0312 911 83 10
·
av.fatiharas@gmail.com
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
DANIŞMANLIK

Şirket Ortaklarının Vergi Borcundan Sorumluluğu

Şirket Ortaklarının Vergi Borcundan Sorumluluğu

Bu yazımızda limited şirket ortaklarının vergi borcundan sorumluluğu konusunda bilgiler verecektir. Bu kapsamda, uygulamada yaşanan sorunları da ayrıca gözden geçireceğiz.

Şirket ortaklarının vergi borcundan sorumluluğu konusunun hukuki dayanağı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. Maddesidir. Ortaklar, şirket varlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borçlarından sorumlu tutulabilmektedir.

Sorumluluğun Şartları

Bu kapsamda, ortakların sorumluluğuna gidilebilmesi için iki şart gereklidir:  Bunlardan birincisi, Borcun kamu borcu kapsamında olmasıdır. (kamu borcuna örnek olarak; SGK prim alacakları, vergi cezaları ve gecikme faizi gibi kalemler verilebilir). İkincisi ise; kamu borcunun, şirketten tahsil edilememiş veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olmasıdır. Bu şartlar sağlandığında, limited şirket ortakları vergi borcundan sorumlu tutulabilir.

Sorumluluk konusunda, şirket müdürleri ile ortaklar arasında öncelik sırası bulunmamaktadır. Alacaklı kamu idaresi, hem şirket müdürleri hem de ortaklar adına aynı anda ödeme emri düzenlenebilir. Ancak ortakların bu sorumluluğu, şirketteki hisse oranıyla sınırlıdır. Burada konuyla ilgili bir örnek verilebilir:

Limited şirketten tahsil edilemeyen 100.000-TL vergi alacağı olduğunu varsayalım. Limited şirket ortağının şirketteki pay oranı ise %50 olsun. Bu durumda; 100.000-TL’lik vergi alacağının, ancak 50.000-TL’si ilgili ortaktan talep edilebilir. Şirketteki pay oranından daha fazla oranda bir ödeme emri düzenlenirse, fazla kısmın iptali için dava açılabilir. Bu davanın, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde açılması gerekir.

Vergi alacaklarına ilişkin ödeme emirlerinde dava, Vergi Mahkemesinde açılabilir. SGK alacaklarına ilişkin ödeme emirlerinde ise bu dava iş mahkemelerinde açılır.

Ödeme Emri Davası

Vergi ve SGK Borcundan Sorumluluk Konusunda Anonim Şirket ile Limited Şirket Ortağı Olmanın Farkları

Vergi ve SGK borcundan sorumluluk konusunda, anonim şirket ortağı ile limited şirket ortağı olmanın farklı sonuçları vardır. Anonim şirketlerde, sermaye borcunu şirkete ödeyen ortağın sorumluluğu sona ermektedir. İlgili ortağın artık kamu borçlarından herhangi bir sorumluluğu bulunmaz. Dolayısıyla kamu borcundan sorumluluk anlamında, limited şirket ortağı olmakla anonim şirket ortağı olmak arasında büyük bir fark vardır. Buna göre, Anonim şirket ortağı olmak bu anlamda daha avantajlıdır.

Vergi ve SGK Borcundan Sorumluluk Konusunda Uygulamadan Yaşan Sorunlar

Bu sorunlardan ilki; Limited şirket ortaklarının hisselerini devrettikten sonra bile, kamu alacaklarından dolayı sorumlu tutulmaya devam edilmesidir. Devir işlemini noter tasdikiyle yapan ortaklar, bu işlemi ticaret siciline kaydettirmezlerse vergi ve SGK borçları nedeniyle sorumlu tutulabilmektedir. Kamu idarelerinin bu uygulaması hukuka aykırıdır. Danıştayın güncel kararlarında, pay devri için ticaret siciline tescil işleminin zorunlu olmadığı belirtilmektedir. Özetle, pay devir tarihinden sonraki dönemlerle ilgili olan borçlar için, devreden kişi adına ödeme emri düzenlenmemelidir.

Burada pay devrinin geçerliliği konusunda önemli bir ayrıntıya da dikkat edilmesi gerekir. Noter onaylı devir sözleşmesinin imzalanması sonrasında, devralan tarafından limited şirkete bildirim yapmalıdır. Bu bildirime rağmen, şirket üç ay içinde devri onaylamazsa, Türk Ticaret Kanunu’na göre devir işlemi gerçekleşmemiş kabul edilir. Bu durumda devreden ortak, kamu alacaklarından sorumlu olmaya devam eder. Dolayısıyla, pay devri sonrasında bu detayın atlanmaması gerekir. İşte bu nedenle, pay devri işlemleri için alanında uzman kişilerden hukuki yardım almanız faydanıza olacaktır.

