’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, süre gün olarak belli edilmişse başladığı günün hesaba katılmayacağı ve son günün tatil saatinde biteceği; 4’üncü fıkrasında da; resmi tatil günlerinin süreye dahil olduğu, şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biteceği açıklanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; ihbarnamelerin tebliğ tarihi olan 25.2.1999 gününden itibaren işlemeye başlayan 30 günlük uzlaşma başvurusu süresinin sona erdiği 27.3.1999 tarihinin birbirini izleyen hafta tatili ve resmi tatil günlerine rastladığı; uzlaşma başvurusunun da, resmi tatilin bitimini izleyen ilk iş günü olan 1.4.1999 gününde yapıldığı; bu tarihte yapılan uzlaşma başvurusu süresinde olduğu; uzlaşmanın vaki olmadığına dair 17.5.1999 tarihli tutanağın aynı gün tebliği üzerine de, 15 günlük ek dava açma süresi içinde 1.6.1999 tarihinde dava açıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, uzlaşma başvurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı sebebiyle reddinde isabet görülmemiştir.
Sonuç: Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 14.02.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)