İçerik Başlıkları
Vergi Kaçakçılığı
Vergi Kaçakçılığı Nedir?
Vergi kaçakçılığı, bir şahıs veya şirketin yasal yükümlülüklerine uygun olarak vergi ödememek veya vergi ödeme yükümlülüğünü azaltmak amacıyla çeşitli yollarla vergi sistemini manipüle etmesi veya kötüye kullanmasıdır. Vergi kaçakçılığı suçları Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu (VUK 359) maddesinde düzenlenmiştir.
Vergi Kaçakçılık suçları ve cezaları
Vergi kaçakçılığı suçunda muhafaza ve ibraz zorunlulukları olan defter, kayıt ve belgelerle ilgili sekiz ayrı suç fiili bulunmaktadır. Bu fiiller şöylece sıralanabilir:
1- Hesap ve muhasebe hileleri yapılması,
2- Gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açılması,
3- Vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedilmesi (çift defter kullanılması),
4- Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi (varlığı noter kayıtları ile belli olan defter ve belgelerin inceleme elemanına ibraz edilmemesi gizleme hükmündedir)
5- Muhteviyatı yanıltıcı belge (gerçek bir muamele ve duruma dayanmakla birlikte, bunu gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir) düzenlenmesi ve kullanılması
6- Defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi,
7- Belgelerin asıl veya suretlerinin tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlenmesi veya bu belgelerin kullanılması,
8- Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basılması veya bilerek kullanılması.
Bu fiillerden ilk üçü (hesap ve muhasebe hilesi yapmak, gerçek olmayan kişiler adına hesap açmak ve çift defter kullanmak) muhasebe tekniği ve uygulamaları ile ilgili olup bir tür muhasebe suçu oluşturmaktadır. Buna karşın defter kayıt ve belgeleri tahrif, gizleme, sahte ve muhteviyatı yanıltıcı belge düzenleme ve kullanma, defter ve belgeleri yok etme fiilleri ise kamu güveni aleyhine ve topluma karşı işlenmiş suç fiilleri olarak kabul edilebilir. Maliye Bakanlığı ile anlaşmalı olmayan matbaalarda belgelerin basılması ve bilerek kullanılması fiili ise iki grup suç kapsamına da girmemektedir
Bu fiillerden vergi ziyaı ile ilişkilendirilen tek suç çift defter kullanmaktır. Vergi ziyaına yol açılması halinde VUK’un 344. maddesi uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilir.
Vergi kaçakçılığı suç fiillerinde de manevi unsur olarak kasıt aranması gerekir. VUK’un 371. maddesinde öngörülen pişmanlık şartlarına uygun olarak bir başka deyimle vergi kaçakçılığı suç fiillerini ilgili makamlara bildirenler kişiler hakkında kaçakçılık cezası uygulanmaz.
Vergi kaçakçılığı örnekleri
Vergi kaçakçılığı kaç yıldan başlar?
Tablo: Kaçakçılık Suçları ve Cezaları
Suçun Dayanağı | Öngörülen Ceza | |
1 | Birinci gruba giren kaçakçılık suçları (359/a) | 18 aydan beş yıla kadar hapis cezası |
2 | İkinci gruba giren kaçakçılık suçları (359/b) | Üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası |
3 | Üçüncü gruba giren kaçakçılık suçları (359/c) | İki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası |
4 | Dördüncü gruba giren kaçakçılık suçları (359/ç) | Üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası |
Vergi kaçakçılığı etkin pişmanlık
Vergi kaçakçılığı nedeniyle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi hâlinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Tablo: Kaçakçılık Suçlarında Etkin Pişmanlık ve Sonuçları
Etkin Pişmanlık Evreleri | Vergi, ceza ve fer’ilerinde ödeme şartları | Kaçakçılık adli cezalarında indirim |
*Soruşturma Evresi | (Vergi+GF+GZ)+ (VZC/2+GZ) | 1/2 |
Vergi ve VZC sı yoksa | 1/2 | |
*Kovuşturma Evresi | (Vergi+GF+GZ)+(VZC/2+GZ) | 1/3 |
Vergi ve VCZ sı yoksa | 1/2 | |
* Ön Şartlar | Vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi. |
- GZ: Gecikme zammı, GF: Gecikme Faizi, VZC: Vergi Ziyaı cezası
Vergi kaçakçılığı affı
2023 yılı itibariyle vergi kaçakçılığıyla ilgili getirilmiş bir ceza affı bulunmamaktadır. Ancak, ceza alan kişilerin daha az süreyle hapiste kalması için infaz düzenlemeleri yapılmıştır.