Kamu alacaklarında tahsil zamanaşımı hususu da önem arz etmektedir. Vergilendirme yılını takip eden yılbaşından itibaren 5 yıl içinde hiç ödeme emri gönderilmemişse, vergi borçları zamanaşımına uğrar. SGK alacaklarındaki zamanaşımı süresi ise 10 yıldır. Zamanaşımını durduran ve kesen haller nedeniyle bu zamanaşımı süreleri uzamış olabilir. Bu konudaki ispat  külfeti alacaklı kamu idaresi üzerindedir.

Devir tarihinde henüz tahakkuk etmemiş şirket borçları konusunda ayrıca ihtilaflar yaşanabilmektedir. Örneğin, vergi borcu devir öncesinde doğmuş olabilir, ancak tahakkuk devir sonrasında gerçekleşmiş olabilir. Vergi yargısından konuyla ilgili çelişki kararlar çıkabilmektedir. Bazı kararlar borçlu lehine çıkarken, bazıları da aleyhe yönde çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda, eski ortağın devir sonrasını ilgilendiren borçtan sorumlu tutulması hakkaniyete aykırıdır.

danıştay kararı

Şirket Ortaklarının Vergi Borcundan Sorumluluğu Danıştay Kararları

T.C. Danıştay 7.DAİRE, Karar Tarihi:12.06.2024

ÖZET:  Olayda; davacının asıl borçlu şirketteki hisselerinin tamamını 29/03/2007 tarihinde devrettiği, bu hususun 06/04/2007 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği, limited şirket ortaklarının 06/06/2008 tarihinden önceki dönemlere ait vergi borçları bakımından hisselerini devretmeleri neticesinde sorumlulukları sona ereceğinden, 29/03/2007 tarihinde yapılan hisse devri ile şirket ortaklığı sona eren davacının dava konusu ödeme emri içeriği amme borçlarından sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşılmış olup davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

T.C. Danıştay 3.DAİRE, Karar Tarihi:02.11.2020
ÖZET: Dava konusu … tarih ve … ile … takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacaklarının, davacının kanuni temsilcilik sıfatına haiz olmadığı 02/11/2009 tarihinden önceki 2007 ve 2008 yılına ilişkin olduğu olayda, söz konusu borçlar nedeniyle sorumluluğundan söz edilemeyecek olan davacı adına düzenlenen ödeme emirlerini, asıl borçlu adına usulüne uygun tebliğ edilerek kamu alacağının kesinleştirilmediği yolundaki gerekçeyi hükme esas alarak iptal eden Vergi Mahkemesi kararının değinilen hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırlık görülmemiştir.

T.C. Danıştay VD.VERGİ DAVA DAİRELERİ KURUL,  Karar Tarihi:22.11.2023
ÖZET: Limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi karşısında, kural olarak, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortaklar, ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin ortaklık sıfatından doğan ve bu dönemlere dair yapılacak bir inceleme sonrası tarh edilen vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulabilecektir.

Ancak, limited şirket ortağının takibi aşamasında düzenlenen dava konusu ödeme emirleri açısından yapılacak hukuka uygunluk denetiminde vergi alacağının doğduğu dönemin yanında bu alacağın doğumuna neden olan re’sen tarh nedeninin hangi tarihte gerçekleştiği hususunun da dikkate alınması gerekmektedir. Sadece ortaklık sıfatının devam ettiği dönemlerde şirket işlemleri hakkındaki her türlü bilgiye erişme imkanı olan ortakların, paylarını devrettikten, başka bir ifadeyle şirketle bağlarının ortadan kalkmasından sonra, ortaklıkları döneminde gerçekleşmeyen defter ve belge ibraz etmeme fiili sonucunda ortaya çıkan kamu alacağından, salt vergilendirme dönemlerinde payları bulunduğundan bahisle sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Bu durumda, ortaklık sıfatının sona ermesinden sonra gerçekleşen defter ve belge ibraz etmeme fiili nedeniyle re’sen tarh edilen vergi ve kesilen cezalardan sorumluluğu bulunmayan davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolundaki ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

fatih aras

Diğer Makaleler

Call Now Button