0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası

Devlet memurluğundan çıkarma cezası, kamu görevlilerine yönelik uygulanan disiplin cezaları arasında en ağırıdır ve hem maddi hem de manevi açıdan ciddi sonuçlar doğurur. Bu ceza, memurun kamu görevinden tamamen uzaklaştırılmasına ve tekrar memuriyete atanamamasına neden olur.

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasının Hukuki Dayanakları

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na (DMK) göre, memurluktan çıkarma cezası, belirli ihlaller durumunda uygulanabilir. Kanunun 125. maddesi kapsamında, bu cezaya neden olabilecek 12 farklı fiil ve davranış sıralanmıştır. Bu fiillerin bazıları aşağıdaki gibidir:

1. Kamu Düzenini Bozan Eylemlere Katılmak

Memurların ideolojik veya siyasi faaliyetlerle kamu düzeni ve çalışma ortamını bozması yasaklanmıştır. Boykot, grev veya kamu hizmetlerini aksatma gibi eylemler, memurluktan çıkarma cezasına yol açabilir. Bu yasak, memurların tarafsız ve şeffaf bir şekilde kamu hizmeti sunmasını temin etmek amacıyla getirilmiştir.

2. Yasaklanmış Yayınların Hazırlanması ve Dağıtılması

Siyasi veya ideolojik amaca hizmet eden yayınların basımı, çoğaltılması ya da dağıtılması durumunda memurluktan çıkarma cezası uygulanabilir. Ancak bu durumda memurun, fiili kamu görevini kullanarak gerçekleştirip gerçekleştirmediği dikkatle incelenmelidir. Zira Anayasa, düşünce ve ifade özgürlüğünü koruma altına almıştır.

3. Siyasi Partiye Üyelik

657 sayılı Kanun’un ilgili maddesine göre, devlet memurlarının herhangi bir siyasi partiye üye olması kesinlikle yasaktır. Anayasa’nın 68. maddesi de bu yasağı desteklemektedir. Bu nedenle, siyasi partilere üyelik, memuriyetle bağdaşmayan bir davranış olarak kabul edilir ve çıkarma cezasına neden olabilir.

4. Özürsüz Olarak Uzun Süreli Devamsızlık

Bir memurun, geçerli bir mazereti olmaksızın bir yıl içerisinde toplam 20 gün göreve gelmemesi durumunda memuriyetten çıkarma cezası uygulanabilir. Bu süre, aralıksız olmak zorunda değildir. Ancak, ilgili kısımda dikkat edilmesi gereken bir nokta, 20 gün dolmadan memura ihtar ya da düzeltme fırsatının tanınmasıdır.

5. Gizli Bilgilerin Açıklanması

657 sayılı Kanun’un 31. maddesi, kamu hizmetiyle ilgili gizli bilgilerin memurlar tarafından herhangi bir şekilde ifşa edilmesini yasaklamaktadır. Bu yasak, memurun görevinden ayrılmış olması durumunda dahi geçerlidir. Gizli bilgilerin açıklanması, sadece disiplin cezasıyla değil, aynı zamanda cezai yaptırımlarla da sonuçlanabilir.

6. Yüz Kızartıcı Suçların İşlenmesi

Yüz kızartıcı suçları işleyen memurlar, memuriyet vakarına aykırı davrandığı için bu cezaya çarptırılabilir. Bu tür suçların kapsamı, ilgili kanunlar ve genel ahlak kuralları çerçevesinde değerlendirilir.

7. Terör Örgütleriyle İşbirliği

Terör örgütleriyle eylem birliği içinde olmak, bu örgütlere yardım etmek ya da propaganda yapmak, memuriyetten çıkarılmayı gerektiren en ciddi fiiller arasındadır.