Vergi kaçakçılığı ihbar
Vergi kaçakçılığı ihbarı üzerine yapılan vergi incelemesi yapılması mümkün olabilmektedir. İhbar dilekçeleri, Anayasanın 74. maddesinde siyasi hak olarak yer alan “Dilekçe Hakkı”nın kullanma biçimi olan 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun hükümlerine göre verilmekte ve değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. İhbarda bulunan kişinin talebi olması durumunda ise 1905 sayılı Kanun hükümlerine göre muhbirlere ikramiye ödenmektedir.
İhbara dayalı olarak yapılan aramalı incelemelerde ihbarın yersiz çıkması üzerine muhbirin kimlik bilgileri istemesi durumunda mükellefe bildirilmektedir. Bu, hem vergi idaresinin görevi hem de mükellef hakkıdır. İncelemenin aramalı yapılmadığı durumlarda mükellefin muhbiri öğrenme hakkının olup olmadığı konusunda açıklayıcı bir düzenleme yapılmamıştır. Mükellefin incelemenin dayanağının bir ihbar olup olmadığını ve ihbarın yersiz olması nedeniyle incelemenin tarhiyat önerisi olmaksızın sonuçlanması durumunda da muhbirin adını öğrenmek istemesi durumunda vergi idaresinin bu isteği “Mükellef Hakları”, “Bilgi Edinme Hakkı” ve “Memurun ve İdarenin Sorumluluğu” nedenleriyle yerine getirmelidir.
Vergi ihbar hattı için tıklayınız.
Vergi Kaçakçılığı Yargıtay Kararları
Defter ve Belgeleri Gizleme Suçu Yargıtay Kararları
“Defter ve belgeleri gizlemek suçunun oluşabilmesi için, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit” olan defter ve belgelerin, saklama zorunluluğu olan 5 yıllık süre içerisinde usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen vergi incelemesi için yetkili memura ibraz edilmemesinin yeterli olduğu, 31.12.2004 tarihinde faaliyetini sona erdirdiği anlaşılan ve 2003-2004 yıllarına ait yasal defter ve belgelerin usule uygun tebligatla ibrazı istenen sanığın, 31.11.2004 tarihinde geçirdiği yaralanma olayında iki ayağının da kırıldığı bu nedenle işlerini yürütemediğini ve işyerini kapattığını, bir yıla yakın yürüyemediği ve bu nedenle ibraz edemediğine ilişkin savunması defter ve belgelerin saklama ve ibraz etme zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağından atılı suçun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden mahkûmiyeti yerine kastının bulunmadığından bahisle yazılı şekilde beraatına karar verilmesi yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına, 27.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.”(Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2007/7847, K. 2010/4817 sayılı Kararı.)
“Ceza Genel Kurulu’nun 22.05.2001 tarih ve 99/104 sayılı kararında açıklandığı üzere; defter ve belgelerin gizlenmesi halinde, sağlıklı bir vergi incelemesi yapılamayacağı açıktır. Vergi denetimi olanağını kaldıran bu halde artık somut bir vergi ziyaının tespiti olanağı da ortadan kalkmaktadır. O halde, mükellefin sorumluluğunu kaldıracak olan ve 213 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde düzenlenen durumlarda veya kastı ortadan kaldıran diğer hallerin kanıtlanması dışında, vergi ziyaının varlığının kabulü de zorunludur. Bir başka anlatımla yukarıda değinilen haller dışında mefruz (soyut) vergi ziyaı bulunduğu kabul edilmeli, müspet (somut) vergi ziyaının varlığı aranmamalıdır. Kaldı ki, 29.07.1998 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4369 sayılı yasa ile 213 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikler ile vergi kaçakçılığı suçlarında” “vergi ziyaının varlığı” suçun unsuru olmaktan çıkarılmış ve defter ve belgeleri gizleme halinde, suçun oluştuğu hükme bağlanmıştır.”(Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2011/5028, K. 2011/4033 sayılı Kararı)
“2003 yılına ait defter ve belgelerini vergi incelemesi amacıyla ibrazı istenen sanığın, bir kısım defterleri ibraz ettiği ancak, envanter defteri ile gelir ve gider belgelerini ibrazdan kaçındığının iddia olunmasına, sanığın ise defter ve belgelerinin 29.07.2004 tarihinde işyerine girenler tarafından çalındığını, bu nedenle ibraz edemediğini, keza bu suçun faillerinin Üsküdar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/622-764 esas ve karar sayılı dosyasında yargılandıklarını savunmasına karşın, anılan dosya içerisindeki müracaat tutanağı, olay yeri inceleme tespit tutanağı, üst arama tutanakları, yakalama ve zapt etme tutanağı ile şikayetçi beyanları ile sanık savunmalarının incelenmesinde; şikayet ve savunmalarda suça konu defter ve belgelerden söz edilmediği, defter ve belgelerin çalındığı veya yok edildiğine dair bir tespite yer verilmediği gibi sanığın bu süreçte ilgili vergi dairesine başvuruda bulunduğuna dair bir bulgunun da mevcut olmadığı, ……. defter ve belgeleri ibraz etmeyerek gizlemesi şeklinde oluşan eylemi ile vergi kaybına sebebiyet verdiğinin kabulü ile mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, isabetsiz gerekçelerle beraat kararı verilmesi yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı bozulmasına, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.”(Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2012/612, K. 2012/3585 sayılı Kararı.)
