Ev Hizmetlerinde Çalışanların İş Kazası Halinde Çalıştıranın Sorumluluğu
5510 sayılı Kanun’un Ek 9. maddesi ile, ev hizmetlerinde çalışanları sigortalı olarak kabul etmiş ve iş kazası ile meslek hastalığı sigortası kapsamına almıştır. Bu yasa, ev hizmetlerinde çalışanları iki gruba ayırmış ve 10 günden az çalışanlar için ayrı bir düzenleme getirmiştir. Ev hizmetlerinde çalışanların iş kazası geçirmesi durumunda işverenin sorumluluğu, bu makalenin odak noktasını oluşturmaktadır.
10 Günden Fazla Çalışan Kişilerde İş Kazası Halinde Yapılması Gerekenler
Bu kişileri istihdam edenler, 5510 sayılı Yasa’ya göre “işveren” olarak kabul edileceğinden, şartların oluşması durumunda 5510 sayılı Yasa’nın 21. maddesi 1. fıkrası hükümleri uygulanır. 5510 sayılı Yasa’nın 21. maddesinin 1. fıkrasında şu ifadeler yer alır: “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden talep edebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurum tarafından işverene ödettirilir.”
Görüldüğü gibi, 21. maddenin uygulanabilmesi için işverenin kastının veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı hareketinin olması gereklidir. Ancak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa’sının “Kapsam ve İstisnalar” başlıklı 2. maddesinde, “Ev hizmetleri çalışanları hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz” hükmü bulunmaktadır ve bu nedenle ev hizmetlerinde çalışanlar bu Yasa kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu durumda, ev hizmetleri işyerinde 6331 sayılı Yasa ve yönetmeliklerinin uygulanma zorunluluğu olmadığından, işverenlerin iş güvenliği uzmanı görevlendirmesi, risk analizi yapması veya iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermesi gerekmez.
Ancak 6331 sayılı Yasa, temel iş güvenliği mevzuatı olmakla birlikte tek mevzuat değildir. Türk Borçlar Yasası’nın “İşçinin Kişiliğinin Korunması” bölümü “Genel Olarak” başlıklı 417. maddesinde, “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenin yukarıdaki hükümlere aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.” şeklinde belirtilmiştir. Ev hizmetleriyle ilgili olarak ayrıca düzenleme yapılan “Ev Düzeni İçinde Çalışmada” başlıklı 418. Maddesinde ise, “İşçi işverenle birlikte ev düzeni içinde yaşıyorsa işveren, yeterli gıda ve uygun bir barınak sağlamakla yükümlüdür.
İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya kaza gibi sebeplerle işgörme edimini yerine getiremezse işveren, sosyal sigortalar yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış işçinin bakımını ve tedavisini, iki hafta süreyle sağlamak zorundadır. İşçinin bir yılı aşan her hizmet yılı için söz konusu süre, dört haftayı aşmamak üzere ikişer gün artırılır.
İşveren, işçinin gebeliğinde ve doğum yapması durumunda da aynı edimleri yerine getirmekle yükümlüdür.” hükümleriyle iş güvenliği düzenlemeleri yapılmıştır. Bu nedenle işverenlerin ev hizmetlerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak yükümlülüğü vardır ve bu yükümlülüğe uyulmaması halinde Kurum, zararları kusurları oranlarında kendilerine rücu edebilecektir.
10 Günden Az Çalışan Kişilerde İş Kazası Halinde Yapılması Gerekenler
Ev hizmetlerinde 10 günden az süreyle çalışan sigortalılar için iş kazası ve meslek hastalığı bildirimi, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ekinde yer alan “İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu” ile Kurum’a yapılmalıdır. Bu bildirim, www.turkiye.gov.tr adresinin “e-hizmetler” menüsündeki “Ev Hizmetleri” bölümünden “İş Kazası Bildirimi” seçeneğiyle de gerçekleştirilebilir.
Bu kişileri çalıştıranlar “işveren” olarak nitelendirilmez, bu nedenle 5510 sayılı Yasa’nın 21. maddesi 1. fıkrası onlara uygulanmaz. Bununla birlikte, aynı maddenin 21. maddesi 4. fıkrasında, “İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.” hükmü yer alır ve 5510 sayılı Yasa uygulamasında işçi ve işveren dışındaki her şahıs üçüncü şahıs olarak kabul edilir. Bu durumda, ev hizmetinde çalışan sigortalının çalıştıran kişinin kusuru varsa bu madde hükmü uygulanabilir.
Kusurun hukuki tanımı Kanunlarımızda yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka bir şekilde davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Yine, öğreti ve uygulamadaki hakim görüşe göre, sorumluluk hukuku açısından kusurun, kast ve ihmal (taksir) olmak üzere ikiye ayrılacağı kabul edilmektedir. Bu bağlamda, kast hukuka aykırı sonucun bilerek ve isteyerek meydana getirilmesi; ihmal ise, hukuka aykırı sonucu istememekle birlikte, böyle bir sonucun önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmaması ve gereken özenin gösterilmemesidir. Öğretide ve yargısal uygulamada yerleşik şekliyle sadece kusurun “ihmal türü” kusur sözcüğü ile ifade edilmekte, “kast türü” ise yine “kast” olarak anılmaktadır. Bu durumda Türk Borçlar Yasası’nın 417. maddesinde belirlenen iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak yükümlülüğüne uymayan çalıştıran 3. kişi olarak sorumlu tutulabilecektir.
Aynı eylemi işleyen ev hizmetlisini 10 günden fazla çalıştıranlar, sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini temel alarak kusuru oranında tazminat ödemekle yükümlüdürler. 10 günden az çalıştıran işverenler ise değerinin yarısı temel alınarak kusuru oranında sorumlu olacaklardır.
Sonuç
Ev hizmetlerinde çalışanlar, çalışma süresi ne olursa olsun 5510 sayılı Yasa kapsamına alınmışlardır. Sigortalının bir ayda 10 günden fazla çalışması halinde, çalıştıranlar işveren olarak kabul edilir ve 5510 sayılı Yasa’nın tüm hükümleri uygulanır. 10 günden az olması halinde ise çalıştıranlar işveren sayılmaz.
Ev hizmetleri 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası kapsamında değildir. Ancak 6331 sayılı Yasa’nın uygulanmaması, ev hizmetlerinde çalışanların iş güvenliğine aykırı çalıştırılmalarını gerektirmez ve istihdam eden kişilerin sorumluluğunu kaldırmaz. Bu nedenle diğer yasalardan kaynaklanan iş güvenliği tedbirlerinin alınması zorunludur.
Ev hizmetlerinde iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması halinde, işverenler (10 günden fazla çalıştıranlar) Kurum masraflarının tamamından kusurları oranında, çalıştıranlar ise (10 günden az çalıştıranlar) Kurum masraflarının yarısından kusurları oranında sorumlu tutulacaklardır.