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasında Savunma Hakkı 

  1. Savunma Hakkı: Anayasa ve Devlet Memurları Kanunu, savunma hakkı tanınmadan hiçbir memura disiplin cezası verilemeyeceğini belirtir. Savunma hakkı olmadan verilen çıkarma cezası hukuka aykırıdır.
  2. Savunma Süresi: Memura savunma hazırlaması için en az 7 gün süre tanınmalıdır. Dosyanın kapsamı ve cezanın ağırlığı dikkate alınarak yeterli süre verilmelidir. Yetersiz süre, savunma hakkının ihlali anlamına gelir.
  3. Savunma Hakkının Kapsamı: Memur, soruşturma evrakını inceleyebilir, tanık dinletebilir ve disiplin kurulunda sözlü veya yazılı savunma yapabilir. Bu haklar, özellikle memurluktan çıkarma gibi ağır cezalarda büyük önem taşır.
  4. Savunma Hakkından Vazgeçme: Memur, belirtilen sürede savunma yapmazsa savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. Ancak, sürenin usulüne uygun tebliğ edilmemesi veya memurun haklı mazeretlerinin dikkate alınmaması durumunda bu geçerli değildir.
  5. Hukuki Yardım: Memurluktan çıkarma cezası gibi ciddi durumlarda, savunma hakkının etkin kullanılması ve hukuka uygun bir süreç için profesyonel hukuki destek alınması önemlidir.

idare hukuku

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası Ne Zamana Kadar Verilebilir?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, memurluktan çıkarma cezasıyla ilgili iki tür süre öngörmüştür: karar süresi ve zamanaşımı süreleri. Bu sürelere uyulup uyulmadığı, idari yargı organları tarafından kendiliğinden (resen) incelenmelidir. Ancak, bu durumun özellikle dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi önem taşır.

Karar Süresi

Memurluktan çıkarma cezası sürecinde, disiplin amirleri tarafından yürütülen soruşturma dosyası, memurun bağlı olduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna sunulduğu tarihten itibaren en geç altı ay içinde karara bağlanmalıdır. Eğer dosya yüksek disiplin kuruluna iletildikten sonra altı aylık süre geçmişse, memurluktan çıkarma cezası verilmesi hukuken mümkün değildir. Altı aylık sürenin aşılması durumunda verilen çıkarma kararları hukuka aykırı kabul edilir ve iptal edilmesi gerekir.

Zamanaşımı Süreleri

Kanun, memurluktan çıkarma cezası için iki aşamalı bir zamanaşımı süresi öngörmektedir:

  1. Disiplin kovuşturmasının başlatılması: Memurluktan çıkarma cezasını gerektiren fiil veya durumun idare tarafından öğrenildiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde disiplin kovuşturması başlatılmalıdır.
  2. Cezanın verilmesi: Fiilin işlendiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde memurluktan çıkarma cezası verilmelidir.

Bu sürelere uyulmaması durumunda, ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Örneğin, idare, memurun çıkarma cezasını gerektiren bir fiil işlediğini öğrendikten sonra altı ay içinde kovuşturma başlatmalı ve fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde cezayı kesinleştirmelidir. Aksi takdirde, disiplin kovuşturması başlatılamaz veya çıkarma cezası verilemez.

Eğer idare, altı aylık süre dolduktan sonra kovuşturma başlatır veya iki yıllık süre geçtikten sonra çıkarma cezası verirse, bu kararlar hukuka aykırı sayılır ve iptal edilmesi gerekir.

Memuriyetten Çıkarma Kararını Kimler Verir?

Devlet Memurları Kanunu, memuriyetten çıkarma kararını kimin vereceğini açıkça belirlemiştir. Kanunun “Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar” başlıklı 126. maddesine göre:

“Devlet memurluğundan çıkarma cezası, amirlerin talebi doğrultusunda, memurun bağlı olduğu kurumun yüksek disiplin kurulu tarafından verilir. Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulu, farklı bir ceza belirleme yetkisine sahip değildir; sadece önerilen cezayı onaylar veya reddeder. Cezanın reddedilmesi durumunda, atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası verme yetkisine sahiptir.”

Bu hüküm çerçevesinde, devlet memurluğundan çıkarma kararı, amirin talebi üzerine ilgili kurumun yüksek disiplin kurulu tarafından alınır. Disiplin kurulu, farklı bir ceza uygulama yetkisi olmaksızın, sadece önerilen cezayı kabul eder veya reddeder. Eğer çıkarma cezası onaylanmazsa, yetkili amirler 15 gün içinde farklı bir disiplin cezası verebilir.