Sahte Fatura Düzenleme Ve Kullanma Suçu Yargıtay Kararları
“…Faturasız yapılan satın almanın, bir başka mükellefin faturası ile belgelendirilmesi halinde, faturayı düzenleyen ile alan arasında, gerçek bir mal ve hizmet alımı bulunmaması nedeniyle faturanın sahte olduğunun kabulü gerektiği, sanığın başka mükelleflerden aldığı mal ve hizmetlere karşılık Ö.. ticaretten temin ettiği faturaları kullandığının anlaşıldığı, sanığın faturalar konusu mal ve hizmeti … firmasından almaması nedeniyle “faturaların sahte olduğunu bilmiyordum” şeklindeki savunmasının kabule şayan olmadığı, esasen fatura konusu mal ve hizmetin başka mükelleflerden alındığı mahkemece de kabul edildiği, tüm dosya kapsamı ile sanığa atılı suçun tüm unsurları itibariyle oluştuğu Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 05.03.2002 tarih ve 28/179 sayılı Kararı’nda da açıklandığı üzere, bir takvim yılında her vergilendirme dönemindeki kullanmaların teselsül hükmünün uygulanmasını da gerektirdiği gözetilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, suç kastı bulunmadığından bahisle beraatına karar verilmesi, kanuna aykırı ve müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 24.06.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.” (Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2008/1841, K. 2010/159 sayılı Kararı)
“Belgelerin sahte olduğuna eksik soruşturma nedeniyle karar verilmesini ise hukuka aykırı bulunmuştur. “… Sanığın kullandığı ve sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen şirketler hakkında tanzim olunan vergi tekniği raporlarının aslı veya onaylı örnekleri getirtilerek, anılan raporlarla ilgili olarak şirket yetkilileri hakkında dava açılmış olup olmadığının ilgili vergi dairelerinden araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları celp ile incelenerek özetinin duruşma tutanağına geçirilmesi, bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan şirket banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler ve faturaları düzenleyene yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları düzenleyenler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde yeniden karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve toplanan deliller bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına 04.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.” (Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin E. 2008/1324, K. 2010/12244 sayılı Kararı.)
“Sahte belge düzenlemede vergi ziyaı suçun unsuru olarak kabul edilmemiştir. “213 sayılı Kanun’un 359. maddesinde 4369 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile vergi kaçakçılığı suçunda vergi ziyaının suçun unsuru olmaktan çıkarıldığı, gerçek bir mal satışı karşılığında düzenlenmesi gereken faturanın alıcı yerine bir başkası adına yasal şekline uygun olarak düzenlenmesiyle suçun tamamlanacağı; somut olayda sanığın özel gider indiriminden faydalanmalarını sağlamak için suça konu sahte faturaları düzenleyip aralarında ticari ilişki olmayan kamu görevlilerine verdiğinin anlaşılması karşısında, 213 sayılı Yasan’ın 359/b-1. maddesindeki sahte fatura düzenlemek suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden, faturaların gerçek olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi yasaya aykırı, sanık ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı bozulmasına, 28.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi” (Yrg. 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2010/2879, K. 2012/2403 sayılı Kararı)
.