İçerik Başlıkları
- 1 İş Davalarında Zamanaşımının Başlangıcı
- 2 İşçilik Alacaklarında Zamanaşımı Süreleri
- 2.1 Ev Hizmetlerinde Çalışanların Ücret Alacakları
- 2.2 İşverenin İşçiden Zarar Tazminatı Alacağı
- 2.3 Ücret Alacağı
- 2.4 Kötüniyet Tazminatı
- 2.5 İhbar Tazminatı
- 2.6 Eşit İşlem Borcuna Aykırılık Tazminatı
- 2.7 Kıdem Tazminatı
- 2.8 Sendikal Tazminat
- 2.9 İşe Başlatmama Tazminatı
- 2.10 Maddi ve Manevi Tazminatı
- 2.11 Askerlik Sonrası İşe Başlatmama Tazminatı
- 2.12 Yıllık İzin Ücreti Alacağı
- 3 Sonuç
İş Davalarında Zamanaşımı
Zamanaşımı, borcun talep edilmesini engelleyen bir savunma mekanizmasıdır. Dolayısıyla, talep edilen hakka dair yasal ve hukuki bir engel olmadığı sürece, zamanaşımı savunması ileri sürülmedikçe kabul edilmez. Bu nedenle, yasalarda belirlenen zamanaşımı sürelerinin işlemesine başlayabilmesi için öncelikle talep edilen hakkın talep edilebilir bir duruma gelmesi gerekir. Yasalara göre, hakkın talep edilebilir duruma geldiği gün, ödeme günü olarak adlandırılır. Bir hak, var olmasına rağmen, talep edilebilmesi için gerekli koşullar gerçekleşmedikçe talep edilemez. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Zamanaşımı Süresi” başlıklı Ek:3. maddesi uyarınca; iş sözleşmesinden kaynaklanan yıllık izin ücreti, iş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan (ihbar) tazminat, kıdem tazminatı ve kötü niyet tazminatı için dava açma süresi beş yıldır.
İş Davalarında Zamanaşımının Başlangıcı
Türk Borçlar Kanunu’nun 149. maddesine göre, zamanaşımı, bir alacağın muaccel hale geldiği anda işlemeye başlar. Alacağın muaccel hale gelmesi bir bildirime bağlı ise, zamanaşımı bu bildirimin yapılacağı tarihten itibaren işlemeye başlar. Aynı Kanun’un 150. maddesine göre, yaşam boyu süren gelirler ve benzeri dönemsel yükümlülüklerde, alacağın tamamı için zamanaşımı, ifa edilmemiş ilk dönemsel yükümlülüğün muaccel hale geldiği tarihte başlar. Eğer alacağın tamamı zamanaşımına uğrarsa, ifa edilmemiş dönemsel yükümlülükler de zamanaşımına uğrar.
Aynı Kanun’un 151. maddesinde, zamanaşımının nasıl hesaplanacağı ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Yasaya göre, süreler hesaplanırken zamanaşımının başladığı gün sayılmaz ve zamanaşımı, sürenin son günü tamamlanıp hakkın kullanılmaması durumunda gerçekleşmiş olur. Zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında, borçların ifa süreleri hesaplanmasına ilişkin hükümler de uygulanır. Borçlunun borcu kabul etmesi (alacağı tanıması), zamanaşımını keser. Borcun kabulü, tek taraflı bir beyan olup, borçlunun kendi borcunu hala yerine getirmekte olduğunu kabul ettiği anlamına gelir.
İşçilik Alacaklarında Zamanaşımı Süreleri
Yargıtay kararlarına göre, zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren veya sona erdiren bir olgu değildir. Tam aksine, sadece doğmuş ve var olan bir hakkın talep edilmesini engelleyen bir savunma aracıdır. Bu nedenle, yargıç tarafından göz önünde tutulması gereken bir durum değildir ve borçlu tarafından yasal süre ve usuller içinde ileri sürülmesi gerekmektedir.
Başka bir deyişle, iş davalarında zamanaşımı, borcun oluşumuyla ilgili bir olgu değil, sadece talep edilmesini engelleyen bir savunma mekanizmasıdır. Bu nedenle, iş davalarında zamanaşımı savunması ileri sürülmediği sürece, talep edilen hakkın varlığı ve kabul edilebilirliği konusunda hukuki veya yasal bir engel bulunmamaktadır. Zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, bu savunma kabul edilirse, davanın esasına ilişkin inceleme yapılmadan dava edilebilme niteliği kaybolur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre, Kanunda aksi hüküm bulunmadıkça, her türlü alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Kanundaki zamanaşımı süreleri, tarafların iradeleriyle değiştirilemez.
Ev Hizmetlerinde Çalışanların Ücret Alacakları
Ev hizmetlerinde çalışanlar için İş Kanunu’nun 4(e) maddesi uygulanmaz. Türk Borçlar Kanunu’nun 153/4. maddesine göre, ev hizmetlilerinin iş süresince işverenden olan alacakları için zamanaşımı işlemeyecek ve duracaktır. Bu hüküm, iş sözleşmesiyle bağlı olan her kişiye uygulanmaz. Burada “hizmetçi” terimi, ev işleri için ücret alan, işverenle aynı evde yaşayan ve ev halkıyla sıkı ilişkileri olan bir kişiyi ifade eder.
İşverenin İşçiden Zarar Tazminatı Alacağı
İşveren ve işçi arasındaki hukuki ilişki iş sözleşmesine dayanır. İşçinin işverene sözleşmeye aykırı davranarak zarar vermesi durumunda, işverenin zararının tazmini amacıyla açacağı dava da tazminat niteliğindedir ve on yıllık zaman aşımına tabidir. Sözleşmeden doğan alacaklarda, zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. Borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da söz edilemez.
Ücret Alacağı
İş Kanunu’nun 32. maddesine göre, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir. İşveren tarafından işçiye fazladan ödenen ücret ve ücret eklerinin geri alınmasında da temelde sözleşme ilişkisi bulunduğundan, zamanaşımı süresi beş yıl olarak uygulanmalıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinde de dönemsel nitelikte ödenen ücret gibi alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiştir.
Kötüniyet Tazminatı
İş Kanunu’nun 17. maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatı, fesih hakkının kötüye kullanılması halinde söz konusudur ve ihbar tazminatıyla birlikte beş yıllık zamanaşımına tabidir.
İhbar Tazminatı
Süreli fesih (ihbar tazminatına) ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren beş yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. İş davalarında zamanaşımı başlangıcına esas alınan ihbar tazminatı hakkının doğumu işçi açısından hizmet akdinin feshedildiği tarihtir.
Eşit İşlem Borcuna Aykırılık Tazminatı
İş Kanunu’nun 5. maddesinde belirtilen eşit işlem borcuna aykırılık nedeniyle tazminat talepleri, beş yıllık zamanaşımına tabidir.