Ceza Kovuşturması ile Disiplin Kovuşturmasının Bir Arada Yürütülmesi

  1. Aynı Fiil İçin İki Süreç: Memurluktan çıkarma cezasını gerektiren bir fiil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunlarda suç olarak tanımlanmış olabilir. Bu durumda, memur hakkında hem disiplin soruşturması hem de ceza soruşturması başlatılabilir.
  2. Bağımsız Süreçler: Kanun, ceza ve disiplin kovuşturmalarını birbirinden bağımsız olarak ele alır. Ceza soruşturmasının başlaması, disiplin soruşturmasını geciktirmez. Aynı şekilde, ceza mahkemesinde beraat veya takipsizlik kararı verilse bile, disiplin cezası uygulanabilir
  3. Disiplin Cezasının Uygulanması: Memurun ceza hukuku kapsamında mahkûm olması veya olmaması, disiplin cezasının uygulanmasına engel değildir. Disiplin cezası, idare hukuku kurallarına göre ayrıca değerlendirilir.
  4. Bilgi Paylaşımı: Ceza soruşturması sonuçları, memurun bağlı olduğu bakanlık, kurum veya kuruluşa bildirilir. Bu bilgiler, disiplin sürecinde de kullanılabilir.
  5. Etkileşim ve Sonuçlar: Her ne kadar iki süreç bağımsız olsa da, birbirlerini etkileyebilir. Örneğin, bir memurun suçsuz olduğu yargı kararıyla sabitse, aynı fiilden dolayı memurluktan çıkarma cezası verilemez.

Memurluktan Çıkarma Cezasının İptali ve Göreve İade Davası

Devlet memurluğundan çıkarma cezasına karşı, ilgili memur idari yargıya başvurarak iptal davası açabilir. Bu süreçte, kanunda belirli bir itiraz başvuru yöntemi öngörülmemiştir. Memur, çıkarma cezasının kendisine yazılı olarak tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde dava açma hakkına sahiptir. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden alınmaları gibi durumlarda yetkili mahkeme, memurun en son görev yaptığı yerdeki idare mahkemesidir.

danıştay kararı

Sık Sorulan Sorular

HAGB Devlet Memurluğuna Engel mi?

DANIŞTAY ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/5726
Karar No : 2024/1625

“Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, esas itibarıyla bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur: İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan; ancak, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan, bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü; ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
Anayasa Mahkemesinin, 13/06/2013 tarih ve Başvuru No:2012/665 sayılı kararında da; masumiyet karinesinin kural olarak, hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkumiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilke olduğu kabul edilmekle birlikte, ceza davasının herhangi bir nedenle düştüğü, belirli bir süre sonra şarta bağlı olarak düşeceği veya sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmaksızın davanın ertelendiği durumlarda kişi hakkında masumiyet karinesinin devam ettiğini kabul etmek gerekeceği, çünkü bu tür durumlarda ortada henüz verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığı, bu çerçevede, ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkumiyet kararına dayanılmasının masumiyet karinesi ile çelişeceği açıkça ifade edilmiştir.
Bu itibarla; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, ceza mahkemesince verilebilecek hükümlerin sınırlı olarak sayıldığı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde yer almadığından, hüküm niteliği taşımamaktadır. Davanın esasını çözen bir hüküm niteliğinde olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, lehe veya aleyhe bir sonuç da doğurmamaktadır. Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/05/2011 tarih ve E:2011/4-61, K:2011/79 sayılı kararıyla da açıkça ortaya konulmuştur.

Yukarıda da vurgulandığı üzere; ”zimmet (ihtilaslı) suçu nedeniyle davacı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, bu aşamada lehe veya aleyhe hukuki bir sonuç doğurmayacağı, bir başka ifadeyle davacının, 2489 sayılı Kefalet Kanunu’nun 6. maddesinde yer alan “… suçları muhakeme ile sabit olduğu” şartını henüz kaybettiğinden bahsedilemeyeceği açıktır.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Disiplin Soruşturmasında Ceza Davasının Sonucu Beklenir mi?

T.C. Danıştay 12.DAİRE

Esas:2021-8011 Karar:2024-3031 Karar Tarihi:13.06.2024

“Ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen beraat kararının, disiplin cezası bakımından da sadece aynı suç nev’i bakımından bağlayıcı olacağı; bir başka ifadeyle, ceza yargılamasının (beraat kararının) konusunu teşkil eden fiil, disiplin hukuku yönünden de aynı suç kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilemeyeceği kuşkusuzdur.

Öte yandan, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat eden memurun eylem, tutum ve davranışlarının bir başka disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, disiplin hukuku yönünden başka bir disiplin cezası ile cezalandırılmasına, delil yetersizliğinden dolayı beraat eden memurun eyleminin de disiplin hukuku yönünden değerlendirilerek aynı veya farklı cezayla cezalandırılmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.

Bir memura isnat olunan disiplin cezasına konu fiillerin, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılmasının gerekli olması durumunda, disiplin cezası hakkında karar verilmesi için mevcut deliller yeterli görülmeyerek ceza mahkemesi kararına ihtiyaç duyulduğu kanaati hasıl olmuş ise, disiplin cezasına konu fiilin hukuki denetiminden önce ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda; disiplin cezasına konu fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç olması nedeniyle, davacı hakkında, Malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek, 3628 sayılı Kanun’a muhalefet” suçlarından, … Asliye Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacının işlediği iddia edilen fiiller sebebiyle yargılandığı ceza davasının sonucunun araştırılması ve ceza yargılaması sonuçlandıktan sonra yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun açıklama eklenerek reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Yüksek Disiplin Kurulu Tarafından Son Savunma Hakkı Tanınmadan Ceza Verilebilir Mi?

T.C. Danıştay 12.DAİRE

Esas:2020-4468 Karar:2023-5870 Karar Tarihi:20.11.2023

“657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 130. maddesinde diğer cezalar bakımından memura sadece 7 günden az olmamak üzere savunma hakkı tanınmışken memuriyetten çıkarma cezası açısından 129. maddeyle, soruşturma ile ilgili evrakın incelenmesinden veya vekili vasıtasıyla sözlü savunma yapılmasına kadar, 130. maddeden farklı olarak geniş bir savunma hakkı tanınmış bulunmaktadır. Yasa koyucu ilgili açısından en ağır sonuçları doğuran Devlet memurluğundan çıkarma cezasının verilmesinde, bu şekilde bir savunma hakkının tanınmasını memur statüsü açısından önemli bir güvence olarak öngörmüştür

Anayasa hükmü ve 657 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; Devlet memurunun veya diğer kamu görevlilerinin görevine son verilmesi sonucunu doğuran disiplin cezalarının verilebilmesi için, söz konusu disiplin cezalarını vermeye yetkili merciiler tarafından, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına imkan tanınmasının hukuken zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda; Yüksek Disiplin Kurulunca, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilen ilgiliye 657 sayılı Kanun’un 129. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak son savunma hakkı tanınması gerektiği açık olup, uyuşmazlık konusu olayda, hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında Yüksek Disiplin Kurulunca 657 sayılı Kanun’un 129. maddesine göre son savunması alınmadan tesis edildiği görülen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, bu hususu göz ardı etmek suretiyle işin esasına girerek davanın reddine karar veren İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası Zamanaşımı Danıştay Kararı

T.C. Danıştay 12.DAİRE

Esas:2020-2601 Karar:2020-4755 Karar Tarihi:28.12.2020

“Disiplin cezaları kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatta belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.

Yukarıda açık metnine yer verilen ve memurluktan çıkarma cezalarında altı ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğrayacağını ifade eden mevzuat hükmü karşısında bu sürenin düzenleyici bir süre olduğu sonucuna varmanın hukuken mümkün bulunmadığı, belirtilen sürenin geçirilmesinden sonra disiplin soruşturmasına başlanamayacağı açıktır.

Olayda, davacının ablası tarafından BİMER e verilen 24.08.2016 tarihli şikayet dilekçesinin 06.09.2016 tarihinde davalı idare kayıtlarına girdiği ve davacı hakkında 11.12.2017 tarihli soruşturma oluru alındığı ve disiplin soruşturmasına başlandığı anlaşılmıştır.

Bu durumda İdarenin davacının disiplin soruşturmasına konu eylemini 06.09.2016 tarihinde öğrendiği, soruşturma zaman aşımı süresi geçtikten sonra verilmiş olan 11.12.2017 tarihli soruşturma oluruna dayalı olarak disiplin cezası tesis edildiği görülmektedir.

Bu durumda; soruşturma zaman aşımı süresi geçtikten sonra verilmiş olan 11.12.2017 tarihli soruşturma oluruna dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki Samsun İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Eksik İnceleme Neticesinden Verilen Memuriyetten Çıkarma Cezası

T.C. Danıştay 12.DAİRE

Esas:2023-4327 Karar:2023-4935 Karar Tarihi:16.10.2023

“Davacının üzerine atılı ve disiplin soruşturmasına konu olan fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil etmesi nedeniyle davacı hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasının … Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kaydedildiği ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan; davacının eylemlerinin zimmet suçuna vücut verebileceği gerekçesiyle, … Asliye Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş ise de; kararda hesaplar arası para transferlerinden, kovuşturma aşamasında ortaya çıkan delillerden ve müfettiş raporlarından bahsedilerek eylemin zimmet suçunu oluşturduğunun kabul edildiği, ancak bunların iddianame içeriğinde gösterilmediği belirtildiğinden, sonrasında davacı hakkında zimmet suçundan iddianame düzenlenip düzenlenmediği, düzenlendi ise, iddianamenin içeriği, ceza davası açılmış ise, neticesinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Bu durumda; davacı hakkında görevi kötüye kullanma suçundan devam eden ceza davasının sonucu ve zimmet suçu yönünden belirtilen diğer hususlar yeterince araştırılmadan, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

Görevi Kötüye Kullanma Suçundan Dolayı Çıkarma Cezası Verilebilir Mi?

T.C. Danıştay 12.DAİRE

Esas:2020-1681 Karar:2023-6358 Karar Tarihi:05.12.2023

“Bakılan uyuşmazlıkta, Süleymanpaşa Belediye Başkanlığında bilgi işlem müdürü olan davacının disiplin soruşturmasına konu olan fiili nedeniyle yargılandığı ceza davasında, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla, ”Görevi Kötüye Kullanma” suçunu işlediğinden neticeten 5 ay hapis cezasıyla cezlandırılmasına, davacı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği; disiplin cezasına da konu olan fiilin yüz kızartıcı suç kapsamında olmadığı, görevi kötüye kullanma suçuna karşılık geldiği ceza mahkemesi kararıyla ortaya çıktığına göre, disiplin soruşturmasının içeriği bilgi ve belgeler yeniden değerlendirildiğinde, fiilin disiplin hukuku açısından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde öngörülen memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak yüz kızartıcı ve utanç verici hareket olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, İdare Mahkemesi kararının, davacının memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiilini işlediğinden bahisle 657 sayılı Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bu kısmına ilişkin istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

Sosyal Medya Paylaşımı Nedeniyle Memuriyetten Çıkarma Cezası Verilebilir mi?

T.C. Danıştay 12.DAİRE

Esas:2021-597 Karar:2024-3070 Karar Tarihi:13.06.2024

“Bakılan uyuşmazlıkta, dava dosyasında mevcut olan bilgi ve belgeler ile dava konusu işlemin dayanağı olan soruşturma raporunun incelenmesinden; davacının twitter.com/skipatmış/media uzantılı twitter hesabından 09/10/2016 tarihinde Tükiye Cumhuriyet Hükümetini kastederek ……………………….sinkaf ettiklerim vs. siyasi nitelikte paylaşımlarda bulunduğu, bu eylemlerinin de sabit olması nedeniyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bentleri uyarınca, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; davacının üzerine atılı bulunan ve soruşturma konusu sosyal medya (twitter) paylaşımlarının, Siyasi veya ideolojik amaçlı olduğu hususları kapsamında değerlendirilmesi sonucu bu eylemin karşılığı olan Kanun maddesi (fıkra, bent ya da alt bent) hükmünün uygulanması gerekirken, bu hususlar gözardı edilerek davalı idarece 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde yer alan Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiili kapsamında değerlendirilmek suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf isteminin reddine ilişkin kararda hukuki isabet görülmemiştir.”

fatih aras

Diğer Makaleler

Call Now Button